yasin suresi 8. bölüm

0 0 0
                                    


Yasin Suresi üzerine konuşmaya devam ediyorduk. Allahutaala'nın bizlere ikramı olan bu Kur'an'ı Kerim'in ayetlerini anlamaya, anladığımız kadarını anlatmaya devam ediyorduk.
Kırk Altıncı ayeti kerimede kaldık. Şöyle buyuruyor.

وَمَا تَأْت۪يهِمْ مِنْ اٰيَةٍ مِنْ اٰيَاتِ رَبِّهِمْ اِلَّا كَانُوا عَنْهَا مُعْرِض۪ينَ

Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar.
(46)

Onlara Rabb'inin ayetlerinden herhangi bir ayet geldiğinde ya da gelmeyedursun.
اِلَّا كَانُوا عَنْهَا مُعْرِض۪ينَ

Onlar ancak o ayetlerden ne yaparlar? Yüz çevirirler o ayetlerden yana bir tavır almazlar. İşte küfrün işte nifakın, işte Allah'tan uzaklaşmanın emaresi ve işareti budur.

Bazen biz kendi hayatımızda da görürüz, şahit oluruz. Kimi insanlar bize derler ki aman aman ölümden bahsetmeyin, aman, aman, şundan bahsetmeyin. Yani sanki her tarafta bir yanlış varmış da bizim bahsettiklerimiz o yanlışın sebebiymiş, yanlışın ta kendisiymiş gibi davranırlar ve ondan yüz çevirirler. Allahutaala küfrün bu huyunu bizlere Yasin suresinde bahsediyor.

Ayetin devamında şöyle diyor Rabbül Alemin.

وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ اَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُۙ قَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَنُطْعِمُ مَنْ لَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ اَطْعَمَهُۗ اِنْ اَنْتُمْ اِلَّا ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ

Onlara, "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın" denildiği zaman, inkar edenler iman edenlere, "Allah'ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz" derler.
(47)

Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden infak edin, sadaka verin, harcayın denildiği zaman o inanmayanlara o Allah'tan yüz çeviren kişilere

قَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا

İnanmayan o kafirler iman edenlere dediler ki; Allah'ın dilediği zaman tam vereceği, nimetlendireceği, doyuracağı kimseleri biz mi doyuracakmışız? Siz ancak apaçık bir sapıklığın içerisindesiniz diyorlar.

Kafirlerin tutumuna ve tavrına bakar mısınız? Yani sanki bu dünyadan hiç gitmeyeceklermiş gibi o sahip oldukları mallar yüzde yüz onlara aitmiş.
İçinde hiç kimsenin hakkı yokmuş. Allah onlara vermiş. Diğerlerine de vermek zorundaymış gibi hareket eder ve davranırlar. Ne kadar düşündürücü bir tavır? Bunun temel sebebi ise Allahı rezzak olarak görmemeleri ve bilmemeleri ya da Rezzak ismini iyi kavrayamamalarından dolayıdır. Çünkü Rızık veren Allahu teala herkese eşit bir şekilde rızık dağıtmamıştır. Herkesin bir rızkı vardır ama Allahutaala kimine çok vererek onun hakkının içerisine diğer kardeşlerinin hakkını da saklar. Yani bugün bizim yediğimizde ve içtiğimizde yiyeceği ve içeceği olmayan kardeşlerimizin de hakkı vardır. Belki Bundan dolayı deriz ya, israf etmeyelim. İsraf edilmesi, başkasının hakkına girilmesi demek. Bu da ayrı bir mesele. İnşallah başka gün ona değiniriz.

Burada kafirlerin mantığına dikkat çekiyor Allahutaala. Allah dilerse onu nimetlendirir. Yani ne diye biz verecekmişiz? Nasıl ki bize vermişse ona da versin derler. Çünkü kafiri sahip olduğunu kendisinden zanneder. Allah'a aitmiş gibi davranmaz. Halbuki sahip olduğumuz her şeyin yegane maliki yegane o mülkün sahibi Allahutaala'dır. Zaten bizler böyle bakmasak, verebilir miyiz? İnsana çok zor gelir cebindekini vermesi, evindekini vermesi. Yani mal derler ya canın yongasıdır bu anlamda bir kelime var. Gerçekten insanlar mallarını vermeden canlarını da Allah yolunda veremezler. Ve mal verme verememenin sebebi cimriliğin sebebi kendine ait olduğunu hissetmektendir. Halbuki sahip olduğumuz her şey Allah'a aittir.

Bu Asırdan Biraz Uzaklaş..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin