Mert
İkı üç ders sonunda yemeğe gitmeye karar verdim. Aynı anda Ceren ve Hayal müzik bolümünden çıkarken Cerenlerin yanina koşarak gittim. Bin bir çeşit yemeğin arasında gözümüze çarpan yer ise hamburgerciydi. Sıra oldukça uzundu ama hamburgerlerini alanların keyiflerine ve gelen kokuların çekiciligine bakılacak olursa buna değerdi. Çok boğazına düşkün biri sayılmazdım ama damak tadıma uyan bir şeyi kimseciklere kaptırmazdım.
Sırada beklerken Hayale baktım. Kahverengi ve dağınık saçlarından geçen ışık süzmeleri onu çok güzel gösteriyordu. Cerenle ve onunla konuşmaya basladım. Cerene ve onun mutluluğuna bakılırsa Hayal iyi bir kızdı. Iyi bir arkadaş olmak niyetiyle Hayalle daha fazla takılmaya karar verdim. Sıra bizimle birlikte kısalırken sohbetlere dalmıştık. Hayal de bana ve Cerene karşı hiç yabancılık cekmedi sanki on yıllık arkadaşmışız gibi samimi ve arkadaş canlısı bir şekilde konuştu.
En sonunda yemeğimizi almıştık. Kurt gibi acıkmıştım doğrusu. Hamburgeri ne kadar sürede bitirdiğimi bilmiyordum ama bitirdiğimde herkes daha yemeğini yiyordu. Ceren espiriler yapıp üçümüzüde güldürmeyi başarmıstı.
En son Ceren de yemeğini bitirdiğinde banklara oturmaya karar verdik. Uzun kavak ve çam ağaçlarının arasından geçen bir patikadan yürüdük. En sonunda küçük, yapay bir derenin yanına geldik. Derenin içinde kocaman kırmızı ve turuncu renklerinde japon balıkları yüzüyordu. Yanına konulmuş olan ve biraz eskimiş olan banklar da bu yeri daha da sevimli kılıyordu.
Bir banka oturduk. Temiz hava beni biraz kendime getirmişti. Sessizliği bozmanın zamanı geldiğini düşünüyordum. Hayale hangi müzik aletlerini çalabildiğini sordum. Piyano, gitar.... 20 maddelik bir liste. Ben cevabimi veremeden Ceren atıldı ve Hayalle birlikte "müsziksel" terimler hakkında konuşmaya başladı. Hayalin yüzündeki her türlü duygu beni çok daha iyi hissetiriyordu. Şaşkınlık, mutluluk, ohaaaa! diye komik bağrışları. Hepsi ayrı güzeldi.
Bir anda ayağa kalktım ve saçlarımı düzelttim Hadi okulu gezdireyim size dedim. Cerenle Hayal gülüşerek ayağı kalkıp beni takip ettiler. Geziye başladık.
*********************************
*********************************
Hayal
Cerenin abisinin arkadaşı Mert geldi. Yemeğe giderken bize katıldı. Sohbet ettik iyi çocuktu.
Yemeklerin bulunduğu alanda Mert hamburger yemek istedi. Bize de kokusu çekici gelmişti. Uzun sırada beklerken bol bol sohbet ettik. Gerçekten tavırları, espirileri, samimiyeti ile çok çekiciydi.
Laf lafı acçarken sıra bize gelmişti. Yemekleri söyleyip bekledik. 3 dakikayı aşmayacak bir süreden sonra gidip güzel geniş yuvarlak
bir masanın kenarına oturduk. Yemekleri yerken Cerenin espirileriyle gülüştük. Biz Cerenle 2. - 3. ısırığımızı alırken Mert yemekleri yiyip bitirmişti. Ben sonra Ceren de bitirince dolaşmaya çıktık. Banklara oturup sohbet ettik. Mert bana sorular sordu bende ona sordum. En sevdiğin kitap?, oyuncu?, tiyatro oyunu? Hepsini güzelce cevapladi ve bize okukumuzu gezdireyimmi dedi. Cerenle kalkıp geziye başladık. Önce piknik ve parti alanına gittik. Süperin ötesi biyerdi biryerde konser sahnesi,
biryerde limonata, çay, kahve ve muffin tarzi şeyler satan standlar bir tarafta puflarm Burada 4 sene boyunca neler geçirecektim acaba. Oradan ayrılıp tiyatro bölümünün oyunlarını sergilediği sahneye gittik. Mert buradaki oyunlarını, ilerideki oyunlarının tarihini ve bizi beklediğiniden bahsetti. Oradanda gidip bölümüme, müzik bölümünün konser alanına gittik. Heyecan bütün vücudumu kaplamıştı. Buradaki vereceğim konserleri düşündüm. Istemsiz bir gülüşle birlikte Mertin yakışıklı yüzüne baktım. Biranda hey dediler. Kafamı sallayıp kendime geldim. Kütüphaneye gittik. Vardığımızda "Oha!." dedim. Çok büyüktü!.
Bana dokunacağını sanmıştım ama o devasa kütüphaneyi gösteriyordu.
İçeri girdiğimizde kütüphaneleri ne kadar özlediğimi farketmiştim. Kitap kokusu ve sükunet. İçerde bir sürü ders çalışan ve hararetli bir şekilde kitap okuyan bir sürü öğrenci vardı. Şu an onların yanında olmak istesem de inek tarafımı bastırdım. Inek lafını pek sevmem aslında ama kelime bulamıyorum açıklayacak. Zeki, çalışkan, asosyal bilemedim. Kütüphane gezerken Merti kaybettim. Kitaplara parmağımı gezdirirken
Gördüğüm şeyle bir an şaşırdım. Mert kitap mı okuyordu? Hem de Savaş ve Barış mıydı o ?
"Vay!" dedim sessizce ve kafamı sallayarak.
Bende rastegele bir kitap seçuyim dedim elimde en eski basılan kitaplardan İki Şehrin Hikayesi'ni tutuyordum. Hemen yerime kuruldum okumaya başladım. Satırlar kayıp giderken Cereni merak ettim kütüphanenin ortasındaki yumuşak koltuklara oturmuş bacaklarını çekmış kalınca bir kitap okuyordu. Kütüphanye girince herkes ayrı yerlere dağılmış kitapların cazibelerine kaptırmıştı kendini. Ilk gununde boyle guzel insanlar tanıdığı için sırıttı. Ve güzel üniversitiede, güzel arkadaşlarla, güzel bir kitap okuyordu. Mutluluğunu belli ederek kitabıma devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hissiz
RomanceBütün duyularınız teker teker kaybolmaya başlasa ve bu tamda gerçek aşkınızı bulduğunuzda olsa, siz ne yapardınız? #hissiz