"Anne!" diye bağırdı Jisung kapıyı açarken. "Ben çıkıyorum!"
"Tamamdır bebeğim!"
Aldığı yanıtla sırıtmış, kapıyı çekmişti. Elindeki koca kutuyu daha sıkı bir şekilde kavrarken bahçede onu bekleyen taksiye bindi.
Düğüne sadece bir hafta vardı ve aldıkları gün bomboş olan o ev, şimdi ise o ve Minho'nun zevkine göre düzenliydi sadece.
Bu aklından çıkmadığı gibi tekrar gülümserken iç çekerek bakışlarını kucağındaki kutuya indirmişti, kıyafetlerinin çoğu artık oradaki evindeydi ve kişisel eşyalarını da oraya taşıyordu.
Sadece kendi zevklerine göre düzenlenmiş, hayalinden bile güzel olan bir evde bir hafta sonra uyanacağını bilmek onu heyecanlandırıyordu. Özellikle de yanında Minho varsa.
Minho ile giden ilişkilerini seviyordu, birbirlerini dinledikleri için hiç kavga etmiyorlar bu sayede düz bir çizgide ilerlemek de onları yormuyordu. Bazen sadece bakışlarından bile onun ruh halini anlayabildiği gerçeği, Minho ile aralarındaki bu bağı sevmesini sağlıyordu.
Saatini kontrol ederek kutuyu yavaşça kenara bırakmış ve ücreti ödedikten sonra geri kavrayıp taksiden inmişti. Havalar yakında soğuyacaktı hatta son sıcakları yaşıyorlar olabilirlerdi, bu yüzden güneşten dolayı yüzünü buruşturup evin kapısına doğru ilerlemiş içeri girmişti.
Eğilerek kutuyu kenara bıraktı ve gülümseyerek etrafa baktı. Evi hazır bir şekilde onu bekliyordu.
Tüm arkadaşları, anneleri ve Minho'nun yardımı ile istediği gibi düzenlemiş, kurmuşlardı.
Çantasını çıkarıp kenara bıraktıktan sonra ayakkabılarını da çıkarıp terliklerini giymiş kutuyu salona götürmüştü. Ellerini yıkayıp geldikten sonra çıkardığı kitaplarını özenle salondaki raflara yerleştirmeye başladı.
Bir kenar Minho'nun kitaplarından oluşuyordu fakat hepsinin fizik hakkında olduğu gerçeği gözlerini korku ile oradan uzaklaştırmasına yetiyordu bile.
Kitaplara dil çıkarıp kutunun içindeki minik bibloları ve mumları da güzelce yerlerine yerleştirmiş, üstünü değiştirmek için üst kata yönelmişti. Okuldan geldiği gibi evden çıkmıştı bu yüzden rahat pijamalar giymek kesinlikle ona iyi gelecekti.
Sessiz evde yerini ezberlediği yatak odasına doğru ilerlerken içeri gördüğü zaman beklemediği görüntü ile duraksadı.
Evde yalnız olduğunu sanıyordu ama değildi, çünkü şu anda Minho üstünde pijamaları ile karşısındaki yatakta uyuyordu.
Kaşlarını kaldırdı gülüşüne engel olamazken. Bu alfa ne zamandır buradaydı?
Terlikleri ses çıkardığı için hızla onları çıkarıp çıplak ayakları ile odanın içine girmiş sonra da dolaptan aldığı örtüyü yavaşça, uyuyan alfanın üzerine örtmüştü. Gülerek dibine çöktü ve elini saçlarına attı.
"Şapşal."
Minho'nun uyuduğu anları seviyordu çünkü hem düğün hazırlığı, hem okul hem de şirket derken çok yoruluyor genellikle gözleri kızarık geziyordu etrafta ve burada uyuması çok tatlı gelmişti.
Jisung tutamadığı istekle beraber uzanarak dudaklarını yanağına bastırarak minik bir öpücük bırakıp geri çekildi.
Sırıtıp ayağa kalkmış, üzerini değiştirip aşağı inmişti.
Mutfağa geçip hala açılmamış birkaç paketi açıp raflara yerleştirirken en azından şimdi az önceye kadar daha da yalnız hissetmiyordu. Kendi kendine tüm eksik şeyleri tamamlayıp açılmamış paketleri açarken en sonunda hava kararmaya yakın tekrardan mutfağa geçerek dolabı açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
star lost, minsung ✓
Fanfictionben kayıp bir yıldızdım, yerimi bulmamı sen sağladın.