Hayal
2. gün evde ilk günkü özen yoktu. Sabah kalktığımda annem uyuyordu. Kendime tost yaptım ve otobüse atlayıp okula gitmeye başladım. Bir anda rüyayı hatırladım. Yüzüm kızardı. İlk günümde yeni tanıştığım birini rüyamda görmüştüm. Hemde öpüşurken. Aşk falan değildi. Kendime bunları diyerek rahatlatmaya çalışiyordum. Sonra sadece "üzerimde etkisi kalmış insanlarla bana bilinç altı tarafından oynanan bir oyundu" dedim. Rahatladım. Okulun önünde inip dev kampüs kapısından geçtim. Müzik bölümüne ilerlerken Cereni gördüm, müzik dinleyip dolaşıyordu. Hafif rüzgar saçlarını yana doğru uçuşturuyordu. "Günaydın" dedim aynı şekilde o da dedi. Gülümsedi ve sohbet etmeye başladık. Beraber yürürken ailelerimiz, geçmişimiz ve bu tarz şeyler hakkında bilgi edindik. Tiyatro bölümüne yaklaşıyorduk. O an rüya aklıma tekrar geldi. Söyleyip, söylememem gerektiği hakkında düşündüm. Vazgeçtim. Tam o sırada Mert lacivert kotu ve dar, gri t-shirt i ile önümüzden geçti. Durdu. Arkasına güneş çarpıyordu. Gülümsedi, Baş ve orta parmaklarını birleştirip, denizci selamı verdi. Yanlarına hızla yaklaştı. Neşeli bir "günaydın" dedi. O rüya aklıma tekrar geldi. Yüzünün hatlarını incelemeye ve o dudaklarda gerçekte olsa nasıl olur diye düşünmeye başlamıştım. Hemen o düşünceyi sildim ve neşeli bir "günaydın" dedim. O da bize katıldı ve yürümeye devam ettik. Geçen gün bankların olduğu yere gittik. Biraz oturup güzel havanın tadını çıkardık. Cerene saatin kaç olduğunu sorunca donakaldım. Ders başlamak üzereydi! Merte hızlıca görüşürüz dedik ve koşmaya başladık. Neyse ki yetişmiştik. Hemen yerimizi aldık. Bu sefer yan yana oturuyorduk. Sonuçta arkadaşız yani, onu satıcak kadar yüzsüz değildim.
Hocamız sınıfa girdiğinde herkes ayağa kalkmıştı. Çok saygıdeğer bir hoca olmalıydı. Ders sanat tarihiydi ve blok dersti. Notları almak için tabletimi çıkardım. Ceren de tabletini çıkardı ve notları almaya başladık. Aslında ders o kadar da sıkıcı değildi. Hocamız dersi eğlenceli anlatıyordu ama can sıkıntısı Cerenin in yüzünden okunuyordu. Yaklaşık iki saat sonunda
ders nihayet bitmişti. Gözlerim acıdan ziyade ağrıyordu. Uykum fena halde gelmişti. Saate baktığımda 11.24 tü ve yemek saatine kadar başka dersimiz yoktu. Kampüsten çıkıp dolaşmaya karar verdik. Bir alışveriş merkezi vardı yakınlarda. Oraya doğru yürümeye başladık. Tabiki otobüse para vermeyecektik. Biz öğrenciyiz, paramızı hesaplı kullanmalıyız.
Alışveriş merkezine vardığımızda gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Burası devasa bir yerdi! Daha önce hiç bu kadar büyük bir yere gelmemiştim. Genelde küçük butikler işimi gördüğü için çok uğramazdım böyle yerlere. Cerenle hemen mağzamra daldık ordan oraya koşturduk durduk. Muhteşem mağzalar, çok muhteşemde fiyatlar vardı. Çoğu pahalıydı. En uygunlarından ben fular, Cerende deri, kahverengi küçük bir çanta aldı. Yemeği okulda yemek istedik. Gene otobüsle kampüse geri döndük saate bakmak için telefonu açtığımda Mertin 7 tane cevapsız aramalarını gördüm. Hemen geri aradım. Daha ilk çalışta açmıştı telefonu.
+ Selam
- Selam
+ AVM deydik pardon duymamışım
- Sorun değil
+ Sağol
- Yemek yiyeceğim katılmak isterseniz yemek alanına yürüyorum.Telefonu indirip Cerene gidelimmi diye sordum. Neşeli bir şekilde "Evet" dedi.
+ Geliyoruz
Hızlı adımlarla yemekhaneye gittik. Mert dün oturduğumuz yerde bizi bekliyordu. Yanına gidip "Merheba" dedik. Gülümsedi. "Hadi bir şeyler yiyelim" dedi. Herkes büyük alanda canının istediği şeyi almaya gitti. Canım salata çekiyordu. Kenardaki salata bardan tavuklu bir salata yanındada su aldım. Cerende ton balıklı almıştı. Mertle buluştuğumuz masaya oturduk. Mertte dünkü hamburgerle masaya oturdu ve iştahla yemeğe başladı. Bir insan neden daha yeni tanıştığı bir insana bu kadar iyi davranırki dedim içinden sonra durup kendime daha yeni tanıştığım biriyi neden rüyamda öpüyordum dedim ve yemeğe devam ettim. Bir kaç ders sonra Cerenle ayrıldık. Evlere dağıldık ben kendi yolumda ilerlerken arkamdan bir el dokundu. Mert. "Sana eve kadar eşlik edebilirmiyim dedi." Gerek yok falan filan derken yürümeye başladık. Yolda birbirimiz hakkında yeni şeyler öğrendik. Hiç biri beni rahatsız etmemişi. Okul hakkında havadan sudan konuşurken bu haraketleri neden yaptığını düşündüm. Sonra acaba aynı rüyayı görmüş olabilirmiyiz yani bu bişeyler ifade edebilirmi diye düşündüm. "Gerçeklik payı az umutlar hayal kırıklığıdır" dedim ve gülerek yüzüne baktım. Bir şeyler anlatıyordu ama ben sadece yüzüne bakıyordum. Eve geldigimizde babetlerimi çıkarıp hemen kendimi yatağıma attım kendimi. Annem aşağıdan şakayla karışık "Sanada merhaba!" diye bağırıp şakayla karışık bir trip atmıştı. Güldüm ve hemen Eceme mesaj attım. Konuştuk ettik sonunda Eceme bir mesaj attım.Yeni tanıştığın bir insandan ilginç bir şekilde normal ötesi bir şekilde hoşlanırmısın?
Cevap olarak
"Eğer kalbin bana 'doğru insan' diye fısıldıyorsa o doğru insandır. Evet hoşlanırım" dedi.
Yürüyüşe dediğim o umut lafları boşa gitmişti. Yüzüme neşe doldu ve aşağıya inip annnemi öptüm. Ertesi günün başlaması ve onu hemen görmek için sabırsızlanıyordum. Akşam yemeği hazır olana kadar oturup televizyon izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hissiz
RomanceBütün duyularınız teker teker kaybolmaya başlasa ve bu tamda gerçek aşkınızı bulduğunuzda olsa, siz ne yapardınız? #hissiz