BÖLÜM 1

28 9 8
                                    

Elimden geldiğince güzel yazmaya çalışıyorum.

       OY VERMEYİ UNUTMAYINN

                                  ☯

İnsanlar acılarına her zaman alışır fakat biraz zaman alması gerekebilir. Ben de alışmıştım, kardeşim de alışmıştı, annem de alışmıştı. Bu acıları gerçekleştirenler -acı çektirenler- ise onlar da acı çektirmeye alışıyorlardı, tıpkı bizim acı çekmeye alıştığımız gibi onlarda acı çektirmeye alışıyordu.

Kötüler hep 'biz kazandık' adlı sevinç nidaları atarken, aslında biz iyilerin er ya da geç kazanacağımızı bilmiyorlar. Bilseler bile bu gerçeği sürekli olarak 'iyiler sadece masallarda kazanır' sözünü söyleyerek kendilerini kandırmaya çalışırlar.

Annem 5 yıl 10 ay 7 gün önce, ben 15, kardeşim ise 7 yaşlarımızdayken bir otobüs kazasında vefat etmişti, bu kaza iş yerine giderken olmuştu. Annem psikologtu. Otobüsün içinde olan diğer kişilerin ise 7'si ağır yaralı, 14'ü yaralı, 2 kişi ise ölmüştü. İçinde benim annem de vardı.

Annemin zayıf bir bağışıklığı vardı en ufak şeyde hemen hastalanıp hastanelik olabiliyordu. Bu kazada da bağışıklığı dayanmamıştı galiba.

Annemi seviyordum fakat babam sadece annemin dış görünüşünü seviyordu çünkü annemin siyah, uzun beline kadar gelen saçları, hafif çekik koyu kahverengi gözleri vardı, kime bakarsa gözleri hep hayat dolu bakardı.

Annem neşeli ve hayat dolu biriydi. Uzun, ince yüzü ve gamzesi, estetik olmuş gibi gözüken bir burnu vardı, asla estetik yaptırmayı düşünmezdi çünkü kendisinin güzel olduğuna inanırdı ve güzeldi de zaten. Dudakları ise hafif dolgundu, bu yüzden ona asla fiziksel değil psikolojik şiddet uyguluyordu. Çünkü babam denilecek kişi annemin hayat dolu bakışlarını, içindeki merhameti, hoşgörüyü ve ruhunun güzel oluşunu sevmiyordu.

Sevmemek ne kelime, nefret ediyordu!

Annem ne kadar hayat dolu ve neşeliyse, babam o kadar durgun, sinirli, hayattan bezmiş ve öfkeliydi. Aslında öfkeli değildi fakat sürekli öfkeli gibi bakıp karşısındaki insana öyle bir his veriyordu.

Babamın ise kıvırcık, koyu kahverengi saçları, biraz da olsa kemerli burnu, saçlarının renginde de gözleri vardı, ve ben o gözleri hiç sevmiyordum. Sürekli öfkeli gibi bakıp duruyordu ve bu benim sinirimi bozuyordu. Kareye yakın yüz şekli vardı, bir gün o yüzü kan akıtıp akıtıp kırmak dileğiyle.

Annemin ruhu ne kadar güzelse babamın ruhu o kadar pisti. O pis ruhundan o kadar nefret ediyordum ki kelimelere sığmaz.

Babamı sevmiyordum, bunun nedeni ise annem öldükten sonra tam bir pisliğe dönüşmüştü. Ben onun ışıltısız gözlerinde çirkin göründüğüm için bana asla vurmaktan çekinmezdi. Onun dediğini yapmadığım zaman ya da ikilettiğim zaman bağırarak yanıma gelir ya beni dövmeye, tokat atmaya başlardı, ya da bana oda cezası verirdi, beni odaya kilitlerdi ve asla 3 gün boyunca yemek, su vermezdi.

Kardeşim ise daha küçük olduğu için ona nadiren, aşırı sinirlendiği ya da içtiği zaman şiddet uygulardı. Bazen ben yetişemeden döverdi, dövmeye başladığı an kardeşimi asla onun elinden alamazdım, çok güçlü, kuvvetli birisiydi.

Dövmediği zamanlarda ise psikolojik şiddet uygulardı. Beni döverken, bana acı çektirirken kendisinin yanında durmasını ve beni izletip ne kadar acı çektiğimi göstermek isterdi, yapardı da.

SİYAH VE BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin