episode 22

511 82 7
                                    

onceki bolumu okumayi unutmayinn

"Bu plandan haberi olan kimler?"

Hyunjin, Minho, Seungmin ve Felix ellerini kaldırıp başlarını aşağıya eğdiler.

"Peki, Seungmin'den önce haberi olan kimler?"

Bu sefer sadece Hyunjin el kaldırmış, diğerleri şaşkınca ona bakmıştı. Chan sinirle ona doğru yürüyünce, kolunu tutan el engel olmuştu daha da yaklaşmasına.

"Kralım, biliyorsunuz o da emirlere uymak zorunda."

"Jeongin, bunu bize önceden söylemediği için başımıza saçma işler açılsaydı?" dedi Chan sinirle kolunu çekip.

"Ama-

"Jeongin haklılar, cezayı hak ettim sanırım?"

"Hayır, Hyunjin ceza falan haketmedi. Başından beri çok üzülüyor ve size söylemek için çok çabaladı fakat sizin gözünüz birbirinizden başkasını görmediği için umursamadınız. Eğer biraz olsun gözünüz açık olsaydı size söylenmeden anlamış olmanız gerekirdi." deyip Hyunjin'i kolundan tutup hızla kütüphaneden dışarı çıkardı.

Geriye kalan herkes garip garip birbirlerine bakıyorlardı. Uzun süren sessizliği bozan Felix oldu.

"Aslında genel olarak bakınca, anlamanız gerekirdi. Size özel bardakta içecekler, size özel tabakta meyveler ve sürekli yanınızda gezen şu garip hizmetkar."

"Garip?" dedi Seungmin, hiç farketmemişti etraflarında birinin gezdiğini.

"Tanımıyoruz, Kral Chan getirdi diye düşünüyorduk biz."

"Biz sadece askerlerle geldik, hizmetkar getirmedik."

"Demek ki onu da babanız tutmuş."

"Jeongin haklı, cidden etrafınıza biraz baksanız her şeyi anlardınız. Chan, birilerine özür borcun var." deyip Felix'in elini tutup, Changbin'de kütüphaneden çıktı.

"Cidden bir şeyi de yüzümüze bulaştırmasak şaşırırım." deyip Minho'yla birlikte diğerlerinin peşine takıldı Jisung.

Chan oflayarak kendini arkasında duran koltuğa bıraktı. Seungmin'de hemen kol kısmına geçip hafifçe sarıldı büyüğüne.

"Batırdım."

"Olabilir, her insan batırır Chan."

"Ben her seferinde bunu yapıyorum."

"Hayır Chan, yapmıyorsun. Ayrıca önemli olan bastırdığın şeyi temizlemek, öyle değil mi?"

"Emin değilim."

"Emin ol o zaman. Hyunjin eminim özrünü kabul eder, ayrıca tek hatalı sen de değilsin onun da ufak bir özür dilemesi gerekiyor."

"Önemli değil onu anlıyorum."

"O da seni anlar. Gel gidelim yanlarına." deyip gülümseyerek büyüğünün yüzünü kendine çevirdi.

Chan gördüğü yumuşak gülümsemeyle, dudaklarının gerilmesine engel olamadı. Kollarını daha çok küçüğüne sarıp vücutlarını birleştirdi, kokusunu içine çekti.

"Teşekkür ederim."

"Ben de Chan."

İkili bir süre daha sarıldıktan sonra gülerek kütüphaneden çıkıp, Hyunjin ve Jeongin ikilisini aramaya başladılar. Etraftakilere sorduklarında çarşıya doğru gittiklerini söyleyenler olunca Seungmin ikilinin nerde olduğunu anlamış hızla aralardan girerek ufak kulübenin olduğu yere getirmişti büyüğünü.

"Niye buraya geldik?"

"Burda olurlar çünkü, onların küçük yuvası." deyip kıkırdadı Seungmin.

Chan pek bir şey anlamasa da, kapıyı tıkladıklarında Jeongin'in açıp kapaması arasında saniyeler bile yoktu.

Seungmin göz devirip kapıyı tekrar tıklattı, bu sefer kapı hiç açılmayınca konuşmaya başladı.

"Kötü bir şey için gelmedik Jeong, aç çabuk şu kapıyı."

"Gidin." dedi sadece Jeongin.

"Bu bir emirdir Jeongin, aç şu kapıyı."

Bu sefer kapıyı açan Hyunjin olmuştu, arkasında da sinirle somurtmuş bir Jeongin vardı.

"Efendim, üzgünüm Jeongin zor kullanmamı istedi de." deyip yavaşça eğildi.

"Aynen belli zor kullandığın." deyip karışık saçlarını gösterdi.

Hyunjin imayi anlayınca hızla saçlarını toparlayıp Jeongin'e dik dik baktı. Bu sırada da dışarda bekleyen çiftin içeriye girmesi için kenara çekilip kapıyı daha da açtı.

İkili içeriye girdiklerinde Hyunjin kapıyı kapatıp Jeongin'e döndü.

"Bir daha bunu yapma, lütfen."

"Hoşuna gidiyor, hoşuma gidiyor." deyip omuz silkip odaya doğru ilerledi.

"Tanrım." deyip oflayarak peşlerinde gitti Hyunjin.

Odada uzun bir sessizlik oldu. Seungmin, Chan'a kaş göz yapıyordu fakat Chan'ın hiç bir şeylere başlamaya niyeti yoktu. Sonunda Seungmin göz devirip konuşmaya başladı.

"Chan'ın sana hatta size demek istedikleri var."

"Dinliyoruz." dedi Jeongin.

"Sınırı aşmasak mı, Jeongin?" dedi Hyunjin.

"Her neyse, ben ikinizden de özür dilerim sert davrandığım için. Özellikle senden Hyunjin, sorgulamadan ya da empati yapmadan yaklaştığım için üzgünüm."

"Kralım, ben özür dilerim korkak olup size bunları anlatamadığım için. Beni affedebilirseniz ne mutlu bana."

"Ne demek affe-

"Jeongin."

"Tamam ya."

"Hyunjin affettik tabii ki yaptığın kötü bir şey değil, işini yapıyordun." deyip sıcacık gülümsedi Chan.

Hyunjin'de, Chan'a öyle gülümsedi. Bir süre daha oturduktan sonra Chan ve Seungmin saraya dönmüş ikili kulübede öylece uzanıyorlardı.

"Jeongin, beni düşündüğün için yaptığını biliyorum ama başın belaya girebilir. Krala ya da benden üstte olan birine lütfen karşı gelme." deyip küçüğüne döndü Hyunjin.

"Güvenmiyorum Hyunjin, hiç kimseye güvenmiyorum. Sanki herkes sana kötü bir şey yapacakmış gibi geliyor."

"Güzel sevgilim, ne sana ne de bana kimse bir şey yapamaz." deyip Jeongin'in yüzünü avuçları arasına alıp derince gülümsedi.

"Lütfen, kimse bize dokunmasın. Sen olmadan olmaz Hyunjin." deyip sıkıca sarıldı büyüğüne.

"Sen olmadan da olmaz Jeongin."

BU KİTAPDAKİ HYUNIN ÇOK TATLI BAYILCAMMMMMM

two prince one kingdom | chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin