Mekana girip boş bir masaya yerleştik hepimiz. Buraya geldiğimizi görünce nisa başta mırınkın etmiş ve gelmek istememişti ama benim buraya gelme amacım başkaydı. Tamam burası her şeyin bok yoluna dönmesine sebep olan kafeydi ama yine de burada görmem gereken biri vardı ayrıca gözlüğüm hala buradaydı ulan.
"Ya bu kansız nasıl bir psikopatta seni gelip birde barda arıyor ve sen bize bunu şimdi söylüyorsun? Önceden söyleyecektin de bak bu sefer onu o kampüsün her köşesinde sikmiyor muydum?" Ata sinirlenmiş bir derece yüksek dozda bana bağırırken hiçbir şey demedim. Aslında bundan bahsetmeyecektim ama artık böyle olayları gizlemenin bir anlamı olmadığını fark etmiştim.
"Efe farkında mısın bu git gide psikopatça bir hal almaya başlıyor gibi bir önlem şart gibi artık?" Batu haklı olabilirdi ama nasıl bir önlem alabilirdim ki? Homofobik bir yerde bana kim yardım ederdi? Tamam başta yardım alırdım ama sonra işin derinine ineceklerdi ve daha sonrasında belki de her şey daha kötü olacaktı?
"İşin gerçeğini öğrendiklerinde her şey daha kötü olacak Batu biliyorsun." Biliyorum benim için hepsi endişeleniyorlardı ama elimden hiçbir şey gelmiyordu ve benimde imkanlarım kendimi korumakta bir yere kadardı ama bir şey olacağını düşünmüyordum havlayan köpek ısırmıyor çünkü.
"Bu can sıkıcı konuyu siktir edin biz buraya niye geldik?" Nisanın her zamanki gibi bu konuda içi daralmış olmalıydı ki hemen konuyu değiştirmek istemişti. Geldiğimizden beri etrafıma bakıyordum ama onu görememiştim.
"Konuyu dağıttınız daha bitirmemiştim. Ben bunu barda görünce o beni görmeden saklandım daha sonra benim olduğum yere doğru gelince önümden geçen birinin ayaklarına sarılıp onu önümde siper ettim biraz. " Hepsi şaşkın şaşkın bana bakıyordu ve bu görüntü oldukça komikti.
"Olum dizi film mi çekiyoruz amk noluyor?" Batu'nun bu haklı tepkisi beni sadece güldürmüştü.
"Yani kısacası ben o çocuğu daha önce burada çalışırken görmüştüm bunu teyit etmek için sizi buraya getirdim." Bir yandan konuşurken bir yandan da gözlerim etrafta gezen garsonlardaydı ama hâlâ onu görebilmiş değildim.
Batu hangisi diye sorduğu sırada kapıdan giren çocuk dikkatimi çekmişti bile. Kendine has bir çekiciliği vardı insan ister istemez gözlerini ondan ayıramıyordu.
Ona baktığımı hissetmiş olmalıydı ki gözlerimiz birleşti. Uzakta olduğu için gözlerinden geçen duygulardan emin olamıyordum. "Sakın hepiniz aynı anda dönmeyin şu kapıdaki çocuk."
Hepsi aynı anda çocuğa baktıklarında yine düştüğümüz rezil durum neden onlarla arkadaşlığımı sürdürdüğümü sorgulamama neden olmuştu yalan değil.
"Ya siz andaval mısınız? Allahtan aynı anda bakmayın dedim." Çocuğa tekrar baktığımda gülüp bir garsonu durdurmuş ve bizi gösterip bir şey söylemişti. Garson o her ne dediyse başını sallayıp bize doğru gelmeye başlamıştı.
İşte şimdi kesin kovulmuştuk zaten dün çocuğa yapışmıştım bugünde onu izleyen sapığı gibi olmuştum kesin böyle düşünüyordu. "Aman Efe sakin ol biraz ne olmuş hepimiz aynı anda baktıysak olur böyle şeyler."
Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecektim ki masaya gelen garson ile sustum. "Bir şey mi istemiştiniz efendim?" Hepsi mal mal bakarken daha da rezil olmamak için hepimize bir kahve söyleyip sanki garson çağırmışız gibi davrandım.
Çocukla tekrar göz göze geldiğimizde gülümseyip personellerin yeri olduğunu düşündüğüm bir yere girdi. Büyük ihtimal onun vakti gelmişti ve garson dönüşüm vakti olmalıydı. Sevindim boşu boşuna gelmemiştik buraya. "Ya Efe ben sade kahve içemiyorum ki amk" Baygın bakışlarımı ona çevirip ters ters baktım kendimce.
"Yapabileceğim bir şey yok Batu. En azından rezil olmadık öyle düşün bir kerelik içeceksin verdik siparişi artık. Hem şekerli türk kahvesi mi içilir? Alışırsın belki sade içmeye."
"Ne demek şekerli türk kahvesi mi içilir? Asıl sade içilir mi be senin ağzının tadı bozuk." Burada durup onunla Neşeli günlerdeki sirke mi limon mu kavgasını şekerli mi sade mi olarak eğlencesine devam ettirebilirdim ama goygoyun vakti değildi.
Kahveler geldiğinde hepimiz klasik sohbetimize devam ederken adını dahi bilmediğim çocuk odadan çıkmış lavabolara doğru ilerlerken masadan hızlıca kalkıp onun peşinden gittim. Bir özür dilemem gerekiyordu.
Lavaboya girip arkamdan kapıyı kapadım. Ellerini yıkayan çocuğun yanına yaklaşıp kalçamı mermere yasladım. İki elimi yanıma koyup destek aldım. Umarım şu an kimse gelmezdi yoksa çok pis patlardım.
"Hem özür dilerim hem de teşekkür ederim." Ellerini yıkayan genç adam bana bakıp tek kaşını kaldırdı. Sanırım neden olduğunu anlamamıştı. Gerçi beni hatırlamış mıydı onu bile bilmiyordum. "Çok saçma olacak ama neden?" Tam tahmin ettiğim gibi hatırlamamıştı ya da o ışıklardan beni görememişti.
Ellerini kurulamak için yanımdaki peçeteliğe uzanırken bu kadar yakınlaşması tuhaf gelse de burnuma dolan kokusu içime öyle bir huzur serpmişti ki haftalardır hissetmediğim bu duygu çok iyi hissettirmişti. Ben onun etkisindeyken gözlerimin önünde kendime gelmem için elini sallamıştı.
Kendime gelip siyahın hakim olduğu lavaboda gözlerimi gezdirdim fena şekilde utanmıştım ulan. "Dün gece için barda bacaklarına sarılıp hareket etmeni engellemiştim." Biraz düşündükten sonra hatırlamış gibi başını sallamıştı. Çocuk unutmuş işte neden illa kendi rezilliğimi hatırlatma derdindeydim hiçbir fikrim yoktu.
"Bu sefer bacaklarıma sarılmaman açıkçası şaşırttı." O dediği şeyi gülerken ben biraz daha utanmıştım.
"Birinden saklanıyordum ve beni görmek üzereydi o an aklıma yapabileceğim hiçbir şey gelmedi ve önümden geçen kişi sendin." Oda benim karşımdaki duvara yaslanıp kollarını önünde bağladı. Altında siyah bacaklarını saran bir pantolon ve üzerinde ise kafe'nin adının yazdığı yakalı bir tişört giymişti ve bu hareketiyle vücuduna yakışan hafif kasları kendini ortaya çıkarmıştı. Bu haliyle bile çekici bir çocuktu.
"İçeride yanında oturan sevgilinle karşılaştın da saklanıyordun herhalde bak kardeşim bu kadar eğlenmeye hevesliysen kızcağızdan ayrıl da boşuna vaktiyle oynama. Sizin gibiler iğrençsiniz." Anlamayan ve çatılan kaşlarımla ona baktım ne bok saçmalıyordu bu?
"Ne diyorsun sen be ne sevgilisi ne vakti mal mısın amına koyayım. Asıl senin gibiler yüzünden insan sinir hastası oluyor benim ne yaşayıp yaşamadığımı bilmeden hangi hakla yorum yapıyorsun sen? Bana bak bir daha insanların yaşadığı şeyleri bilip bilmeden yorumda bulunma insanı delirtme. Sana açıklama yapıp özür dileyende suç ne bok yaparsan yap."
Onu orada mal gibi bırakıp arkadaşlarımın şaşkın bakışlarının arasına döndüm. En sevmediğim bir şeydi bu dışarıdan bakan kişinin karşısındakinin ne yaşadığını neden öyle davrandığını bilmeden onun hakkında varsayımlarda bulunması. En büyük örneği de bu çocuktu hakkımda saçma sapan varsayımlarda bulunmuş ve sinirlendirmişti.
Onunda ardımdan lavabodan çıkmasıyla kızgın ve çatık kaşlarımda baktım ona. O hisse benim bakışlarımın tam tersi mahcup olmuş bir şekilde bakıyordu.
***
Yazma perilerim benimle dalga geçiyor hocam. Diğer bölümde görüşürüz öpüyom herkesi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ [bxb]
RandomDefalarca aldatılmış bir genç yeni bir ilişkiye adım atar ama hesaba katmadığı takıntılı bir eski aşığı vardır. +18 içerir rahatsız olanlar uzak dursun lütfen