14. Bölüm (Kör Kuyu)

92 4 2
                                    

14. BÖLÜM


Çokça çılgınlık, bolca günah

Ve korku, senaryonun kalbindedir.

-Edgar Allan Poe


"Onu öldürdüm."

Söylediklerini idrak etmem uzun süremi almıştı. Şok içinde birkaç defa gözlerimi kırpıştırdım ve üzüntü ve korkudan titreyen sesimle "Ciddi değilsin? Değil mi?" diye sordum. Tüm anlattıklarının bir film şeridi gibi gözümün önünden geçmesini bekledim, ama olmadı. Beynim durmuştu sanki.

Sanki biri dürtmüş gibi hızlıca ayağa kalktı. Bir kaç saniye sendeledi ve dengesini bulunca bana doğru döndü. "Anlattıklarımı unut tamam mı. Saçmaladım." Eliyle şakaklarını ovaladı. Sanki saniyeler içinde ayılmış gibi görünse de sesindeki paniği sezmiştim.

Yavaşça ayağı kalktım. "Pekala. Ama ne zaman istersen bana devamını anlatabilirsin."

Mavi gözleri bir an ateşle parladı. Kolumu sıkıca kavrayarak "Zoe. Devamı diye bir şey yok. Az önce sana bir masal anlattım, sende usulca dinledin." kolumu tutan eli biraz daha gevşedi. "Şimdi gidersen sevinirim. Başımdaki ağrıyı dindirmek için uyumam gerek." Yavaşça merdivenleri çıktı ve karanlığın içinde kayboldu.

Birden bende olduğumuzun yerin ne kadar loş ve soğuk olduğunu hissettim. Tanrı aşkına bu günlerde herkese neler oluyordu böyle! Normal geçen günlerimi özlemeye başlamıştım.

Koşar adımlarla kapıya gidip evden çıktım ve korkuyla etrafıma bakınarak arabama bindim. Görünürde kimse yoktu. Belkide gerçekten paranoyaklaşıyordum? Belkide fotoğraftaki Zayn değildi ve Niall tüm bunları bana o insanı derinden yaralayan acılı bir sesle anlatmamıştı? Kafamı koltuğa yasladım ve Thea'yı tamamen unuttuğumu fark ettim. Telefonumu kot ceketimin cebinen çıkardım ve 2 tane mesaj geldiğini gördüm. Biri Thea'dan diğeri ise annesindendi.

Annesinin mesajının ne olduğunu tahmin edebiliyordum bu yüzden çabucak Thea'nın mesajına tıkladım.

"Nerelerdesin!! Burada mükemmel bir parti var. Çok şey kaçırdın bile. Aşağıya adresi yazıyorum. Çabucak gel"

Gerçekten de parti düşünebilecek halde olduğumu mu sanıyordu? Numarasını çevirdim ve soğuk, terli ellerimi montuma silip telefonu kulağıma dayadım.

İkinci çalışta açtı.

Konuşmasına fırsat vermeden "Başımdan geçenlere ve neler öğrendiğime inanamazsın" dedim.

Uzun sıkılmış bir soluk verdi "Ah Zoe. Bir günlüğüne sadece rahatlayıp yanıma gelir misin? Sadece bir günlüğüne. 15 dakika içinde burada olmazsan seni almaya geliriz." Arkadan gelen müzik sesi kahkahaların arasına karıştı.

Tanrım, Thea'dan gelen alkol kokusu neredeyse telefondan alınabilecek derecedeydi. Arkadaşımı o halde yalnız bırakamazdım.

"Pekala. Geliyorum, dikkatli ol."

"İşte benim kızım" dedi ve telefon suratıma kapandı.



Adrese geldiğimde birçok lüks dairelerin içinden ellerinde içkileriyle kapı ve teraslara kadar taşmış olan daireyi ayırt etmem uzun sürmedi. Kapının önüne geldiğimde insanların arasından sıyrıldım ve içeri girdim. Biraz bakındıktan sonra büyük salonun köşesinde ayakta durmakta zorluk çekecek kadar sarhoş olup Zayn 'in kolunu esir almış Thea'yı gördüm. Zayn kafasını kaldırdı ve bana baktı. Çenesi kasılmıştı ama kendini toparladı ve pekte temkinli olmayan bir gülümseme fırlattı. Gözlerini onun yüzünden ayırmayan Thea'da bakışlarını takip etti ve bana baktı.

"Demek geldin. Gel ve bize katıl" Zayn'i bırakarak yanıma geldi ve kolumdan ikisinin yanına çekiştirdi.

Zayn'e bakmamaya çalışarak Thea'nın kulağına eğildim ve müzik sesinden neredeyse duyulmayacak şekilde fısıldadım.

"Konuşmamız gerek. Acilen"

Zayn' e " İzninle" dedim ve Thea'yı kolundan tutarak boş bir koridora doğru çektim.

Ekşimiş bira kokusunu yüzüme doğru üfleyerek "Ufffffffffff. Her zaman eğlencemi bozmak zorundasın. Değil mi Zo?

"Dinle" dedim. "Annen seni çok merak etti, hemen buradan gidiyoruz. Ayrıca araba da sana anlatmam gereken çok önemli şeyler var. Gerçekten önemli"

Elini sertçe çekti "Ben hiçbir yere gelmiyorum. Çok istiyorsan annemin yanına sen gidebilirsin. Beni rahat bırak"

"Thea.."

Tekrar büyük salona doğru yürümeye başladı ve onun yanına kanepeye oturdu. Sol tarafa bakınca Harry'nin loş oda da bile parlayan yeşil gözleriyle göz göze geldim. Bir anda odanın sıcaklığı düşmüştü sanki. Daha fazla dayanamayacaktım. Kanepede sızmış olan Thea'yı görmezden gelerek Zayn'in kulağına eğildim ve "Konuşmamız gerek. Dışarıda bekliyorum" dedim.

Onun daha kalkmasına bile fırsat vermeden kendimi dışarıya attım. Hava dahada soğumuştu. Bana yıllar gibi gelen uzun bekleyişimin ardından işte karşımdaydı. Parlak ışığın altında hafif sarıya çalan gözleri ve içime işleyen bakışlarıyla başbaşaydım. Midemden yükselen bulantıyı ve adrenalini hissettim.  Onu bulmaya o kadar hevesliyken ayrıntıları düşünmeye vaktim olmamıştı galiba. Şimdi ise cesaretim beni terk etmiş, içimdeki titrek küçük kızla yalnız bırakmıştı. Hiç kimseye söylemeden ona sormaya gelmek büyük aptallıktı. Gece boyu aklımda canlandırdığım sorgulama sahnelerinin şuan ile alakası bile yoktu. Ama bu saatten sonra vazgeçemeyeceğimi biliyordum.

  Derin bir soluk çektim ve fotoğrafı ona gösterebilmek için geriye kalan tüm cesaretimi toplayıp elimi telefonun olduğu cebime soktum.

Gözlerini ayırmadan bana doğru iki adım attı.

Yutkundum.

"Hadi ama Zoe. Tüm gece boyunca burada seni bekleyemem,"  dedi ve gülümsedi.

Ama bu gülümseme içten değil kanımı donduracak türden bir gülümsemeydi.

Korktuğumu fark ettirmemeye çalışarak hem soğuktan hem heyecandan titreyen ellerimle fotoğrafı ona uzattım.

Artık gülümsemiyordu.


 -Evet arkadaşlar hikayeye devam ediyorum bilginize oy ve yorum bırakmayı unutmayın bu arada bölümlerin tamamını attıktan sonra hikayeye bu http://www.wattpad.com/user/Burcinherondale hesaptan devam edip burdaki bölümleri sileceğim hepiniz şimdiden geçiş yapın bidaha ki bölüm bu hesapta olacaktır.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 11, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖLGENİN LANETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin