comfort coupleim bu taekook tm mi🤨
🎤⚽️
jeongguk okul çıkışında eve gitmeden direkt taehyunglar'ın dairesinde soluğu aldığında ve kapıyı çaldığında karşısında beklediği kişi muhtemelen 70li yaşlarındaki aynı dikdörtgen gülüşe sahip bir kadın değildi. ama onu saygıyla selamladığından birkaç saniye sonra karşısına ev rahatlığına girmiş bir taehyung çıktığında, işte beklediği buydu.
taehyung kırmızı basketbol şortu ve siyah kapüşonlusuyla yanlarında bittiğinde, "babaanne, bu demin söylediğim arkadaşım, jeongguk," diye tanıtmıştı onu. arkadaşım kalıbına girmese bile yaşlı bir kadına söylenebilecek en iyi söylediği için içinden taehyung'u tebrik etti ve beraber odasına yol alırlarken, jeongguk taehyung'un çıplak ayaklarını seyretti.
ayakları bile tatlı görünüyordu.
odasına girdiklerinde jeongguk neden taehyung'un burası hakkında sıkıcı dediğini anlıyordu. bir kere duvarları dümdüzdü, jeongguk'un marvel evrenindeki karakterlerin basılı olduğu duvar kağıdı tüm duvarlarındaydı; taehyung'un sadece okuma ve ders kitapları olan bir kitaplığı vardı, jeongguk'un ise figürlerini sergilediği bir vitrini. kitapları da bilgisayar masasının altındaki raflara saklardı, bu yüzden taehyung tembel bir öğrenci olmasına rağmen apaçık bir düzende sergilediği kitaplarına jeongguk biraz şaşırmıştı.
gösterişçi şey.
ayrıca taehyung'un büyük bir bilgisayar sistemi de yoktu. çalışma masasında bir dizüstüsü ve onun yanında da defterleriyle kalemleri duruyordu. tek ekstrem şey çizgi roman baskılı yatak örtüsüydü, dolabı jeongguk'unkinin iki katıydı ama zaten okulda giyindiklerinden ötürü ne kadar farklı tarzda ve renkte giysisi var az çok tahmin edebiliyordu.
taehyung çoktan ikinci sandalyeyi eklediği masasına oturdu ve yanını işaret etti. jeongguk odasını incelemeye devam ederken yanına oturmuş ve sandalyesini taehyung'un sandalyesinin biraz uzağına konumlandırmıştı. yine de bu bacaklarının değmesine engel değildi, birbirine sürten dizleri yüzünden taehyung refleks olarak doğrulsa bile kaçmadan yerinde durmuş ve derin bir nefes almıştı.
"hadi başlayalım."
jeongguk kitapları açıp kaldıkları yeri kısaca ona hatırlattı ve bir öğretmen edasıyla anlatmaya başladı. jeongguk örnekleri ve egzersizleri yavaşça ve anladığından emin olarak yaparken aslında taehyung'un ingilizce konuşurken kendine güvenerek konuştuğunu ama yazmaya gelince bir sürü yanlış yaptığını fark ettiği için pratik yapmak adına bu ders meselesine başladıklarında aldığı küçük boy defteri çıkartmıştı.
taehyung'a birkaç cümle çevirip yazdırırken bu işi ciddiye aldığını da görüyordu. tabii arada deftere veya kitaba yaklaştığında domatese döndüğünün de farkında olarak birkaç dikkat dağıtma çabasına girişmişti ama ne kadar denese de taehyung put gibi durarak iyi bir öğrenci olma yolunda devam ediyordu. bu inadından kaynaklı da olabilirdi elbette.
"ah! çok sıkıldım," dedi taehyung kırk beş dakika sonunda. "gerçekten. çok sıkıldım. öğrencilik hayatım boyunca odaklandığım en uzun süreydi bu?"
"abartma," dedi jeongguk kalemi kitabın üstüne bırakıp kısaca gerinirken, "abartmıyorum ki," diye karşılık verdi taehyung kısaca. "ben asla ders çalışmam."
jeongguk bir iki saniye yan gözle onu süzdü. "seneye ne yapmayı düşünüyorsun?"
taehyung çenesini yumruk yaptığı eline yaslarken dudaklarını büzdü, bu sırada jeongguk'a bakmak yerine yazdığı şeylere bakıyordu ve onunla göz temasından kaçınıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
quarterback | taekook
Fanfictionkaptan jeongguk arkadaşlarının her gün zorbaladığı korocu çocuk taehyung'u öperken bir saniye bile düşünmemişti; taehyung ise bir ezik olmasına ve karşısındaki çocuğu moron 7 diye sıralamasına rağmen karşılık vermek için 1 saniye bile gecikmemişti...