Library-20

454 52 16
                                    

Avengers Üssü, telaşlıydı. Sarışın kız görevden geldiğinden beri kızıl kadın etrafı ateşe vermişti. Hiçbiri, ne olduğunu bilmiyordu.

Sara Dane odasında, sıcak pijamalarıyla oturuyordu. Kapının diğer tarafında duran Natasha Romanoff onun aksine hiç de sakin değildi. İki kurşun sıyrığını gördüğünde korkudan ölmek üzereydi.

Sessizce, hiç kıpırdamadan oturuyordu. Ağlayarak ortaklığı dağıtmalıydı belki de. O eve gidip hesap sormalı da olabilirdi. Yavaşça ayağa kalktı ve aynanın karşısına geçti. Kızarmış yeşil gözleri, neredeyse kıvırcık saçları ve dirsegine kadar sargılı koluyla... Dağılmış görünüyordu.

Sinirle aynayı kenara fırlattı. Kırık cam parçaları göz yaşlarını tetikledi. Şifonyerin yanına çöktü, dizlerini kendine çekerek ellerini bacaklarının etrafına sardı. "Friday," dedi kısık sesiyle.

"Evet, Bayan-Sarışın-Romanoff?"

"Theodore Dracson, onun için bir dosya hazırla. Nat'a de iyi olduğumu söyle, lütfen. Tüm ekiple beraber toplantı odasına geçsin."

"İletildi ve dosya hazırlanıyor. Odanızdaki hologram yansıtıcıya aktarılıyor."

Ayağa kalktı. Gözyaşlarını sertçe silerek kendine kıyafet çıkarmaya başladı. Görevi hâlâ bitmemişti, ciddiyetini ve mantığını şu an bırakamazdı. Bu, Natasha'yı hayal kırıklığına uğratmak olurdu. Gece ağlayacak çok zamanı olacaktı.

Üzerindeki siyah askılı kolunu tamamen gösteriyordu. Bir şey gitmeyecekti, zaten tek kolla iş yapmak yeterince zordu. Diz hizasındaki gri eteği ve kahverengi bilek boy topuklu botlarıyla yansıtıcıyı da alarak odadan çıktı. Şimdi sessiz koridorlarda tok adım sesleri vardı.

Bir ajan yanına uğradı. "İstediğiniz kişinin kağıt üzerindeki dosyası." Diyerek yanından uzaklaştı. Dosyayı sıkıca tutarak hızla toplantı odasına girdi. Belgeleri masaya bıraktı. Karanlıaşmış ortama görüntüyü yansıttı.

"Theodore Dracson, 24 yaşında, erkek. Aslen İtalyan bir aileden, 17 yaşında, İzlandalı iş insanı Alberto Dracson tarafından evlat edinildi. Boy 189, kumral ve yeşil gözlü. Onu tanımlayan dört kelime," diyerek ellerini masaya dayadı. Hologram yüze bakarak dişlerini sıktı. "Oyuncu, sempatik, korumacı ve abi."

"Tatlım, son-" diye başlayan Natasha'nin sözünü konuşarak böldü.

"S.W.O.R.D. ve HYDRA'yı biliyor. Hatta bu işin içinden biri. Bir kız kardeşi varmış. Altı yıldır onu arıyor. Ancak havalandırmadaki beni daha önceden fark ettiyse bunlar yalan bilgi olabilir."

Ekip, onu zorlamak istemese de, onun tavrına uydular. Steve Rogers, baktığı evlat edinme belgelerinden başını kaldırıp ciddi bir ifadeyle ona baktı. "Yetimhane öncesi geçmişi?"

"O 20 yaşındayken ailesi, küçükken kaybolmuş kızlarının yerine bir kız çocuğu evlat edindi. Kızım adı Sara'ydı." Diyerek yutkunmaya çalıştı. Gözlerini saniyelik kapatarak derin bir nefes aldı. Natasha ise ona sarılmamak için kendini sıkıyordu. "Dane ailesi kızı sevdi, özellikle Theo. Onların soy adlarını aldıktan iki ay sonra, evin üzerine bir zırh düştü ve ev patladı. Bina Stark Fuarı'na yakındı. Çocuklar evde değildi. Aynı yetimhaneye düştüler. Oğlan evlat edinilene kadar beraberdiler."

"Görüştüler mi?" Dedi Wanda.

Histerikçe güldü. "Dilsiz bir kıza daha fazla bakamayacağını ve ona yalnızca ayak bağı olduğunu söyledi. Herneyse. Bu görevi, yakalandığındaki sorgusunu ve kelepçelerini ben takma izni istiyorum."

