Library-18

499 56 15
                                    

Üzerimdeki elbisenin eteklerini çekiştirerek uzatmaya çalıştım. Gergindim çünkü birazdan Peter'ın halası ile tanışacaktım. Beni sevip sevmeyeceğini bilmiyordum ama Nat'a göre böyle bir ihtimalin olasılığı bile yoktu. Cümlesindeki mantık hatasını o an görmezden gelmeme rağmen şu an çok mantıksız geliyordu. Ya da ben, bunları düşünerek, içeri girmemek için kapıda oyalanıyordum.

Kapı bir anda kendiliğinden açıldığında irkilerek geriye çekildim. Peter içeriye kısa bir bakış atıp endişeyle bana döndü. "Daha ne kadar orada beklemek istiyorsun bilmiyorum ama bugün tanışın lütfen."

"Pete-"

"Sen Sara olmalısın. Peter senden çok bahsetti." Dedi genç bir kadın hızla bana doğru gelerek. Ben ne olduğunu anlamadan bana sarıldığında ilk başta sendelesem de kollarımı ona dolayarak karşılık verdim. Kaş göz işaretleriyle şok ifademi belli ettiğimde Peter, gülmemek için dudaklarını dişledi. Bana bu kadar sıcak bir kadın olduğundan bahsetmemişti.

"Hadi içeri gel. Lazanya sever misin?" Dedi elimden tutarak içeriye çekerken. Ayakkabılarımı zorlukla çıkarıp peşine takıldım.

Bana ne bu kadar genç bir kadın olduğundan ne de enerjik olduğundan bahsetmişti ve düşününce bunu tahmin etmem gerektiği belliydi. Peter da aynı halasına benziyordu.

"Kola alır mısın tatlım?" Diye seslendi May içeriden. Ne ara yanımdan ayrıldığı hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.

***

"May mükemmel bir kadın." Dedim heyecanla. Kahkaha atarak beni onayladı. Sokak sessiz olduğu için gülüşü yankılı olmuştu. "Bayılacaksın demiştim."

"Kimya kulübüne katıldığımı söyledikten sonra bu kadar sevinmesini beklememiştim. Kime benzediğin belli gerçekten."

"Umarım bu iyi bir şeydir." Diyerek güldü. Gülümseyerek bağlı ellerimizi sıktım. "Mükemmel."

"Sen öyle gördüğün için." Gülümseyerek parmak uçlarımda döndüm ve kollarımı ensesine sardım. Ellerini sırtımdan yavaşça sürterek kalçalarımın biraz üzerine getirdi ve beni kendine çekti. Sıkıca sarıldık. "İyi misin?"

"İlk defa bir aile üyesi ile tanıştım. Harikayım." Mırıltımla kollarını sıkılaştırdı. "Her şeyi batırmaktan çok korkuyordum. Nat, beni seveceğini söylemişti ama yine de, seni hayal kırıklığına uğratmaktan çok korktum Peter."

"Sorun olmazdı. Ayrıca dürüst olduğun için teşekkürler. Kendini çok sıkmıştın bu konuda ve farkında değildin. Ve bir an bu stres yüzünden beni terk edeceksin sandım." Dedi sona doğru gülerek. "Sokak ortasında durmak yerine kaldırıma geçtiğimizde konuşmaya devam edeceğim."

"Tüm duygusallık gitti ve güzel." Karşı kaldırıma koştu ve kollarını bana açtı. Kafamı arkaya atarak kahkaha attım. Ona doğru koştum, bacaklarımı beline sararak ellerimi boynuna doladım ve onun geriye sendelemesine gülmeye başladık. "Gördün mü, iyiki üstümü değiştirmişim. Yoksa eteğim açılırdı."

"Çok yaşa kot pantalonlar," diye mırıldandı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Çok yaşa kot pantalonlar," diye mırıldandı. Bedenimi bırakmadan sıkıca kucakladı ve kaldırıma oturdu. Kafamı omzuna yasladım. Derin bir nefes aldı. "Anlat bana, bebeğim. Buradayım." Dedim.

"Sadece-" diyerek yutkundu. "Bilmiyorum. Ben, seni seviyorum ve her şey çok güzel ilerliyor. Korkuyorum." Saçlarımı yavaşça okşadı. "Rüyada olmak istemiyorum."

"Eğer bu bir rüyaysa, ikimiz de sonsuza dek komada kalalım. Böylece hep, beraber olabiliriz."

"Ama o zaman her şey bir ilizyon olmuş olur. Sana asla sarılmamış, seni asla öpmemiş olurum." Ensesindeki kıvırcık saçları hafifçe okşadım. "İlizyonlar bile gerçeklikten doğar. Bu da yaşadığımız her şeyi gerçek yapar."

"Tanrım, seni seviyorum."

"Biliyorum. Ve ben kesinlikle daha çok seviyorum."

Kıkırdadı. "Replik çalma."

"Kapa çeneni ve öp beni, bebeğim." Diyerek dudaklarına yaklaştım. Dudağının ucuyla sırıttı. "Seve seve."

***

"Kalk bakalım uykucu. Bugün çok işin var." Diyerek perdeleri açan Natasha ile homurdanarak yerimde doğruldum. Bugün cumartesi ve ben erken kalkmak zorundayım. Onun öğrencisi olurken iki kere düşünmeliydim. "Ayrıca yeni bir dosya geldi."

Gördüm hızla açıldı ve üzerimdeki örtüyü ittirerek ayağa kalktım. Ciddi mi diye yüzünü inceledim. Bana göz devirdi ve elindeki kıyafetleri yatağıma bıraktı. "Çok ciddiyim. Bizzat ben seçtim. Şimdi, üstünü giyinip spor salonuna gel ve birkaç saat çalışalım. Yemek yedikten sonra da çalışacağız ve sen de akşam göreve gideceksin."

"Natasha, teşekkür ederim." Dedim mırıldanarak. Bana göz kırptı ve yanağıma hafif bir öpücük vererek hızlıca kapıya ilerledi. Odadan çıkmadan önce muzipçe güldü. "Bir anne tavsiyesi, bir daha sevgilinle sokak ortasında yiyişme. Yiyişirsen de, kapatıcı kullan."

Anne...

Bir kelime, iki hece ve dört harf ama anlamı çok büyük. Dudaklarımı sertçe ısırarak gözlerimi kaçırdım. Üzerimdeki etkisinin farkında mıydı? Çünkü bu çok güzeldi ve bozulabilecek olmasından çok korkuyordum. Hükümet peşimizdeyken dikkat etmemiz gereken oldukça fazla durum olmasına rağmen benden vazgeçmiyordu. Sırf o götü büyük insanların lafları ile uğraşmamak için bu kadar evrak işine girişmeyebilirdi. Ya da o kadar eleştiriden sonra beni bırakabilirdi, üzülürdüm ama sonuçta haklı olurdu. Bir kız uğruna başı mı ağrısaydı?

Derin bir nefes aldım. Bunları düşünemezdim, akşam bir görev varken olmazdı.

T-shirtı hafifçe kokladım. İyi, herhangi bir sorun yoktu yani giyinmeli ve boynumu kapatmalıydım. Aynadan göz ucuyla oraya baktım. Hafif morarmış yeri görünce sırıtmamı bastırmak kesinlikle zordu. Ama neyse ki onun da vardı.

"Ödeştik hayatım."

🌠

"Peter, hadi kalk bakalım uykucu." Diyerek odaya girdi May Parker. Perdeleri açmış ve yarım yamalak yatmış olan yeğenine gülmüştü. Omzunu dürttü. Örtü tüm yüzünü kapatıyordu. "Hadi, Pete."

"Uyandım May Hala. Sadece gözlerimi dinlendiriyorum." Diye mırıldandı. Kadın, ellerini beline yaslayarak ona baktı. "Bak bana bir, ben bunu yer miyim?" Dedi. Peter, üzerindeki örtüyü beline kadar indirip ona baktı umutla. "Yemez misin?"

"Hayır," morarmaya yaklaşmış boynu görünce dudaklarını birbirine bastırdı. "Ama görünen o ki yiyen biri var."

"Boynum-" Ağzı şaşkınlıkla ve utançla aralandı. Gözlerini hızla yumdu. "Lütfen görmediğini söyle."

May Parker, odadan çıkmadan önce kısa bir kahkaha attı. "Kapatıcı kullan çocuk!"

"Tanrım," diye mırıldandı başını yastığa bırakarak. "Sabaha kadar geçemeyecek bir morluk için gerçekten çalışmış. Güçlerim bile silmemiş." Yüzünde hoş bir gülümseme oldu. "Ama ben bu kıza aşığım."

Bir zahmet aşık ol. Boşuna mı yazıyorum o kadar? Ya da Sara'yı bırak biz kaçıp eğlenelim. Sonra geri getiririm.

On altıncı bölümü atlayan bir kesim var. Direk on yediyi okumuşlar. On altı üvey mı canlarım? Yazık değil mi, boynu bükük kaldı.

Boş yapmayı bırakıp yazı yazmaya dönüyorum. :)

Library🌠Peter ParkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin