🎤⚽️
mimi heyecandan tırnaklarını yerken, karşısındaki taehyung gözlerini kısmış, ne yaptığını anlamlandırmaya çalışıyordu.
"ilk defa biriyle tanışmıyorsun ya," diye söylendi soğuk kahvesinden bir yudum almadan önce. mimi ise buzlu bir bardakla kola söylemişti ama o ikisine daha dokunmamıştı bile. olan şey şuydu, büyük buluşma sonunda gerçekleşecekti.
birbirlerini tanıdıkları ilk andan bu yana yaklaşık üç yıl geçmişti ve mimi birçok defa june ile aynı discord kanalında bulunmuş, onunla çevrimiçi oyunlarda defalarca sırt sırta gelmiş olsa da acayip gergin bir heyecan vardı üstünde.
kaşlarını çatıp, "anlamıyorsun," dedi taehyung'a tersçe. "o benim kader ortağım. hem bu gergin bir heyecan değil ki. harbi bir heyecan. harbiden heyecanlıyım." mimi aniden ayaklandı. "ben tuvalete gidiyorum. heyecanlanınca işeyesim geliyor çünkü. of taehyung!"
taehyung aniden gürültüyle masayı terk eden arkadaşının arkasından göz devirerek telefonunu aldı ve jeongguk'tan yeni bir mesaj var mı diye kontrol etti ama yoktu.
çünkü jeongguk da kendi baş belasıyla uğraşmakla meşguldü.
yan koltuktaki june, bacaklarını kendine çekip sarılmış ve suratında engelleyemediği bir sırıtışla jeongguk'a bakıyordu. havalimanında yön bilgisinin berbatlığının azizliğine uğramadan yapamadığı için birbirlerine ulaşmaları biraz zor olmuştu ve kavuşunca birazcık da ağlamışlardı ama işte buradaydı. dünya'nın öteki ucunda olan en yakın arkadaşıyla sonunda yan yanaydı.
ve jeongguk'un kasları gerçekti. june da buna bayılmıştı.
"mimi benim koreli versiyonum, farkındasın değil mi?" diye sordu şirin olduğunu düşündüğü bir şekilde, bu jeongguk'a sadece şeytani gelmişti. tereddütle başını salladığında june bu defa sahici bir şeytani tebessümle ona yaklaştı.
"ve bekar, değil mi?"
jeongguk şaşkınlıkla ona döndü. "hayır, june. sakın."
june göz devirip abartı bir oflamayla dizlerine vurdu. "niye? neden benim ilişkilerimde söz hakkına sahipsin ki? iki benzer gökkuşağı sonunda bir araya gelmişken doğacak şey bellidir-"
jeongguk vitesteki elini saniyelik olarak çekti ve elinin tersiyle june'un ağzına gelişigüzel vururken, "bitirme o cümleni," dedi. "ve sakın kıza kur falan yapayım deme."
june ona cevap vermeden önce uzanıp kolunu sertçe dişlediğinde ise jeongguk, tek koluyla arabayı, diğeriyle de onu kontrol etmeye çalışıyordu. "öküz! elin ağır, bayağı!"
"dursana, kaza yapacağım senin yüzünden! aptal amerikalı, salak sarışın!"
ikisi didişe didişe uzun bir yolu bitirirken, mimi de lavabodan gelerek aynı yerini almış, sonra taehyung'un omzuna yaslanmıştı. "burada olmamız çılgınca," dedi. "sen jeongguk'la berabersin. üç yıldır falan. bir gün hollanda'ya kaçıp evlenmenizden korkacağım kadar sağlıklı, saçma sapan bir ilişki içerisindesiniz. ve onun amerikalı en yakın arkadaşı, sanal hem de, june buraya bizimle tanışmaya geliyor."
taehyung güldü. "ve sen bu yaşında bile bunları romantize edecek kadar fangirl'sün."
mimi büzdüğü kaşları ve dudaklarıyla taehyung'un yanaklarını kavradı. "evet öyleyim!" diye bağırdı, onlara dönen bakışları fark edip utanmış pozu kestikten sonra da yeniden taehyung'un suratına yaklaştı. "hayatımızı lady gaga soundtrack'leriyle yaşıyoruz, kim beni engelleyebilir?"
"merhaba!"
taehyung ona bir karşılık veremeden arkadan duydukları hararetli merhaba ile ikisi de o tarafa dönerken, jeongguk'u ve yanında, jeongguk'un koluna yapışmış, onun üçte biri kadar duran minik bedeni, june'u gördüler.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
quarterback | taekook
Fanfictionkaptan jeongguk arkadaşlarının her gün zorbaladığı korocu çocuk taehyung'u öperken bir saniye bile düşünmemişti; taehyung ise bir ezik olmasına ve karşısındaki çocuğu moron 7 diye sıralamasına rağmen karşılık vermek için 1 saniye bile gecikmemişti...