Library-34

266 20 5
                                    

Stella gittiğinden beri kendi arasında konuşan ikiliye kısa bakışlar atmak dışında bir şey yapamamıştım. Bize karşı daha çekingenlerdi. En sonunda tüm cesaretimi toparlayarak onlarla konuşmaya karar verdim. "Stella ile nasıl tanımıştınız?"

Gülümseyerek bize döndü Rogers. "İlk doğduğu andan bahsediyorsan, ailesi karşı binada oturuyordu. Yani o doğduğundan beri ikimiz de onu tanıyoruz." Dedi. Kısa bir an duraksadı. "Kendisinin yaşadığını 2013'de öğrendik. HYDRA üssüne baskın yaptığımızda da karşılaştık. Kış Askeri onu yakalama görevi verildiği için ona saldıracaktı. Ben araya girdim ve Stella, Atlas Okyanusu'na koştu. Körfez de olabilir, emin değilim."

"Aradan üç yıl sonra onunla Steve'i öldürme görevinde bir şeyler hatırladık. Planları bozduk. Helikoptaşırları düşürdük. Ondan önce elbette ki Pierce'ı öldürdük. Sonra da Avrupa'ya kaçtık." Dedi Barnes olaya dahil olarak. Bütün hikayeyi ağzım açık dinlerken ne kadar garip olduğunu da sorguluyordum. Ancak uyuşmayan bir nokta vardı. "Ultron'u yendikten sonra mı Bucky ile karşılaştın?"

"Evet, neden?"

"Ben Ultron'dan önce karşılaştım." Dedi Steve onlara dönerek. Konunun ilgisini çektiğinden emindim. Görsel ikizinin kendisinden daha farklı bir kader yaşaması oldukça normaldi. Kişiler, olaylar hatta birinin konuştuğu diyaloglar bile zaman çizgisini değiştirebiliyordu. Stella'nın varlığı çoğu şeyi değiştirmiş olmalıydı. "2014 yılındaydık. Altı ay kadar önce de dağılmanın eşiğine gelmiştik."

"Biz de iki yıl önce aynısını yaşadık. 2016 gerçekten garip bir yıl oldu." Dedi Barnes.

Hepimiz garipçe ona baktık. "Sanırım tarihleri karıştırdın," dedi Bucky anlamayarak. "Biz 2017 yılındayız."

Bu sefer şaşıranlar onlar oldu. Bizden bir yıl önce ilerlemelerinin normal olup olmadığından emin olmasam da Stella ya da diğerlerinden biri bu konudan bahsederdi. Zaman olarak uyumsuz olmamızın mümkün olabileceği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

"Bu gayet normal," diyerek salona giren adama tuhaf bir bakış attım. Omuz silkti ve boş yerlerden birine oturdu. "Uzay-zaman sürecinde her evren aynı anda doğmuyor. Bazı evrenler şu dakika bile doğmuş olabilir. Ancak benim kristalim bunları kontrol etmekle görevli değil."

"Kimim demiştin?" dedi annem gözlerini kısarak.

"Adım Stefan, İnsanlık Kristali'ni koruyorum ama bunlar o kadar da önemli detaylar değil." Dedi yeniden omuz silkerek. "Canım sıkıldı ve ben de dünyalıları ziyaret etmek istedim."

"Pardon?" dedi Bruce şaşkınca. "İnsan değil misin?"

"İnsan olmasam nasıl insanlığı koruyabilirim ki? Babam insan ama annem değil. Çoğu zamanı uzayda geçirirlerdi ve ben de doğal olarak orada doğdum. Her neyse. Evrenimden yaklaşık yüz elli yıl geriye gelmek nasıl olur dedim sadece."

"Buradan, bize, geri dediğini mi anlamalıyım?" dedi Bucky gözlerini kısarak.

Stefan onları umursamadan Steve ve Bucky'nin görsel ikizlerine baktı. Hızlıca onları inceledi. "Bu evrende ikiz olmadığından eminim. Neden kendi evinizde değilsiniz?"

Rogers derin bir iç çekti. "Uzun hikaye,"

Kahverengi saçlarını karıştırdı. Arkasına yasladı ve elinde bir anda beliren patlamış mısırlarla ona baktı. "Benim de ne çok zamanım var öyle!" dedi gülerek. "Dünya bir toz bulutuydu, döndü döndü soğudu kısmını atlarsan sevinirim bu arada."

❄️

"Merhaba, çoğunluğu benden küçük olan insanlar, ben geldim!" Diye neşeyle ortamda belirdi Stella. Heyecanla bana döndü. "Mükemmel haberlerim var!"

Library🌠Peter ParkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin