episode 17

607 96 23
                                    

"Bu çiçekler güzel durur bence şu köşelerde."

"Bana uyar."

"Chan sabahtan beri tek söylediğin bu, tamam her şey sana uyar anladım onu ama biraz sende mi fikir versen?"

"Ben öyle çok şey yapmam ki, yani sen ne dersen o olsun."

"Sen bir şey yap diye demiyorum zaten, ikimizin düğünü bu. Tamam istemeyerek yapılıyor ama bir şeyler güzel olsun, istediğimiz gibi olsun diye çabalıyorum şurda." deyip yüzünü düşürdü Seungmin.

Kendisi ne kadar heyecanlı olsa da bu düğün için, Chan'ın öyle olmadığı ortadaydı. Sabahtan beri tek söylediği 'bana uyar' olmuştu ki bu durum Seungmin'in oldukça canını sıkıyordu.

Chan onun düşen yüzünü görünce gün boyu yaptığı şeyin iyilik olmadığını farketti ve karşısında duran çocuğa yaklaşıp ellerini omuzlarına koydu.

"Tamam özür dilerim. Ben senin istediklerin olursa mutlu olursun diye geride durdum ayrıca kötü bir şeyler beğenirsem diye korktum. Hem kim söyledi bunun istemeyerek olduğunu?"

"Nasıl? Sen, istiyor musun?" deyip hemen yanındaki adamın gözlerine dikti gözlerini.

Chan kafa salladı, belli belirsiz güldü. Ardından yürümeye başladı ve konuyu değiştirdi.

"Siyah güllerin var mı bahçede?"

"Hayır ama boyayabilirler." dedi Seungmin hala kafasında dönen soruyla.

"Zor olmayacaksa, sarı güllerin yanında hoş dururlar bence."

"Bence de. Söylerim o zaman ben hizmetlilere."

"Söyle o zaman sen hizmetlilere."

İkili sustu, düğünlerinin yapılacağı koca salonu son kez gözden geçirdiler. Ardından akşam eğlencesinin olacağı bahçeye çıkıp orada tur atmaya başladılar.

Etraf sarı ve beyaz güllerle doluydu, bazı yerlerde kırmızı ufacık detaylar vardı. Genel olarak sadeydi fakat görkemliydi tüm şeyler.

"Ben çok beğendim, sence nasıl?" dedi Chan yanındaki küçüğüne dönüp.

"Bende beğendim." deyip kafasını eğdi ve iç çekti Seungmin.

Chan durdu, küçüğünün neden böyle sıkıntılı olduğunu merak ediyordu. Seungmin, Chan'ın durduğunu farkedince durup arkasında kalan büyüğüne baktı.

"Neden durdun?"

"Neden durgunsun?"

"Durgun değilim, sadece kafam dolu sanırım."

"Sebebi ne Seungmin? Ben sana her zaman benimle konuşabileceğini söylemiştim." deyip iki adımda küçüğüne yaklaştı.

"Ben, bilmiyorum. Bu evlilik olayı seni boğuyor gibi geliyor bana. Ayrıca bu konu hakkında hiç konuşmadık, üç gün sonra düğünümüz var ve biz birbirimiz hakkında o kadar da çok şey bilmiyoruz. Ben çok garip düşünüyorum ya da çok detaylı ama böyle işte. Günlerdir kafamı kurcalıyor bu."

Chan anladığını belirtip kafa salladı. Haklıydı Seungmin düşündüklerinde. Tamam, ikisinin de birbirine karşı herkesin farkedebileceği bir çekim vardı fakat bunun sevgi mi yoksa başka bir şey mi olduğunu kimse söyleyemezdi, çünkü ortada sevgi denilecek bir davranış ya da söz yoktu tam anlamıyla.

"Gel gidip konuşalım öyleyse, olur mu?"

"Lütfen Chan, ben belirsizliklerle boğuşmak istemiyorum." deyip omuzlarını düşürdü Seungmin.

two prince one kingdom | chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin