Bölüm 2 : Günaydın.

54 3 70
                                    

"Çünkü sen ağladın diye, insanlar gülmekten vazgeçmez."

࿔᭬ৡ⃪꫶⃗၇͜ᩘ🦋͜ᩘ၇⃪⃖ৡ࿔

Sırıtarak telefona baktığım sırada bir şeyler yazmam gerektiğini hissettim. Evet, çok ani bir kararla yaptığım bu şey sanırım işe yaramıştı.

oykuaslan : bende memnun oldum.

Eh, başka ne yazılabilirdi ki? Mesajım anında görüldü olurken ayaklarımı kalçamın altına alarak oturmaya devam ettim. Onun yazacağı bir mesajı bekliyordum.

Beklediğim sırada mesaj sayfasından çıkıp ona takip isteği attım. İşin tuhaf yanı, anında isteğimi kabul edip geri takip yapmıştı ama mesaj atmamıştı. Acaba o da mı benim gibi ne yazacağını bilemeyip ekrana boş boş bakıyordu? Bence evet, yoksa bunun başka bir açıklaması olamazdı.

Tekrar mesaj sayfasına girdim ve beklemeye başladım. Az sonra Ekin yazmaya başladığında gözlerimi ekrana dikmiştim.

ekinnkarahanli : şu an kapatmam gerekiyor Öykü. Yarın sana mutlaka yazacağım. Hoşçakal.

Şu an geçiştirilmiş miydim acaba? Ama belki de gerçekten önemli bir işi vardı ve kapatması gerekmişti. Neyse, şu an kapatmak zorunda kalsa bile yarın bana mesaj atacaktı.

Telefonumu yatağın üzerine bırakıp odamdan çıktım. Mutfağa gidip buzluktaki hazır pizzayı çıkardım ve bir tepsiye yerleştirip fırına attım. Yemek yedikten sonra uyumalıydım, yarın okul vardı çünkü.

"Bari iyi geceler mesajı falan atsaydım ya" diyerek kendi kendime kızdım. Çocuğun mesajına hiçbir şey yazmadan telefonu öylece kapatmıştım. Acaba bozulmuş mudur? Ben olsam bozulurdum. Gerçi herkes benim gibi alıngan olacak diye bir şey yoktu ama olsun. Umarım bozulmamıştır.

Masa örtüsünün desenlerini izlediğim sırada fırının sesini duyup yerimden kalktım. Pizzayı çıkartıp büyük ve düz bir tabağa koydum. Buzdolabına bakındım ama içecek olarak su harici hiçbir şey kalmamıştı. En kısa zamanda alışveriş yapmalıydım...

Yemeğimi bitirip mutfağı toparladıktan sonra odama geçip yatağa girdim. Telefonumu açıp instagrama girdiğimde, Ekin'in story attığını gördüm.

Heyecandan mı bilinmez, telefonumu yüzüme düşürdüm. "Of ya!" diye söylendiğim sırada acıdan dolayı yüzümü buruşturmuştum. Telefonum büyük olduğu için canım cidden yanmıştı.

Telefonu tekrar elime alıp sıkıca tuttum. Bir daha düşmesini kesinlikle istemezdim... Şu çocuğun storysine tıkladım.

Yüzüne maske yapmıştı ve o haldeyken bir selfie çekip atmıştı. Hmm, bakımlı erkek. Severiz. Saçları dağınıktı yine, tıpkı profil resmindeki gibi. Gözlerinin rengini, onun profil fotoğrafını gördüğüm ilk andan beri merak ediyordum ve bu fotoğraf, merakımı gidermeme yardımcı oldu.

Gözleri siyahtı, ve kocaman... Tıpkı saçları gibi gözleri de siyahtı. Kara kaşlı kara gözlü sözü bu çocuk için söylenmişti sanki. Abartısız söylüyorum, bu çocuğun gözleri gördüğüm en güzel gözlerdi. Siyah gözlerindeki parıltılar, gecenin karanlığında parlayan yıldızları anımsatıyordu.

Kaç dakika boyunca onun fotoğrafına baktım bilmiyorum ama, sınıfımızın WhatsApp grubuna atılan mesaj dikkatimi dağıtmıştı. Mesaja tıkladım ve açıp okumaya başladım. Gönderen sınıf öğretmenimizdi.

Bir Sen Bir BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin