-Baharlar Önce-
-Beni bekle baba! Acele etmem lazım. Yoksa yine çadırda oturup akşama kadar halı dokuyan hatunlarının getir götürünü yapacağım. Benimle aynı bahar doğmuş balalar; avdan ava koşacak, vahşi kurtlarla oynayacak, Han'ımızdan ad alma onuruna erişecek... Çoktan kararımı verdim. Bu sefer ben de ava katılacağım. Yayımı gerip okumu atacak, Han'm için alaca besili bir geyiği tam üreğinden vuracağım. Herkes şaşıracak, hatta babam bile... Bundan gayrı kimse bana eksik oğlan diyemeyecek. Sonunda yetiştim babama. Atına binecekken farketti beni. Durdu.
-Baba ben de geleyim seninle ava okumu atam ki kavuşayım adıma. Vurayım alaca geyiği sunayım Han'ıma, obamıza mut Kağan'ımıza kut kata.
-Hahahahahaha! Ava çıkmadan babanı mutlu ettin bile oğul. Bu lafları nereden öğrendin?
-Korkut Ata'mdan... Anlattığı hikâyelerdeki er kişiler böyle derler. Atalar da izin verir.Babamın yüzü birden soldu. Ay kadar beyaz oldu. Korktum.
-Oğul... İyice dinleyesin beni. Bakasın koluna bacağına. Yayı germek şöyle dursun, kaldıramazsın bile bu cılız kollarla. Peşine takılan vahşi hayvanlardan kaçamazsın bu bacaklarla. Bu boyla değil dörtnalı aşmak, tayın üzengisine bile yetişemezsin...
Biliyorum! O yüzden bana eksik diyip duruyorlar... Babam bile... BABAM BİLE! İnanmaz bana. Sinirle ittim babamı... Koştum, koştum, koştum... Gözlerimden yaşlar akıyor... Direndim. Ayaklarıma diken batıyor. Umursamadım. Sonunda dere yatağına vardım. Diz çöküp ağlamaya devam ettim.
-Mavi göğün yağız yerin sahibi ulu Gök Tengri'm! Uyruğundan geldiğim Han'ım, saygıda kusur etmediğim atam bana yüz çevirdi! Gayrı senden başka kimsem yoktur. Bana bir ad bağışla!
Bir süre daha ağlamaya devam ettim. Hiçbir şey olmadı... Hiçbir şey... Belki de Gök Tengri karışmaz kişioğlunun işlerine... Belki de yazgımızı biz çizeriz... Koşarak döndüm obaya. Aldım anamdan yadigar hançeri, düştüm yollara. Atın nal izlerini takip edip av yerine vardım. Etrafa bakındım. Kimse yok. İlerledim... Üç kez çalan boruyla irkildim... Korku kılıçtan daha derin keser, derdi Korkut Ata'm... Korkmadım, koştum sese doğru. Han'ımı gördüm. Karşısında yaban domuzu... Etraf av hayvanları ile dolu. Han'ım okları bitene kadar avlanmaya devam etmiş. Ulu atı da yaralanmış. Kılıcı kınından bir türlü çıkamamış. Bir şey yapmam gerekir. Çıkardığım gibi hançeri, yaban domuzunun ayağına sapladım. Domuz öyle bir ses çıkardı ki, Gök yarıldı sandım. Hareket edemez olduğunu anladıktan sonra Han'ımın yanına vardım. Beni görünce çok şaşırdı.
-Koca domuzu yere seren meğer bizim eksik oğlanmış. Sen Han'ı, Töre'yi, Ata'nın sözünü mi çiğnedin?
-Bağışlayasın Han'ım... Ben sadece-
-Bir ad istersin bilirim. İyice ezberleyesin oğul! Gün doğusudan günbatısına; kızılyandan karayana bütün acuna buyururum ki bundan böyle bu isyancı bala, Saltuk diye çağrıla!Dip Not: Saltuk'un kelime anlamı, Hiç bir koşul ve denetime bağlı olmayandır.
