GÜÇSÜZLÜK ➰

242 46 5
                                    


Birkaç dakika gözüm dalmış olacak ki dışarıdaki sesle uyandım. Bir erkek sesiydi sanırım telefonla konuşuyordu. Yattığım yerden doğrulup kapıya yöneldim. Kapıyı biranda açtığımda karşımdaki dairenin kapısı açık koridorda da bir adam telefonla konuşuyordu. Konuşurken sinirli olduğu belliydi. Adam beni görünce biran duraksadı telefonu kapatmadan kulağından indirdi. Öylece bana bakıyordu. Etraf baya sessizleşmişti bu sessizliği karşı daireden çıkan üzerinde bol bir erkek gömleğinden başka bir şey olmayan sarışın bir kadın bozdu. Gözlerim bir anda büyümüştü. O an çok utanmıştım yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. kadın beni görünce içeri kaçmıştı. Önümde dikilen adam gözlerini üzerimden ayırmaksızın beni izliyordu sonunda kendine gelmiş ve tek kelime edebilmişti.

"ses için çok özür dilerim, Aptalın teki işte" deyip telefonu gösterdi. Önemli olmadığını söyleyerek geçiştirmeye çalıştım. Bir yandan da içeri girip kapıyı örtmeye çalışıyordum. Tam kapıyı örtüp içeri girecekken adamın elini uzattığını fark ettim. Birkaç saniye eline öylece baktıktan sonra tekrar kapıyı aralayıp bende elimi uzattım.

"size kendimi nasıl affettirebilirim, ben Emir."

Ben önemli olmadığını söylesem de ikna olmayacaktı belli ki.

"bende Melis, ama cidden bir önemi yok."

Kısa süreli sessizlik oluşmuştu yine. "ben artık içeri girsem iyi olacak" deyip kapıyı kapattım. Kapının arkasına yaslanıp derin bir nefes aldım. Bugün zor bir gündü ve ben yorgun düşmüştüm. Biraz dinlenmenin iyi geleceğini düşünüp kendimi yatağa attım.

Sabah telefonumun sesi ile yerimden irkildim. Gözlerimi tam açamaz haldeyken telefonun ekranında yazan ismi okumaya çalışıyordum. Yerimden doğrulup gözlerimi tamamen açtığımda ekranda yazan ismin Uraz olduğunu gördüm. Birkaç saniye öylece ekrana bakakalmış, ve sonunda telefonu kulağıma götüre bilmiştim.

"E-efendim?" dedim kekeleyerek. Gayet neşeli bir ses tonuyla "N'aber" diye devam etti. "idare ediyorum" diye cevapladım. Tekrar bir şeyler mırıldandı "baksana Melis bugün konuşabilir miyiz?"

Şaşırmıştım telefonu kulağımdan çekip emin olmak için tekrar ekrana baktım. Evet bu Urazdı. Daha düne kadar bana bağırıp çağıran Urazdı. Ne kadar böyle davransa da haklıydı. "Tabi?" dedim onaylarcasına.

"tamam kaldığın oteli mesaj at seni aşağıda bekleyeceğim."

Tamam deyip telefonu kapattım ve oteli ona mesaj atıp telefonu yatağa fırlattım. Çok geçmeden odanın kapısı çaldı. Bu kadar çabuk geleceğini tahmin etmezdim. Gidip kapıyı açtığımda karşımdaki Uraz değil, Emir di. Elinde bir kahvaltı tepsisiyle karşımda duruyordu.

"dünkü olaı telafi edebilir miyiz?"

deyip tepsiyi ileri uzattı. Suratıma gelen hafif tebessümle birlikte kapıyı araladım ve içeri girmesine izin verdim. Ben kapıyı kapatana kadar elindekileri bırakıp sandalyeye oturmuştu bile.

"Umarım kahvaltı yapmamış sındır?"

dedi çayları dökerken.

"bak" dedim hırkamı üzerime geçirip.

"gerçekten dünün bir önemi yok tamam mı unut gitsin?"

filmlerde teslim olan adamlar gibi ellerini yukarı kaldırdı korkak gibi görünen bir sesle "tamam" deyip gülümsedi. "e dedi otursana"

dediğini yapıp karşısındaki sandalyeye oturdum. Ağzıma bir parça peynir atmak üzere çatalımı kaldırmıştım ki tekrar bir soru sordu.
"neden burada kalıyorsun?"

KADERE İNANIR MISIN?® //düzenleniyor//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin