"Ver şu dosyayı bana!"
"Buyrun efendim."
Minho dosyayı incelerken hafifçe ona yanaşıp kafamı dosyaya doğru eğdim.
Artık mevcut olan psikolojimi de Hyunjin ve Felix'in ölümüne harcadığımdan Chris hyungun parmak izinin çıkmasına şaşıramıyordum bile. Sadece boş bakışlarla dosyanın ön sayfasını süzdüm. Tek kelimesine kendimi feda edeceğim adam ise yanımda durmuş dudağını ısırarak sinirle dosyayı karıştırmaya başlamıştı. Bir ara sinirden dosyayı yırtacak sandım.
"Minho,"
Sinirle bağırıp dosyayı yere fırlattı ve bir elini beline bir elini de alnına koyup gözlerini sıkıca kapattı.
"Minho aklını toplamazsan bu oyunu kaybedeceğiz farkındasın değil mi? İki arkadaşımız da bırak rahatça yatsın. Katil kim bulamazsak ne onlar ne biz rahat edebileceğiz."
Derin bir nefes verdi, verdiği nefes titrek bir şekilde çıkmıştı. Bana sırtını döndü ve kafasını yukarı kaldırdı.
"Hey, iyi misin?"
Bir süre cevap vermedi, sonra bana doğru döndü ve kollarını açtı.
Ne zamandır ağladığını görmediğim adam şimdi iç çekerek ağlıyordu, bana gardını düşürmüştü. Bütün duvarları yıkılmış, savaşacak askeri kalmamış tamamen korumasız bir şekilde ortada kalan, bütün ışıkları sönmek üzere olan bir şehir gibiydi ama ayakta da duruyordu, yıkılmamıştı bu şehir. Henüz.
"Gel..."
Bana açtığı kollarına hızlıca kendimi sardım, sanki kollarımın ve bütün bedenimin ait olduğu yer burasıymış gibi sarmaladım onu. Sarıldığım anda kendini bırakmıştı. Hıçkırarak ağlıyordu, bir elimi başına götürdüm ve onu sakinleştirmek için saçlarını okşamaya başladım. Ben de ağlamak istiyordum ama olmuyordu, Minho gibi bütün içimi dökercesine ağlamak istiyordum. Göz yaşlarım insanlara kalan güvenim gibi ellerimden kayıp yok olmuştu resmen. Bir daha geri dönmemek üzere.
"Sakinleş, şimdi gardını düşürmenin zamanı değil. Düşersen daha önce olduğu gibi kendi başına toparlanmayacağını herkes biliyor. Korkarım ama bu defa düşersen seni toparlayacak bir Jisung'un olmayacak. Daha kendimi toparlayamamışken seni de toparlayamam. Anlıyor musun?"
"Eve gidelim."
Yavaşça birbirimizden ayrıldık, kolumdan tuttu ve bu şekilde onu yönlendirerek ana yola çıkarttım, gözlerini yere dikmişti. Etrafa bakmıyordu sadece yere bütün hayat geçmişini PDF olarak anlatmak istercesine bakıyordu yere. Telefonumu çıkarttım ve bir taksi numarasını tuşladım. Telefonu kulağıma götüreceğim sırada elini elime uzattı ve bu hareketimi engelledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALL THE THINGS HE SAID -minsung- ATTHS
Fiksi PenggemarMutfağa ilgisi olan Jisung Mimarlık okuyan Minho'ya deliler gibi aşıktır, Minho da ona. Birbirlerini abi kardeş olarak gördüklerini sanan ikili karşı tarafın hislerinden habersizdir. Bu koşuşturmacadan sıkılan Minho sadece mutluluğu bulmak amacıyla...