"Ailen benim zırhım yüzünden öldü." Deid Tony yüzünü gömdüğü elleri arasında.

"Hayır. O zırhları Ivan Vanko kontrol ediyordu, Tony Stark değil." Dedi. Burukça gülümsedi. "Theo hep böyle derdi."

"Eğer Theo, olayı mantığıyla analiz ederek böyle yorumladıysa, o sözlerinde ciddi olamaz." Dedi Steve.

Yansıtırcıdaki görüntüyü değiştirdi. Şimdi daha yaşlı bir adamı görüyoruz ekip. "Alberto Dracson, asıl HYDRA piyonu o. Ayrıca Elçiler ondan nefret eder."

"Elçiler?" Dedi Clint

"Fransız İhtilali'nden sonra Dane soyu tarafından kurulmuş, halkın çıkarlarını düşünen bir örgüt. Kendi içinde basamaklanır. En alt tabaka, Üreticiler. Sorma sırayla artıyor: Haberciler, Düşünürler ve Avcılar."

"Sen ve Theo bunu nereden biliyor? Daha çocuktunuz." Dedi Natasha inanamayarak.

"Eğer istersek, büyüdüğümüzde orada çalışabileceğimizi söylemişlerdi. İstemiştik ama yerlerini söyleyemeden gittiler." Dedi. "Theo hâlâ bir Dranson çünkü Elçiler için ajanlık yapıyor olmalı. Yani ya bir Haberci ya da Avcı. Alberto onu bir bir Dane olduğu için yanına almış da olabilir. Veya bu teoriler gerçek değildir ve o bir piyondur."

"Elçiler'i neden anlattın?" Dedi Pietro esneyerek.

"Dışarıdan kimse elçi olamaz. Kuruluş zamanında seçilen soylar var. Bir Elçi bulacağım. Ve bu konuda size sadece haber verebilirim." Dedi.

"Birini biliyor musun?" Dedi Steve. Bu konu gerçekten ilgisini çekmişti.

"Martin Luther'in soyundan biri var." Diyerek gülümsedi. "Eminim ki, bir Dane görmekten hoşlanacaktır."

🌠

Odaya girerken ağrıyan ensemi de ovuyordum. Eski aile meseleleri çok yoruyor ve üzüyordu. Atlattığımı sanmak aptallıktı.

"Sarılmak ister misin?" Dedi yatağımın üzerinde oturan Peter. Sızlayan burnunu ve omzumdan düşmek üzere olan çantamı görmezden geldim. Hızla yerinden kalktı, kapşonu takılıydı ve çok tatlıydı. Bedenimi kolları arasına aldı. Ona sıkıca karşılık verdim. "Anlatmak zorunda değilsin, hepsini dinledim."

"Seni seviyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Seni seviyorum." Dedi. Ağlamaklı sesimle. Bacaklarımın altından tutarak kucağına aldı ve sarsmayarak yatağa oturdu. Sırtını başlığa yaslayarak beni göğsüne yatırdı. "Ben kesinlikle daha çok seviyorum." Dedi fısıldayarak.

"Bunları şimdi düşünme. Yaklaşan doğum günün daha önemli. 18 yaşına giriyorsun."

Kıkırdadı. "Hiç bahsetmiyorsun ama o gün, senin de doğum günün. İkimiz de on sekiz olacağız." Dedi. "Doğum günü hediyesi ne istersin?"

"Seni,"

"Ne?" Dedi gülerek. Kıkırdayarak göğsüne vurdum. "Seninle olmak istiyorum. Bir parti ya da kutlama istemiyorum."

"Peki, o zaman benimkini de bizim evde kutlarız."

"Kutlamadan sonra odanda takılalım. Mükemmel çizgi roman ve LEGO dünyana bakacağım."

"Bazen, onları benden daha çok sevdiğini düşünüyorum." Dedi triple. Kafamı kaldırıp yakınımdaki çenesini öptüm. "Seni her şeyden çok seviyorum, Peter."

"Biliyorum," dedi saçlarımı öperken. "Ve kesinlikle ben daha çok seviyorum."

🌠

Bütün okuyucularım müneccim. Bunu anladım. Siz kesinlikle müneccimsiniz.

Bu notu yazarken, 712 okunmaya sahibiz. Bakalım yarın kaç kişi olacağız. Ben beklemedeyim.

Yorumlarınızı okumayı seviyorum. Ve her yorumu da okuyorum bu arada. Cevap da veriyorum ve bazen diğer bölümlerden ya da ileriki bölümlerden spoiler da veriyorum. 

Yorumlarda benimle buluşmayı unutmayın. 

Library🌠Peter ParkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin