Cumartesi
-Murat-Tüm hafta okulda birbirimize kötü bakışlar, bir kaç omuz atmanın dışında evde tavşanlar gibi sevişmiştik.
Geceleri koynunda yattığım herifin suratına bakarken ondan nefret ediyor gibi görünmek başlarda çok zor oluyordu ama yanındaki asalakların da desteği ile bir şekilde kotarmıştık durumu.
Bir iki kere bana cidden trip yaptığı olmuştu. Çünkü sözüm ona neymiş, rol için bile olsa Kutlan'la beni bir arada görmeyecekmiş. Ama Sibel tarafında işe yarıyordu ve önemli olan buydu. Çünkü Onur'un gerçekten öfkeli bakışlarına maruz kalınca, kızın zevkten dört köşe olduğunu görüyordum. Bu Kutlan da tam bir çıkarcı göttü. Maksat Onur'u uyuz etme ve düşmanımın düşmanı işleri olunca kimse eline su dökemezdi.
Bu sefer çıkarına göre adam kullanan ben olmuştum ama.
Sibel'in bana haber vermeden olayla ilgili Mehmet'i araması için bir gün bile beklememiz gerekmemişti. Büyük gün Cumartesiydi ama Mehmet tane tane dizmişti taşlarını.
İkisinin Onur'a olan güya ortak nefreti ve benim geri zekalılığım ve Mehmet'in Onur'a bir şey yapmayı aklına koyması falan hepsi iki kankayı bir araya getirmişti.
Bizim evde oturmuş, Mehmet'in mesajını bekliyorduk. Çünkü bundan sonraki süreçte ne olur ne olmaz diye telefonu kapalı tutacaktı.
Yatakta yanımda oturan Onur'un dikkatini dağıtmak için yaptığım hamleler de başarısız olunca, gergince arkama yaslandım.
"Sence yapabilecek mi?"
"Çocuk okul birincisi. Bilgisayar mühendisliğine girecek. ODTÜ kesin."
"Şimdi ne alaka saçmalıyorsun Murat?"
"Canım bozulma hemen. Süt ürünleri de fena değil." sinirle gözlerini bana çevirdi.
"Komik mi?"
Yan yana oturmuştuk. Eğilip yanağını öptüm. "Komik lan kabul et."
Omzuyla beni itip, oturduğu yerde gerindi. "Ben baba parasıyla istediğim yere girerim."
"Allah'ım yarabbim. Böyle bir özgüven ve karakter. Aşığım lan sana." kıkırdayarak bana döndü.
"Yalan mı?"
"Yok Onur değil. Helal sana ama. Kendini biliyorsun." kafasını yan çevirerek bana döndü.
"Köpek gibi çalışıyor. En iyi yerlere gelmek için. Peki neden?" sessizce suratına bakmaya devam ettim.
"Para kazanmak için." çok doğru bir şey söylemiş gibi dikleşti. "E bende zaten var o."
"Yani?"
"Yani milletin götünü yırtmasının amacı zaten benim gibi bir duruma gelmek. E oğlum ben doğuştan zenginim."
"Senin mantığını sikeyim Onur." gülerek dudaklarıma kapandı. Islak bir şekilde beni öpüp tekrar arkasına yaslandı.
"Of. Neyse. Diyorsun ki sorun çıkmaz di mi?"
"Çıkmaz."
"Göreceğiz."
Ayaklanıp, masanın üzerinde duran bilgisayarı aldım. "Hadi bir şeyler izleyelim de zaman geçsin."
"Yok ben bir şey izleyemem. Kafamı veremem şimdi."
"Ya Onur," tam o sırada telefonuma gelen mesajla ikimizin de gözleri büyüdü. "Mehmet mi lan?"
"Onur telefon senin elinde. Baksana Mehmet mi?" ikimizin telefonu da kucağında duruyordu. Sanki başka bir yere bıraksa dünya yıkılacak, kıyamet kopacakmış gibi, bir baba edasıyla koruyup kolluyordu yavrularını.
"Bakamayacağım ben," kendi telefonumu bana uzattı. "Sen bak." gözlerimi devirerek elinden aldım. Mehmet'ten gelen kısa mesajda, eve girmek üzere olduğunu yazıyordu.
"Tamam problem yok. Gitmiş Sibellere. Arar o çıkınca."
Elini kalbinin üstüne götürdü, yatağa uzandı. "Kalbim dayanamayacak amına koyayım." Bu saftirik hallerine alışık değildim. O her boku bilir üstün kişiliği sanki başka bir tarihte kalmıştı. Gülerek kucağına tırmandım. Telefonu yastığın kenarına bırakıp üstüne eğildim.
"Kalbini öpeyim mi?"
Kolunu gözlerinin üstüne götürüp, derin bir nefes bıraktı. Tam kasıklarının üzerinde oturuyordum. Yüzüne doğru eğilip, dolgun dudaklarının üstüne eğildim. İkimizin de nefesi birbirimizin yüzüne vuruyordu. "Onur?" sesini çıkarmadan öylece altımda yatmaya devam etti.
Kendimi ona doğru hafifçe bastırarak sürtündüğümde, dudağı yukarı kıvrıldı. İstediğim onayı sessiz bir şekilde almanın öz güveniyle, elimi tişörtünden içeri daldırdım. Boynuna kadar sıyırdığım tişörtünden sergilenen göğüs kafesine ufak ufak bıraktığım öpücüklerle tüyleri diken diken oluyordu.
Sol göğüs ucunun üstüne gelip, dilimi yavaşça etrafında doladığında ince bir şekilde inledi. Kalçasını yukarı çıkarırken, boşta olan eliyle belime tutundu. Altımda sertleşmeye başlayan aletini hissetmek iyi geliyordu. Ona sürtünmeye devam ederken, ikimiz de kesik kesik nefes alıyordu.
"Buraya gel." iki eliyle yanaklarımı kavrayıp beni dudaklarının üstüne çekti. Dilini ağzıma yollayıp beni sertçe öperken, kalbim hızla atıyordu. Ellerimi saçlarının arasına daldırıp, ağzının içine doğru sesli bir şekilde inledim. Bir kaç saniye sonra aklımızda Sibel, Mehmet ve planımızla ilgili hiçbir şey kalmayana kadar birbirimize karışmaya devam ettik.
***
Yerim lan bunları❤️