🚨🚨🚨BOLUMDEN ONCE🚨🚨🚨
bolumdeki diyaloglarda lutfen jeongguk'un cinsel yoneliminden tae ile olan seye kadar ciddi anlamda kactigini ve her dusuncesini bastirdigini/deneyimsiz oldugunu yani kisacasi baskidan oturu bu konularda resmen CAHIL ve tae'nin de PANİK DOLU Bİ GEY oldugunu goz onunde bulundurarak okuyalim👌 sonra kufrederseniz uzulurum cocuklarima😩1.8k olan bolumumuze yorum yapicakmissiniz diye duydum haaa armi hak ettim bunu🤨😖
🎤⚽️
jeongguk hademeye kalan son kuruşunu da ödediğinde ne halt yediğini bilmiyordu.
bunun normal bir ders çalışması olması gerekirken şimdi eunwoo ve sevgilisinin gizli yerini işgal etmeyi -bunu taehyung ile yapacak olmayı- akıl mantığına oturtamasa da buradaydı işte, ilk önce kapının kilidini açıp çatı katına çıkmış ve orada muhtemelen eunwoo'nun bir yerlerden çalıp getirdiği masa ile iki sandalyenin yanına ilerlemişti. getirdiği kitapları masaya gelişigüzel koyup 12:10 olmasına 2 dakika kaldığını görünce yeniden kapıya ilerledi, kapının hemen yanındaki ayna resmen onu şöyle çağırıyordu: kendini kontrol etmek istemez misin?
jeongguk ise kendine şöyle diyordu: neden kendimi kontrol edeyim ki? insanlar bunu onlar için özel birileriyle buluştuklarında yapar. ek olarak, bu bir buluşma bile değil.
yine de kazanan ayna olduğunda, jeongguk alnındaki saçlarını geriye itip bozulan yakasını düzeltirken buldu kendini. elbette bu sırada olay mahaline ulaşan taehyung, dün onca mesaja rağmen kapının önünde falan göremediği jeongguk'a sövüyordu. "bir de benimle inatlaşıyor alacağım seni diye. bahse girerim gelmemiştir bile daha dangaloz-"
aniden açılan demir kapı yüzünden sözü yarıda kesildiğindeyse, jeon jeongguk orada, arkasına aldığı güneşi ve üstünde liselerinin baş harfleri yazan kırmızı bomber ceketiyle bir hikayeden veya rüyadan çıkmışcasına dikiliyordu. "şöyle değiştirmeliydin son sözünü: bahse girerim ki o kadar dakiktir ki çoktan gelmiştir, kaptanım."
jeongguk yarım ağız gülerek ve dalga geçerek konuştuğunda, taehyung gözlerini kısmış ve sinir olmuş bir şekilde kendi ceketinin eteklerini yumrukları içine sıkıştırmıştı. bir defa daha rezil olursa bu morona, yukarıdakinin kendisiyle alıp veremediği bir şey olduğundan kesinlikle emin olacaktı.
"dün seni kapıdan alacağım diye benimle inatlaşıp durdun. ne bekliyorsun?" diye sorarken agresif bir tavırla çatı katına adımladı. jeongguk'a karşı başarısız bir omuz atma girişimi sonrasında gördüğü masaya doğrudan ilerlemiş ve sandalyeyi çekip oturmuştu ki jeongguk yeniden konuştu: "benim beklediğim bir şey yok. sen ise istemiyormuş gibi yapıp seni almayınca bana fitilleniyorsun."
taehyung cebinden çıkarttığı kaleminin ucunu fazla sert olmasa da kabaca masaya vurdu, "istemiyormuş gibi yapmak mı?" diye sorarken kaşları çatılmıştı, onu aksine rahatça yanındaki sandalyeye kurulup bacak bacak üstüne atan ve kendine doğru dönen çocuğa bakmadan sinirle önüne çektiği kitapların sayfalarını rastgele döndürüyordu. "ben zaten beni almanı falan istemiyordum. yani rol kesmedim. sen ise orada olacağın konusunda ısrar edip orada olmadın. olay bu. anladın mı?"
jeongguk kendini savunurken kızaran yanaklara bakıp gülümsedi. "hm. anladım."
taehyung ise ona bağırmak için araladığı ağzıyla soluna döndüğünde görmek istediği manzara bu değildi. jeongguk suratında alaydan uzak gülümsemesiyle onu incelerken alt dudağını ısırıyordu, arkasında hala güneş vardı, taehyung'un sinirleri bozulmuştu, şu güneş bi gider miydi? kısılmış gözleri kendisinin yüzünde dolanıyordu ve o bu şekilde bakarken resmen hayali bir fermuarın kendi kendine dudaklarını kapattığını hissetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
quarterback | taekook
Fanfictionkaptan jeongguk arkadaşlarının her gün zorbaladığı korocu çocuk taehyung'u öperken bir saniye bile düşünmemişti; taehyung ise bir ezik olmasına ve karşısındaki çocuğu moron 7 diye sıralamasına rağmen karşılık vermek için 1 saniye bile gecikmemişti...