5. bölüm

1.1K 125 154
                                    

"Ben... sizden nefret ediyorum."

- 🌑 -

Hyunjin'in sert tavrıyla verdiği yanıta karşı genç prens aniden dolan gözlerinin taşmasına izin vermeden yutkundu ve sert bir tokat attı gözleriyle ateş atan yüze. "Sen kim oluyorsun da-"

Ağzını sinirle açmışken sesi titrediği için susmuş ve Hyunjin'i ittirip dere kenarına koşmuştu. Daha önce de kırılmıştı. Ancak ilk kez hissediyordu kırgınlığı. Kırıldığı şeylerin ağırlığından hep birilerine zarar vererek kurtulmuştu. Şimdi kime zarar verecekti? Hyunjin'e vurmak istemiyordu.

Hyunjin'se ciddi anlamda ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Felix ömrünü adadığı adamı öldürmüştü. Teşekkür edip alnından mı öpecekti? Elbette nefret ediyordu ondan. Ancak Onu dere kenarında ağlarken gördüğünde içinde bir şeylerin koptuğunu hissetmişti.

O bu dere kenarında oyalanmayı severdi dolayısıyla Felix buraya ne zaman gelse onu görürdü. En son 15 yaşındayken geldiğinu biliyordu. Gerçekten yorulduğu için buraya gelip saatlerce ağlamıştı. Felix ne zaman canı sıkkın olsa gelirdi buraya. Yani Hyunjin'in kendini reddedişi onu bu kadar üzmüş müydü? Ağlayacağını görmektense yakıp yıkmasını dilerdi. Her zamanki gibi kendi canı yandığı kadar acıtmasını dilerdi. Ağlaması canını yakmıştı.

- Neden yumruğunu sıkıyorsun Hyunjin?

- O dere kenarında ağlıyor. Ağlamaktansa tekrar kanatana kadar sırtıma vurmasını dilerdim.

Minho Hyunjin'in dediği ile bir süre duraksadı ardından devam etmelerini söyledi. Ancak Seungmin ona durmasını önerdi. "Felix ağlıyor ve Hyunjin de titriyor. Bence şimdilik devam etmek iyi bir fikir değil."

"Peki öyleyse haklısın." Dedi Minho. Ardından parmağını şıklatarak uyandırdı ikiliyi. Biraz sakinleşmelerini bekledi.

Şimdi ikisi de ellerinde birer bira ile oturuyorlardı. Biraz önce çok gerildikleri için rahatça anlatacaktı Minho. "Daha önce konuştuğumuz gibi Seungmin ve Chris arasında bir çekim olmuş ama ben bir hipnoterapist olarak olağan dışı herhangi bir durumdan bahsetmeyeceğim. Şimdi bir kaç seans daha yapalım ve sizi asıl yaralayan şeyi ögrenip bunu düzeltelim. Felix, seni yaralayan şeyin Hyunjin'in seni reddetmesi olduğunu düşünüyor musun?"

"Açıkçası kalbimin kırıldığını hissettim ama başka bir şey var hyung. O an Hyunjin beni reddetmemiş olsa bile içimdeki bu sıkıntı geçmez gibiydi." Dedi Felix. Buna karşılık başını onaylarca salladı Minho ve ekledi. "Öyleyse dediğim gibi yapalım. Sonuna kadar gidelim."

-
Terapinin ardından evine gitmişti Felix.  Yorgun olduğundan erkenden yatmıştı ancak telefonunun çalmasıyla gecenin ikisinde tekrar uyandı. Arayan kişi Seungmin'di. "Ne oldu Seungmin? Neden aradın bu saatte?"

"F-felix?" Bir süre sessiz kaldıktan sonra boğuk sesiyle konuşmuştu Seungmin. Ağlıyordu. Felix paniklemişti çünkü Seungmin'in ağladığını sayılı kez görmüştü. "Sorun ne? Neredesin sen?" Diye sordu doğrulup.

"B-ben kabus gördüm Felix."

"Ne kabusu? Seni ağlatacak kadar kötü ne gördün Seungmin?"

Seungmin nefes alamadan hıçkırıklarını yuttu ve zorla konuştu tekrar. "Görmedim... sadece duydum. Sen bana kılıç saplıyordun.. Chris'i ellerimle öldürmemi sağlıyordun. Uyumaya korkuyorum. Ya rüyanın geri kalanını görürsem? Kalbim çok acıdı Felix."

HYPNOTHERAPY/ HYUNLIXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin