Bölüm 4 : Sana Olan Sevgim, Her Şeyin Üstesinden Gelir.

41 2 40
                                    

"Sonra sen gülümsedin ve dünya birkaç saniyeliğine çok daha güzel bir yer oldu..."

࿔᭬ৡ⃪꫶⃗၇͜ᩘ🦋͜ᩘ၇⃪⃖ৡ࿔

"Evet çocuklar! Aranızda Türk edebiyatındaki ilk realist romanın hangisi olduğunu hatırlayan var mı?"

İçimden Araba Sevdası diyerek edebiyat hocamızı yanıtladım. Parmağımı kaldırıp cevaplamayı çok isterdim fakat şu an daha önemli bir işim vardı. Ekin'le mesajlaşmak gibi önemli bir işim var, evet...

"Araba Sevdası" diyerek hemen ortaya atıldı en ön sırada oturan Özge. Ardından arkasını dönüp gözlerime havalı olduğunu sanan bir bakış attı. Ona gözlerimi devirmeden edemedim doğrusu. Cevabı bilmediğim için mi sesimi çıkarmadığımı zannediyordu bu aptal? Ah, şu an meşgul olmasaydım onu yerin yirmi kat dibine gömebilirdim. Kız nefes bile almadan not alıp test çözüyordu ve amacı çalışmak değil, benim yerime geçmekti.

Çalışkan olduğum için neredeyse tüm öğretmenlerin gözdesi bendim ve o, bunu kıskanıyordu. Nedenini bilmiyordum ama bana çok büyük bir kin besliyordu. Hatta geçen yıl biyoloji dersi için hazırladığım projeme kahve dökmüştü. Saçını başını yolmama çok az kalmıştı...

Onu düşünmemeye çalışıp kafamı telefonuma doğru eğdim. Bundan yaklaşık bir ay öncesine kadar, dersi dinlemeyip sıranın altından bir erkekle mesajlaşacağımı söyleselerdi, onlara tabiri caizse bir taraflarımla gülerdim. Fakat şu an bu yaşanıyordu. Ben dersi dinlemeyip sıranın altından bir erkekle mesajlaşıyorum...

"Sabah gönderdiğin şarkıyı dinledim" yazdı Ekin.

"Beğendin mi?" yazdım hemen.

"Secrets ı have held in my heart, are harder to hide than ı thought" diyerek şarkının bir mısrasını yazdığında gülümseyerek onun kaldığı yerden devam ettim.

"Maybe ı just wanna be yours."

"I wanna be yours."

"I wanna be yours."

Şu an beraber şarkı söylemiş sayılır mıydık acaba? Bence evet. Kendime hakim olamadan kıkırdadım ama sonra hemen sustum. Hocanın beni fark edip etmediğini kontrol etmek için kafamı kaldırdığım an hocayla göz göze geldim. Siktir! Hem de kocaman bir siktir...

"Öykü, ne yapıyorsun sen bakayım?"

Edebiyat hocamız Nevin Hanım bana doğru gelirken elim ayağım birbirine dolanmıştı. Gerçi bu saatten sonra yapılacak pek bir şey de yoktu. Ekranı kapatmadan önce Ekin'e yakalandığımı bildiren bir mesaj atmak istedim.

"Ekin çok kötü bir şey oldu!"

Tam ikinci mesajı da atacaktım ki Nevin Hoca çoktan yanıma ulaşmış, telefonumu elimden sertçe çekip almıştı.

"Neden telefonunu teslim etmedin Öykü?"

Okulumuzun kurallarından biri de telefonların toplanmasıydı. Sınıf başkanı her sabah telefonları toplayıp okulun arşivinde kendi sınıfımıza ait olan kutuya bırakır, son ders tekrar getirip herkese telefonlarını geri dağıtırdı.

Bu sabah okula geldiğimden beridir Ekin ile mesajlaşıyordum ve muhabbetimizin bölünmesini istemediğim için telefonumu teslim etmemiştim. Aslında telefonumu teslim etmediğim birçok gün olmuştu ama bugün ilk defa yakalanıyordum.

Bir Sen Bir BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin