Wonwoo elini çenesinin altına koymuş yüzünde güzel bir gülümsemeyle Japonya anılarını anlatan büyüğünü dinliyordu.
Edindiği arkadaşları, gezdiği yerleri ama bir o kadar da kasvetli oluşunu. Yine de başka bir ülkede yaşamanın verdiği heyecanı hala yaşıyor gibiydi Jeonghan.
Dakikalardır konuşan Jeonghan sustuğunda Soonyoung nefesini dışarı verdi ve sevgilisine yaslandı. "Hiç susmayacaksın sandım hyung"
"Size anlatmadım Wonwoo için anlattım" Jeonghan karşısındaki bedene sevimlice gülümsediğinde gözlüklü olan elini yanağından çekti ve arkasına yaslandı sadece.
"Oradayken zorlandığın zamanlar olmuştur elbet" dedi. Sarı saçlı olan kafasını sallayarak onayladı. "Sadece dil konusunda. Yine de başka bir ülkeye alışmaya çalışmak çok güzeldi"
"Seungcheol hyung ile orada mı yaşayacaksın? Her şeyin orada kurulu" Wonwoo'nun sorusu büyük olanın gülüşü yavaşça yüzünden silindi. Bu soru üzülmesine neden olmuştu. Bakışlarını kaçırıp dudaklarını birbirine bastırdı.
"Bu konuda bir türlü anlaşamadık" diye mırıldandı. "Ona uyacak halin yok hyung" diye çıkıştı Soonyoung. "Zaten hazır olan bir işin başına geçti ve sen kendi çabalarınla Japonya'ya gittin. Bu durumda sana ayak uydurmak zorunda"
"Soonie haklı Jeonghan. Cheol her ne kadar inat etse bile Japonya'ya seninle gitmek zorunda"
"Bilmiyorum, hala doğru düzgün konuşmadık bu konu hakkında" Wonwoo gözlüğünü düzeltip karşısındaki bedene bakarak konuşmaya başladı.
"Yine de burada olan bir işi var ve bırakması zor olur. Japonya'da yaşamaya hazır olmayabilir ama biraz daha ısrar etsen hayır diyeceğini sanmıyorum hyung. Senin iki lafına tapacak türde bir deli o"
Diğerleri kıkırdarken Jeonghan gülümsemiş ve saçlarını düzeltmişti. "Doğru söylüyorsun" diye onayladı. "Her neyse, sen neler yaptın Wonwoo? Hiç bahsetmedin kendinden"
Omuz silkti sadece. "Her şey aynı" Mingyu ile ayrılması dışında. "Bizimle stüdyoya geliyor bazen ve inanır mısın bilmem ama arkadaş bile edindi"
"Abartma"
"Yalan mı? Çocuğu banyona alacak kadar ileri gitmişsin hem de ilk günden"
"Sadece hasta olmaması içindi"
"Yine de ilk günden bu kadar güvenmen tuhaf"
"Ne demek istiyorsun sen?" Soonyoung doğrulup alaycı ifadesini takındı. "Ne o, beni dövecek misin?"
"İstiyorsan evet"
"Gel, hazırım ben" ayaklanan iki beden ve ne olduğunu anlamadan onlara bakan Jeonghan ortamı absürt şekilde komik kılarken, Jisoo sevgilisinin elinden tutup tekrar yanına çekti.
Sandalyesine oturan Soonyoung Wonwoo ile göz temasını kesmezken diğeri de oturmuştu sandalyesine. Ardından ikilinin kahkahaları birbirine karışmıştı.
"Bir dakika, o çocuk kim?" en büyük olanın sorusu ile bakışlar ona döndü. "Ve neden onu banyona aldın?"
"Changkyun ve arkadaşım sadece hyung. Abartılacak bir şey yok"
"Saçlarını kurutmuş"
"Evimi mi izliyorsun sen?"
"Hayır sadece bana bundan bahsetti ve her zaman böyle olup olmayışını sordu. Normal bir şey çünkü seni başkasının özellikle de sabah tanıdığın insanın yanında ağlarken görme düşüncesi bile tuhaf"
"Mingyu yüzünden oldu hepsi" Soonyoung nefesini dışarı verdi. Diğer ikili sessizce olanları izlerken gözlüklü olan beden bakışlarını çekmeden konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cry for love -minwon
Fanfiction'Ayrılmış iki sevgilinin hikayesi' •Kim Mingyu x Jeon Wonwoo |02.06.22 |17.08.22 ©chxsewonu