𝐺𝑜𝑛𝑒 𝑏𝑢𝑡 𝑭𝒐𝒏𝒅𝒍𝒚

blueharmony ile servüenler

-Chohee ağzından-

Mayıs 2027

Uzun yıllar geçmişti grubumuz dağilalı ama bu bizim için hiç bir zaman son olmadı, olmayacağını da biliyorduk zaten. Ruhuma kimse bu kadar yakından dokunamazdi benim, kimse beni bu kadar iyi anlayamazdi. Nede olsa bir çok şeyi birlikte keşf etmiş, birlikte paylaşmıştık. Hayatta unutamayack kadar çok şey tanımıştım onlarla, onlar bana tanıtmıştı. Aklıma sürekli takılan bir soru vardı bir adaya düşsem kimi alırdım yanıma... Çok düşündüm ama sonuca karar veremedim belki de hala ama hepsini alırdım çünkü ancak dördümüz olursak tam anlamıyla bir oluruz.

Pat. İçinde olduğum araba birden durdu. Şoför sert bir şekilde fren yapmıştı neredeyse ön. koltuğun arkasına yapışmıştım ki sıcak bir el beni tuttu ve son anda tatsız bir çarpışmadan kurtardı. Yan tarafıma döndüm Minlee hafifçe gülümsedi.

Bu günlerde nedense üstünde bir sakinlik vardı, onun yaşlandığını hissedecek kadar... Normalde uçuk kaçık olan bu kıza bir şeyler olmuş, hayat denizi onu yutmuş gibiydi.

-Dikkatli ol Chohee, yoksa burnunda kırılıcak bacağın gibi.

Tam bir şey söyleyecekken ona büyümüş gözlerimle bakıyordum ki Soojin lafa karıştı.

-Bir anda fren yaptık, savrulması normal.

Şoför ön taraftan açıklama gereği duyarak seslendi

-kusura bakmayın efendim, köpekler arabanın önüne atladı.

-sorun değil, yeterince geç kaldık zaten devam edelim.

Araba tekrar çalıştı. Soojin geç kaldiği için elinde olmadan sinirleniyordu, atarlı kız işte. Dıştan size buz gibi gelebilir ama o kadar pamuk şeker bir insana ki, o kadar kalbi kırık.

Neyse ki yolculuk boyu başka bir şey olmadı. Minjung'ın yanınada çabucak vardık.

O ise evde çoktan hazırlanmıştı, bir sepetle birlikte bizi kapıda karşıladı. Hep yaptığı gibi koşup kocaman sıkıca sarıldı. Verebileceği en iyi şeyde buydu zaten. Bir koluma girdi hemen sakat bacakla yürümeme yardım etmek istedi. İtiraz etmeden koluna girdim. Aşağıdaki banka kadar yürüdük. Güzel bir piknik örtüsü üstüne serilmiş çeşitli yemekler.

Yıllar öncesi geldi aklıma, daha stajyerken birlikte piknik yapmaya giderdik. Çok az şeyle çok fazla eglenirdik. Zaten birlikte olmamamız yeterdi üstünden ne kadar zaman geçmişti ama bugün farkli bir şey olmadı yine aynı şekilde eğlendik aynı şekilde güldük.

Bir anda aklıma arabadaki gitar geldi şarkı söylemek istedim. Bu ayakla yürüyemediğim için Minlee'nin kulağına fısıldadım. O ise hiç itiraz etmeden koştu ve gitarı getirdi. Kucağıma alıp rastgele bir şeyler çaldım. bir süre sonra bir şarkı söylemeye başladı minjung ona eşlik ettim diğerlerinde bize katıldı sonra...

"It's not about the money, money, money
We don't need your money, money, money
We just wanna make the world dance
Forget about the price tag
Ain't about the, uh, cha-ching, cha-ching
Ain't about the, yeah, ba-bling, ba-bling
Wanna make the world dance
Forget about the price tag..."