2.8

4K 503 245
                                    

Seungmin'in kendi sıkıntısını halletmesinin üzerinden birkaç gün geçerken herkes sıradan hayatına devam ediyordu. Jisung öğle vakti kendini kaptırmış çizim yaparken odasına aniden dalan eşi ile kaşlarını kaldırarak güldü.

"Kapı çalmayı iyice unuttunuz Bay Lee."

"Hep Hyunjin ile çok takılmamdan dolayı bu hareketlerim, üzgünüm Bay Lee." dedi Minho ve gülerek masanın üstüne oturdu, Jisung'un burnuna minik bir fiske attı. Jisung da gülerken o devam etmişti. "Öğlen yemeğine ne dersin? Favori yerimize gidelim mi?"

"Bayılırım!" dedi omega gelen teklife gülerek. Ekledi. "Beş dakikalık işim var, hemen halledeyim. Gidelim."

Minho başını salladı, Jisung çizimini yaparken o da eşinin odasını turlamış masa başındaki fotoğraflarına bir yenisi daha eklendiğini fark edince gülmüştü. Jisung masasına Polaroid görünümünde çıkarttığı fotoğraflarını koyuyor yetmiyor bir de gelip onun odasındaki masaya da koyuyordu.

Gerçi Minho bundan şikayetçi değildi, fotoğrafı eline alıp ikisine bakmış, sırıtmış ve geri yerine bırakmıştı. Kendisine uzatılan eli tutup Jisung'u yerinden kaldırdı ve elini beline sararak "Önce sarılalım," diyerek başını boynuna koyup kokusunu içine çekti.

Jisung güldü haline. "Bebeksin bebek," deyip saçlarını okşamış, alfa geri çekilmişti. "Bebek değilim, aksine beni kendine temas bağımlısı yaptığın için suçu kendinde aramalısın."

Beraber odadan çıkarlarken omega sırıttı. "Sadece çok aşıksın sevgilim, benim bir suçum yok."

"Bu da bir ihtimal tabii."

Minho'nun cümlesine kıkırdamış, beraber otoparka inip dışarı çıkmışlardı. Sürekli uğradıkları favori mekanlarına geldiklerinde Jisung yüzünü buruşturdu. "Burası bu kadar fena kokuyor muydu ya?"

Minho kaşlarını çattı. "Ben pek koku alamadım, hep olduğu gibi değil mi?"

"Bilmiyorum." diyerek kafasını salladı omega. "Fazlasıyla kokuyor, cam kenarına oturalım mı?"

Eşini reddetmedi, Jisung da bir süre sonra kokuya alışmış yemeğini yemişti. Muhabbet ede ede geçirdikleri bir öğle yemeğinden sonra bir kafeye girip dondurma yemişler, geri şirkete geçmişlerdi.

Jisung, Felix'in yanına geçti. "Ben geldim! Ya niye her yer bu kadar yoğun kokuyor?"

Felix ayağa kalktı. "Ne kokması be, Seungmin geldi az önce gitti. Parfümü kokuyordur ama o kadar da yoğun değil."

Jisung arkadaşına dil çıkarıp camı açmış, koltuğa oturmuş ayaklarını da ortadaki masaya uzatmıştı. Hafif esintiyle gülümseyip Felix'e baktı. "Nasıl gidiyor?"

Felix sırıttı. "İş de evlilik de harika gidiyor hayatım, iyi olduğunuzu biliyorum ama yine de sorayım, sizin nasıl gidiyor, sen nasılsın?"

"Ya iyiyiz iyiyiz de..." Elini karnına attı. "Of ben bir hamile kalamadım Felix ya! Bebek istiyorum ben, bebek sevmek istiyorum. Sen de istiyorsun, hormonlarım mı bozuk benim de acaba? Omo! Olmaz, ağlarım ben!"

"Ya canım arkadaşım sen her ay düzenli kontrol yaptıran biri değil misin, hormonlarında sorun olsa doktor demez miydi zaten? Şşt bebek, çabuk gelir misin sabrımız kalmadı."

"Hemen geldi bak."

Kaşlarını kaldırdı Felix. "Ne var canım, espri yapalım dedik, sen de hiç anlamıyorsun."

Odanın kapısı aniden açılırken Changbin başını uzattı, onun üstünden de Minho uzatmış, Changbin "Biz geldik," demişti. Eli karnında tepinen Jisung'a garip garip bakarlarken içeri girdiler.

star lost, minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin