Mutfağa ilgisi olan Jisung Mimarlık okuyan
Minho'ya deliler gibi aşıktır, Minho
da ona. Birbirlerini abi kardeş olarak
gördüklerini sanan ikili karşı tarafın
hislerinden habersizdir. Bu koşuşturmacadan sıkılan Minho sadece mutluluğu bulmak
amacıyla...
Son hatırlayabildiğim şey Jisung'u ararken sırtımda hissettiğim keskin acı ve sonrasında gözlerime çöken o koca karanlıktı. Gözlerimi duyduğum hafif müzikle araladım.
(Jane Maryam - EvgenyGrinko)
Bir sandalyeye sıkıca bağlanmıştım. Boynum inanılmaz derecede sızlıyordu. Odanın dizaynı bana eski kraliyet dönemlerini hatırlatmıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gelen loş ışık bile gözlerimi yoruyordu. Dayanamayıp kendimi geri bıraktım. Müzik bittiğinde Mozart 40. Senfoni çalmaya başlamıştı.
"Yaa! Madem adamı kaçırıyorsunuz iki uyutun be!"
Baş ağrım, üstümdeki yorgunluk, boynumdaki sızı, kaç saattir oturduğumu bilmediğim sandalye yüzünden oluşan bel ağrım ve ip yüzünden uyuşan bileklerim... Üstüne dalga geçer gibi müzik açmışlardı.
"Ayılmam lazım..."
Kendimi buradan kurtarmak normal şartlar altında bebek oyuncağıydı fakat şu an kendimi o kadar bitkin hissediyordum ki tarifi mümkün değil.
"Bana ne verdiniz pislik herifler, başımı kaldıramıyorum be!"
Yavaş yavaş ayılmaya başlamıştım, kendimi ps oyunlarındaki karakterler gibi hissetmeye başladım. Etrafa bakındım, odanın tam ortasında oturuyordum. Herhangi bir yere uzanabilmem mümkün değildi şu an. Ayaklarıma baktım, hah. Bağlamayı unutmuşlar.
"Ulan andavallar malzemeden kaçan inşaatçı gibi bu ne ellerimi bağlamaya da zahmet etmeseydiniz!"
Sinir bozukluğuyla gülüp ayağa kalktım. Müziğin ritmine uygun ıslık çalarak solumdaki masaya yürüdüm. Çekmeceyi açtım, içinde tıbbi olduğu belli olan bir şişe ve şırıngayla biraz da pamuk vardı.
"İçine votka da koyar insan..."
Alt çekmeceyi açtığımda içinden bıçak çıktı.
"Acemi misiniz oğlum ben daha temiz iş yapardım yemin ederim arayıp 'seni kaçıracağız abi de ayıp olmazsa şuraya bir oturabilir misin' deseydiniz paşa paşa gelirdim amma masraf çıkartmışsınız ha..."
Bıçağı alıp ipleri kestikten sonra bileklerimi ovuşturdum. Sağ yanımdaki aynaya doğru yürüdüm, boynuma baktım. Upuzun bir çizik izi vardı. Kanayıp kabuk kaplamıştı. Ameliyat izim yetmiyormuş gibi bir de boynuma iz yapmış karaktersiz herif, buradan bir çıkayım...
Aklıma şişe geldiğinde hemen geri döndüm, şırıngaya tamamen çekip şırınganın plastik ağzını kapatıp gömlek cebime dikkatlice koydum. Çekmeceyi geri kapattım, biraz toz kalkmıştı.
