BÖLÜM 33 (M)

4.5K 286 25
                                    

Bu bölüme nasıl yorum yaparsınız bilmiyorum ama yorumlariniz görmekten zevk alırım bxkzb. Smut yazmakta bok gibiyim de.

"Taehyu-ah!"

Jungkook'un sözleri deliğine kapanan dudaklarla yarıda kesilirken inleyerek yüzünü siyah saten yastık yüzüne gömdü.

Deliğinin etrafındaki dudaklar ve içindeki pütürlü dil kıvranmaktan başka hiçbir şey yapamamasına neden oluyordu. Öyle ki geriye uzatarak Taehyung'un saçlarını tutan elleri yüzünden kollarının ağrıyacağı bile umrunda değildi.

Baldırlarına sarılı uzun parmaklar deliğine kapanan dudaklardan kaçmasını engellerken aklını kaybedeceğini düşünmüştü her seferinde olduğu gibi.

Taehyung ise Jungkook'un kendi ismiyle inlemesine dayanamıyor, daha da hırçınlaşmak istiyordu. Sırf Jungkook'unun dudaklarından ağlamaklı bir sesle isminin çıkması için.

Dudaklarını geriye çekerek doğrulduğunda siyah çarşafların arasındaki alfasına hayranlıkla baktı.
Gri rengine dönmeye çalışan kahve  gözleri ve kendini alfasını mühürlemek için zorlayan deltasına karşı çıkmak göğsünde derin bir acı hissetmesine neden oluyordu.

Kendine gelmeye çalışan Jungkook sırt üstü dönerek onu izleyen deltasına  döndü. Gördüğü parlak kahvelerin etrafındaki grilikler yutkunmasına neden oldu. Çünkü en son sevişirken Taehyung kendini deltasına bıraktığında ciddi anlamda penguen gibi yürümüş, kalçasındaki ağrı yüzünden uyuyamamıştı bile. 

"Taehyung..." boğazı acıdığından fısıltıdan farksız sesiyle mırıldanmaktan başka bir şey yapamıyordu. Taehyung çoğu zaman kendisine baskınlık kurmasına izin vermesine rağmen iş yatağa geldiğinde kendini bir omega gibi hissediyordu. Baskın tarafı yok oluyor Taehyung'un kendine dokunması için çıldırıyordu.

Dudaklarına kapanan dudaklara karşılık verirken kalçasını kaldırarak deltanın sertliğine sürtünüyordu.

"Tıch tıch yaramazlık yok alfa." Taehyung'un gözlerinde gördüğü grilik ve belindeki ellerle yatağa bastırıldığında tek yapabildiği inlemek olmuştu. Alfasını ortaya çıkmaması için baskılamaya çalışıyordu çünkü alfa ortaya çıkarsa deltanın geri durmayacağını biliyordu. Mühürlenene kadar aklı başında kalsın istiyordu.

Boynuna başını gömen deltaya başını geriye atarak daha çok yer açtı. Mühür yerinde, şah damarının üzerinde, hissettiği ıslak dil gözlerinin kaymasına neden olurken deltanın sırtında tırnaklarının uzun çizikler oluşturduğunun farkında bile değildi.

İnlemelerinin arasında deltanın sırtındaki elleri beline doğru indirdiğinde aniden deliğine giren üç parmakla inlemişti buna her ne kadar çığlık denilebilecek olsada. Deltanın belindeki ellerini kalçalarına kaydırdığında deltayla uğraşmayı seven tarafına uyduğunun farkındaydı.

Deltanın kalçasına attığı şaplakla içindeki parmakların bükülmesi bir oldu. İkiside seslice inlerken deltanın sesi odada yankılanmıştı.

"Oyun mu istiyor benim alfam."

"Parmaklarına sahip çık delta. Kırılmasını istemezsin değil mi sonuçta işine yarıyorlar."
Dışarıdan görecek biri için belki bu sözler Jungkook'un ölüm fermanıydı. Fakat sırıtarak alfanın yüzüne bakan delta gördüğü kahvelerin etrafındaki kırmızıliklara aşıktı.

"O zaman onları kullanmadan işimi yaparım. Sonuçta deliği acıdığından dolayı yürüyemeyen ben değilim."

"Tatmak ister misin o acıyı delta?"

Delta's Love // TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin