Pazartesi
08:25
-Murat-"Gelmiş mi okula?" Sıçrayarak arkama döndüğümde bana sinsince yaklaşmış olan sevgilimle burun buruna geldim. "Lan ödümü patlattın!" elimi kalbimin üstünde tutup, sıkıntılı bir nefes verdim. "Sana da günaydın Murat. Gelmiş mi gördün mü?"
"Sana da günaydınına da..."
"Oğlum cevap versene."
"Amına koyayım daha sabahın körü. Beni bu köşeye çağırdın. Okula mı girdim sanki? Ne bileyim geldi mi gelmedi mi?"
"Yemin ederim tüm gece uyuyamadım düşünmekten, kafayı yiyeceğim."
"Sorma valla," elimdeki sigaradan derin bir nefes daha çektim. "Aynen ben de, uyku muyku tutmadı."
"Peki evdeki durumlarda bir şeyler var mı?"
Başımı iki yana salladım. "Yok." yaslandığım duvarın soğuğu sırtımı üşütüyordu. Hava yine bok gibi soğuktu. Kızarmış ellerimi birbirine sürterek biraz ısınmaya çalıştım. "Halloldu mu diyorsun yani bu iş?"
"İnşallah."
"Of. Halimize bak lan. Ellilik dert sahibi amcalara döndük." güldüm. Zaten bunun bu mantıksız halleri olmasa belki de bunalımın dibine sürüklenirdim. "Neye güldün?"
"Öylesine. Yok bir şey."
"Sence gelecek mi okula?"
"Bilmiyorum." omuzlarımı silktim. Çünkü gerçekten hiçbir fikrim yoktu. Biz üstümüze düşeni fazlasıyla yapmıştık. Aslında doğrusu her boku Mehmet tek başına yapmıştı. Bize son golü atmak düşmüştü yalnızca. Şimdi de arkamıza yaslanıp sonucu bekleyecektik.
"Gelirse kötüye işaret."
"Onur şunu yapma."
Ellerini saçlarının arasına atıp, sinirle bana baktı. "Sana kendimizi beğendiremedik. Ne soru sorabiliyorum ne yorum yapabiliyorum."
"Ne alaka şimdi?"
"Tamam kes." sinirle gelip tam yanıma, duvara yaslandı. "Sigara ver."
Cebimdeki paketi çıkarıp içine baktım, dolu sayılırdı. "Kalmamış, Vural'dan istersin artık." çenesini düşürüp, ayaklarına baktı. Bense pür dikkat bunu izliyordum. Dünden beri sekiz saattir telefondaydık, onun dışında mesajlaşıyorduk. Kuşluk vakti, derslerden önce beni buraya çağırmıştı. Bir de üstüne geç kalmıştı. Benim de kıçım donmuştu. Daha kahvaltı yapmadan beş tane sigara içmiştim. Ve bir de bana atar yapıyordu. "Vural'ı sikeyim Murat. Sigara ver."
Kıpırdamadan ona ters ters bakmaya devam ettim. Sessizce duvardan ayrıldı. Önüme geçip konuşmadan gözlerime baktı. Sonra elini montumun cebine daldırıp, sigara paketini çıkardı. Göğüslerimiz birbirine değerken, paketten bir dal aldı, kirpiklerinin altından usulca beni izliyordu. Ben ise kafamı duvara yaslamış, onun bakışlarına alttan karşılık veriyordum. İkimiz de gergindik. Ama sanki tüm gerginlik onun omuzlarında gibi çocukça davranıp duruyordu. Bir yere kadar çekiyordum tabii. Ama şimdi aç karnımı doyurmadan hem de o kadar sigara üstüne istediğim tek şey suratını dağıtmaktı.
Sinirle gülümsedi. "Hadi döv de rahatla." kısa bir an yüzüne bir yumruk gömmeyi düşündüm. Dudağının kenarındaki alaycı kıvrım silinmiyordu. Kafamdan geçenleri anlamış gibi sesli bir kahkaha attı. Kafasını arkaya yatırıp histerik gülüşü bitine kadar hareket etmeden durmasını bekledim. "Cidden vurmayı düşündün?"
"Hala düşünüyorum." aramızdaki minik mesafeyi yavaşça kapatarak dibime girdi. "Acayip bir adamsın Murat."
"Uzaklaş."