*****************Hastaneden taburcu olalı iki hafta olmuştu. Bana çarpan aracın sürücüsü daha önce 8 suç kaydı bulunan bir kadınmış, Chan önüme doğru dürüst bakmadığım için suçun bende olduğunu düşünse de Minho'nun ısrarları sonucu kadına dava açmıştık. Bugün mahmeye gidecektik fakat kadın ortalarda yoktu, doğal olarak. Kaçmıştı, olabileceği her delik didik didik aranıyordu. Kaza anı telefonda konuştuğum kişi ise akşam terasa giden Minho'yu koruyup gözetlemesi için tuttuğum adamdı. Mektubu kimin yazdığını aynı günün sabahı öğrenmiştim, gidip Chan hyung'a 'bu akşam planın var mı?' tarzı sorular sorarak ağzını aramıştım fakat bir sonuca ulaşamamıştım. En son zorla yazdırılmış olabileceği ihtimalini de göze alarak birkaç adam tutmuştum, başımıza ne geleceğini bilemezdim. Minho bana anahtarı verip çıktığında camları filmli olan arabada kimin olduğunu bilmiyordum ama o aramanın okuldan olmadığını biliyordum. Minho çıkar çıkmaz adamları arayıp takip etmelerini söylemiştim. Hızlıca peşlerinden arabaya binip aramayı kapatmadan bana gittikleri yolu tarif etmelerini istemiştim. Onlardan sonra çıktığım için biraz geç kalmıştım. Ben gelene kadar Chan hyung Minho'yu benden çalmıştı... Oradan çıktığımda adamlar istediği parayı iki katına çıkartmıştı ve beni de takip etmekle tehdit ediyorlardı. Gerisini biliyorsunuz zaten. Gerçekten her şey çok karışmıştı;
Chan bir yıldır Minho'yu seviyordu,
Ben Minho'yu yıllardır sevip korkularım ağır bastığından söyleyemiyordum,
Minho da aynı şekilde yıllardır birisini sevip ona korkudan sevdiğini söyleyemiyordu,
Minho 'belki Chan beni değiştirebilir' tarzında düşünüp sevdiğinden vazgeçme yolunda Chan ile çıkıyordu,
Hyunjin Chan hyungu yaklaşık 2 yıldır seviyordu,
Hyunjin'in ve siz okurların bundan haberi yoktu fakat Jeongin de onu ilk günden beri seviyordu.
Evet, bu döngünün bir şekilde çözülmesi gerekiyordu. Sanki denklemi doğru ama sonucu yanlış olan bir matematik işlemiydi. 2+2=5 gibi bir şeydi, parçalar oturuyor ama fazlalık kalıyordu. Hayatımda ilk defa sevginin bile fazla gelebildiğini tecrübe etmiştim. Benim açımdan Chan hyungun Minho'ya olan sevgisi fazlalıktı, Chan hyungun açısından ise benim Minho'ya olan sevgim fazlalıktı.
"Madem gelmeyecek haber etseydi bari, boşu boşuna geldik buralara kadar."
Changbin'in haklılık payı vardı, bence gelmişken gezebilirdik böylece boşuna gelmiş olmazdık. Burası ortak eve bir saatlik uzaklıktaydı.
"Madem buralara kadar geldik, buradaki ünlü yerleri gezelim. Boşuna gelmiş olmayız."
"İyi de burada ünlü olan ne var ki? Şehrin bu tarafı hakkındaki bilgim sıfır."
Çocukların ilgisini çekebilmiştim, şimdi hepsi gidebileceğimiz yerleri tartışıyorlardı.
"Burada babaannem yaşıyor, eğer restoranını taşımadıysa ona gidelim. Önce bir şeyler yeriz, aç ayı oynamaz."
"Sen ayı mısın ?"
"Evet bugünün menüsünde de sen varsın."
Felixle Jeongin atışırken gözlerim Hyunjin'e kaydı. Donuk bir yüz ifadesiyle sabit bir noktaya bakıyordu. Gözlerimi onun baktığı hizada ilerlettim. Yolun karşısındaki ormana doğru bakıyordu, girişinde kocaman gövdeli ağaçlar vardı.
Yanına yanaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALL THE THINGS HE SAID -minsung- ATTHS
FanficMutfağa ilgisi olan Jisung Mimarlık okuyan Minho'ya deliler gibi aşıktır, Minho da ona. Birbirlerini abi kardeş olarak gördüklerini sanan ikili karşı tarafın hislerinden habersizdir. Bu koşuşturmacadan sıkılan Minho sadece mutluluğu bulmak amacıyla...