Medya...
Jisung'tan:
Öylece oturuyorum. İnanır mısınız bilmem ama tam 10 saat süren polislerin arayışı sonucunda ne oldu ne bitti, bana hiçbir şey anlatmadan öylece hastane odasında bekletmeye çalıştılar. Sadece çalıştılar, çünkü hastane odamın penceresinden onlar çıkana kadar bakıp hemen peşlerine takıldım. Bir bacağımda zedelenme var, ama hiçbir şey şu an beni durduramaz.
Hafif sendeleyerek olabildiğince hızlı bir şekilde hastaneyi terk ettim ve bir taksiye atlayıp o gün gittiğimiz ormanın adresini tarif ettim. Para üstü almakla zaman kaybedemeyeceğimden elimdeki kağıt parayı ön koltuğa fırlattım, "üstü kalsın!" diyerek bağırdım çünkü çoktan kapıyı kapatıp bacağımdaki sancıyla koşmaya başlamıştım. Umarım beni duymuştur.
Ormanın etrafı sarı şeritlerle çevrelenmişti. Birkaç polis arabası, büyük bir polis kamyoneti ve yaklaşık 12 tane polis de giriş kısmındaydı. En yakındaki polise doğru ileredim.
"Hwang Hyunjin ve Lee Felix'in kayıp ihbarını veren kişi benim ve diğer arkadaşlarım şu an ormanın içinde, lütfen bana da geçiş izni verin!"
"Arkadaşların kim, kaç kişiler, senin adın ne bakalım delikanlı?"
"Se- hayır pardon altı kişiyiz."
Az kalsın sekiz diyordum... Bizim olmamız gereken sayı sekizdi, başka bir sayı değil. Biz devrilsek sonsuza akar karışırdık, hep sekizdik ve öyle de olmalıydık.
"Ben Han Jisung, arkadaşlarım Chris, Minho, Changbin, Jeongin ve Seungmin. Şimdi geçebilir miyim?"
"Bu çok tehlikeli, henüz iki arkadaşını bulamamışken daha fazla kayıp olmasına izin vermeyiz."
"O zaman onların geçmesine neden izin verdiniz?! Siz kafayı yemiş olmalısınız ya da gerçekten beni sınıyorsunuz!!"
Arkadan bir el polisin önünde durduğu sarı şeridi yukarıya çekti.
"Onun sorumluluğu bende, işine dön."
"Baş üstüne efendim!"
Minho...? Anlamsızca çatılan kaşlarıma bir de şeride bakıp konuştu;
"Kararımdan vazgeçmeden önce geçsen iyi olur, kolum ağrımaya başladı."
"Sen...O adam az önce senin emrini mi dinledi ben mi aklımı yitirdim?"
"Geç artık, hadi!"
Daha fazla mızmızlanmasına izin vermeden şeritten dikkatlice geçtim, ben geçince sendelediğim bacağımın olduğu taraftaki kolumun altına girdi ve beraber yürümeye başladık.
"Senin hastanede kalman gerekmiyor muydu?"
"O adam niye senden emir alıyor?"
"Önce ben sordum."
"Arkadaşlarımın hayatı tehlikedeyken öylece yatamam. Şimdi sen soruma cevap ver, neler dönüyor?"
"Bak... Hani ben okulda mimarlık okuyorum ya.."
"Eee?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALL THE THINGS HE SAID -minsung- ATTHS
FanfictionMutfağa ilgisi olan Jisung Mimarlık okuyan Minho'ya deliler gibi aşıktır, Minho da ona. Birbirlerini abi kardeş olarak gördüklerini sanan ikili karşı tarafın hislerinden habersizdir. Bu koşuşturmacadan sıkılan Minho sadece mutluluğu bulmak amacıyla...