Library-29

344 41 37
                                    

3 Ay Önce...

"Çalışıyorsun." Dedi Clint Barton odaya girerken.

Ona dönmedi. Odağını bozmamaya ve bu topların hepsini duvara sabitlemeye niyetliydi. Oku yayda gerdi ve zıplayıp sınırını bozan tenis topunu duvara mıhladı. Derin bir nefes verdi. "Çabalıyorum."

"İntikam mı?"

"Hayır. Buna yetersiz hissetme deniyor." Dedi. "Ve elbette çaresizlik."

Topları duvardan sökmeye başladığında kendisini kaptırdı. Zihni, uzun süredir eğitimler, araştırmalar ve kendisinin davranışları hakkında çalkalanıyordu. Hissettiği duyguların ilk başlarda takıntı olduğunu düşündüğü bile olmuştu ama hayır, bu koruma içgüdüydü. İnsanların, doğal olarak, ailesini koruması normaldi. Ancak kendisinin hiçbir zaman gerçek bir ailesi olamamışken bunu nereden bilebilirdi ki?

"Size katılabilir miyim, baylar?" Dedi oldukça karizmatik bir erkek sesi. Bakışlar yanlarına gelen adama kaydı. Kumral adam, önüne düşen karamel rengi tutamlarını ittirdi ve zehir yeşili gözleri ile gülümsedi. Buralara ait görünmüyordu. "Tanışalım. Ben Ares Athanasiadis. Okçuluğu severim ve biraz da meraktan geldim."

"Pekâlâ, size tozumu yutturacağım." Dedi Clint kibirle gülerken. Boştaki bir yayı aldı ve Harry'nin yeşil oklarının aksine mor olanları seçti. Ares, gülümseyerek kırmızı okları da alarak yanlarında pozisyon aldı. Üçü de birbirlerine baktıktan sonra atış oyunları başladı.

🕸️

Elindeki dosyaları önündeki masaya bıraktıktan sonra başını da yanına yasladı. Yaklaşık olarak elli iki saattir uyanıktı. Sara ile tanışana kadar, bu kadar dirençli bir vücudu olduğunu bile bilmiyordu. Ancak garip bir şekilde, bundan şikayetçi de değildi.

"Şimdi de uyuyorsun." Dedi Clint gülerek. Harry homurdanarak ona döndü ve bayık bakışlarla ona baktı. "Uyumama rekoru kırmaya çalışıyorsan diye söylüyorum, o rekor çoktan Stark'ta."

"Stark demişken," dedi yerinde doğrularak. "O ve Romanoff ne zaman çıkacak?"

"Bir ay sonra. Planımız da bu yüzden beklemede. Nat, kendisi olmadan asla bir şey yapmamamızı söyledi."

"Ama ya Sara'nın o kadar zamanı olmazsa?" Dedi endişeyle.

"Olacak." Dedi Clint kararlılıkla. Bir yandan da kendini ikna ediyordu. "O bir Romanoff ve Romanofflar asla pes etmez."

Dosyaların arasından gelen arama sesiyle kaşlarını çatarak iletişim cihazını kalabalıktan kurtardı. Kırmızı renk parlıyor ve ard arda çalmaya devam ediyordu. Bu, Theo'nun ona verdiği cihazdı. "Bir sorun var."

"Ne?" Dedi anlamayarak

Cihazı açtığında karanlıkta ilk başta bir şey göremeseler de sonrada görüntüye giren tanıdık adam ile kaşlarını çattılar. Kaşı yarılmış ve yüzünün kalan kısmı karanlıkta olmasına rağmen renk değiştirmişti. Beyaz olduğunu tahmin ettikleri t-shirt ise koyu renk lekelerle kaplıydı. Endişeli bakışlarını elinde tuttuğu kameraya çevirdi. "Sonunda açtın salak herif."

"Neler oluyor?" Dedi şaşkınlıkla.

"Red Room." Dedi tek kelimeyle. İki adam da bu isimle gerildi. "Evimdeler. Ekibim gelmeden daha fazla dayanamam."

"Ajanı tarif et, ne kadar bilgi, o kadar turşu." Dedi Clint kağıt ve kalemleri önüne çekerken.

"Sarışın, kırmızı tulumlu ve benden kesinlikle nefret ediyor. Hiç konuşmadı. Ama iyi dövdüğü kesin." Dedi sona doğru histerikçe gülerek. "Yüzünde maske var. Daha fazla bir şey bilemiyorum."

Library🌠Peter ParkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin