04

590 48 35
                                    

Saçları arasında dolanan parmaklar gözyaşlarının akmasına neden olurken burnunu çekti Wonwoo.

Mingyu'yu deli gibi özlüyordu. Bunu reddedemezdi. Sevgili oldukları zamanlardan ziyade en çok yakın arkadaş oldukları zamanları özlüyordu.

Mingyu'nun peşinde dolanıp, sürekli şakalar yaparak kendisini güldürmesini, sarılıp asla bırakmamasını, sürekli kendisine karşı olan ilgisini özlemişti.

Arkadaşlıkları uzundu ve son zamanlarda diğerleriyle de bir araya gelemeyişi daha çok üzüyordu. Arkadaş gruplarındaki tek sevgili olan onlar değildi fakat ilk ayrılan onlardı.

Özellikle de Mingyu'nun Wonwoo'ya karşı olan ilgisi bu kadar ortadayken.

Kurutma makinesinin sesi kesilince saçlarındaki parmaklar da geri çekilmişti. Nefesini dışarı verip oturduğu yerden kalktı ve yatağına oturdu.

"Sağ ol" dedi gözlüğünü çıkarıp yanağındaki yaşları silerken. Nefesini dışarı verip kendisine merakla bakan bedene döndü. "Neden öyle bakıyorsun?"

"Anlatmanı bekliyorum"

"Neyi?"

"Her neyi istersen işte. Birilerini ağlarken görmek tuhaf ve nedenini merak ederim" sarı saçlı olanın söylediği şeyden sonra omuz silkti. "Aşk çıkmazı işte" dedi.

"Wonwoo, anlatmak istemiyorsan zorlamam ama anlatman daha iyi. En azından içine atmazsın" gözlüklü olan emin olmayan bakışlarını sundu.

Daha bugün tanıştığı adama bunları anlatacak olmak iyi bir seçenek miydi emin olamıyordu. Gerçi dertlerimizi yabancı birine anlatmak çoğu zaman için daha rahatlatıcı bir çözümdü.

Wonwoo, Mingyu'ya karşı olan hislerini daha tanıştıkları birkaç ay içinde fark ettiğini ve yıllardır sakladığını anlattı sarı saçlı olana.

Sırf arkadaşlıklarının bozulmaması için aşkını kendince yaşadığını ve Mingyu'nun sevgilileri olmasına rağmen buna alışmaya çalışmasından bahsetti.

Sevgili oldukları dönemden ve ayrılma aşamasını da anlattıktan sonra Changkyun'a baktı. "Aşık olan bendim" dedi. "Arkadaşına aşık olmak başlı başınca bir suç gibi hissettiriyordu. Sevgili olmamız bile rüya gibi gelirken ayrılacağımız gerçeği hiç aklıma gelmedi"

Karşısındaki beden sessiz kaldı bir süre. Ardından Wonwoo devam etti: "Geldiğinde saçlarımı kurutmamı, çabuk hasta olan biri olduğumu söyledi"

Changkyun saçlarını geriye yatırdı. "Arkadaşa aşık olmaktansa düşmanına aşık olmak daha iyi bir şey gibi geliyor değil mi?" kafa salladı gözlüklü olan.

"Onun duygularının nasıl olduğunu bilmiyorum Wonwoo fakat ayrıldıktan sonra arkadaş olarak kalan çok az kişiye rastladım. Sizin arkadaşlığınız hafife alınmayacak kadar uzun ve şu an ne desem boş gelecek. Ondan uzaklaş desem bile kalbin bunu reddedecek. Tekrar olur musunuz bilmiyorum ama onu kalbine gömmen gerek"

Duyduğu şeylere karşılık arkasına yaslanıp yatağa uzandı. Onu kalbine gömse bile her zaman orada olacağı aşikardı.

"Çok yardımım dokundu değil mi?" gülerek yanına uzanan bedene baktı. "Evet" dedi. "Hiç değilse dinledin" sarı saçlı olan sırıttı.

"Dün Somi seninle konuşmam için hesabını yollamıştı, şimdi ne yapıyoruz"

"Konuşmamız için?"

"Mingyu'yu unutmam için önerdiği çözüm" Changkyun doğruldu. "Fena değilsin ama zaten bir sevgilim var"

"Fena değil miyim?"

cry for love -minwonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin