Acı gerçekler...

420 19 1
                                    

Hastanede...

Kaya - Ender nasıl, iyi mi, her şey yolunda mı?
Can - Ender iyi merak etme.
Kaya - Peki bebek nasıl? O iyi mi?
Can - Şu ankı durum baya iyi, ama tehlikeyi henüz atlatmış değiliz maalesef. (Üzgünce söyler) Bu saatten sonra Ender'in asla ama asla yorulmaması ve üzülmemesi lazım, ayrıca bu gece burada kalması çok iyi olur, yarın çıktıktan sonra da evde dinlenicek, başka hiçbir şey de yapamayacak! Nasıl beslenmeye gerektiğini biliyorsunuz, o yüzden üç gün sonra tekrar kontrole gelip duruma bakarız!
Kaya - Tamam da ne oldu ona? Böyle aniden fenalaştı da o yüzden soruyorum.
Can - Aslında bu konuyla ilgili seninle konuşmak istiyordum, çünkü son kontrole geldiğinizde her şey baya iyiydi, ama şu anki durum tam tersi, bu yüzden çok tuhaf geldi bana da!
Kaya - Yani evet, sabah kahvaltını yedi hatta kahveyi bile içmedi, şirkete gidip çalıştı, ondan sonra onu yemeğe çıkardım orada da güzel yedi, sonra yine şirkete dönüp çalışmaya devam etti. Artık akşam olunca da eve gidiyorduk, tam arabaya binecektik ki bana bakıp: "kendimi iyi hissetmiyorum" deyip hemen kanaması başladı ve kendinden geçti.
Can - İşte bu çok tuhaf, her şey bu kadar iyi gidiyorken birden bire böyle kanaması başlayıp da kendinden geçmek hiç görmediğim bir şey! Bu zamana kadar doktorum ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyorum, o yüzden sana sormadan başka testleri de yaptırdım ve sonuçları bekliyorum şu an! Geldiğinde de hemen haber verip konuşurum seninle. Merak etme artık...
Kaya - Çok teşekkür ederim, sen olmasan kim bilir şimdi ne halde olacaktık!
Can - Ne demek, herkes benim yerimde aynısını yapardı, bu bizim işimiz!
Kaya - Yine de sağol...
Can - Enderi odaya aldık, artık onu görebilirsin, fakat ilaçın etkisinden dolayı şu an uyuyor ve iki uç saat kendine gelemeyecek!
Kaya - Olsun ben yine de yanına gideyim.
Can - Tabi git, sonuçlar çıktığında ben sana haber veririm zaten.
Kaya - Tamadır! (Can Kayanın yanından ayrıldıktan sonra Kaya da Ender'in yanına gidip onu alnından öper...)
Kaya - Size bir şey olsaydı ben ne yapardım...(Telefon çalır)
Yiğit - Nihayet açabildin baba!
Kaya - Efendim oğlum.
Yiğit - Baba allah aşkına siz nerdesiniz ya? Annem telefonlarıma cevap vermiyor, evde de yoksunuz! Öldük ya meraktan, çatladık burada!
Kaya - Oğlum anneniz biraz rahatsızlandı da onu hastaneye getirdim, bu gece de burada kalacağız siz merak etmeyin!
Yiğit - Bu gece hastanede mi kalacaksınız?! Nasıl merak etmeyelim ya baba geliyoruz hemen!
Kaya - Olmaz siz evde kalıcaksınız, burada yapacak bir şey yok! Uyuyor zaten!
Yiğit - Tamamda ne olmuş anneme bunu anlat bari?
Kaya - Eve gelince her şeyi anlatırız oğlum, merak etmeyin, şimdi kapatmam lazım!
Yiğit- Tamam eve görüşürüz o zaman!
Kaya - Tamam oğlum.
Caner - Ne hastanesi, ne olmuş ablama? (Korkmuş halde sorar)
Erim - Ne olmuş anneme?
Yiğit- Tamam bir durun önce ya, sakin olun biraz, anlatırım şimdi eğer izin verirseniz!
Caner - Anlat o zaman!
Yiğit - İşte annemiz biraz rahatsızlanmış, babam da onu hastaneye götürmüş, bu gece de orada kalacaklarmış.
Caner - Neden biz burada duruyoruz o zaman? Hemen gidelim!
Yiğit - Babam olmaz siz evde kalın dedi, zaten uyuyormuş.
Erim - Peki nesi vermiş?
Yiğit - Onu da yarın öğreniriz artık!
Caner - Bu ne demekmiş canim?
Yiğit - Babam yarin anlatırız dedi.
Caner - Hay allahım, umarım ciddi bir şey değildir!
Erim - Yok ya böyle düşünmeyin.
Yiğit- Abicim güzel diyorsun da, ciddi bir şey olmasa telefonda söylerdi adam, üstelik böyle hastanede kalması gerek olmayacaktı!
Caner - Yok, ben bugün bir şeylerin ters olduğuna onun gözünden anladım be! Keşke sorsaydım ya belki söylerdi! (Üzgünce der)
Erim - Belki basit bir şeydir, üstelik idda ettiğiniz kadar kötü bir durum olsa bence Kaya abi hemen söylerdi.
Yiğit - Umarım kardeşim!
Caner - İnşallah paşam! (Kaya hastane odasında Ender'in başında beklerken, odada hemşire girer.)
Hemşire - Kaya bey test sonuçları çıkmış, doktorumuz sizi çağırıyor efendim!
Kaya - Tamam, geliyorum hemen! (Ender'in yanından ayrılır ve hemşireyi takip ederek Canın odasına gider)
Can - Gel, böyle otur Kaya!
Kaya - Test sonuçları çıkmış! Ciddi bir şey değildir umarım!
Can - Seni üzmek istemezdim, ama tam da tahmin ettiğim gibi!
Kaya - Yani?
Can - Basitçe söylemek gerekirse, Ender'in vücudunda hiç olmaması gereken bir madde bulduk!
Kaya - Bu ne demek oluyor? (Şok olmuş bir halde sorar)
Can - Yani bir ilaç, üstelik çok tehlikeli ve güçlü bir ilaç!
Kaya - Aman tanrım! Peki ne ilaçmış bu? (Hem korkmuş hem de şok olmuş bir halde sorar)
Can - Bu ilacı bulmak aslında çok zor ve bunu hamileliğin ilk aylarda bebeği aldırmak için kullanıyorlar!
Kaya - Zehir gibi bir şey yani!
Can - Maalesef...
Kaya - Ama bu nasıl olur? Aklim almıyor! Ender asla böyle bir şey yapmaz! Üstelik bana danışmadan! Hemde biz beraber bir karar aldık, bu bebeği ikimizde istiyoruz! Başka da zaten hiç kimse bilmiyor!
Can - Maalesef bu sorunun cevabı ben veremem, ama bunu kesin söyleyebilirim ki Ender kendi başına böyle bir şeyi asla yapmazdı! Sizden bile çekinseydi beni arardı. Üstelik Ender sağlığına çok düşkün biridir ve asla bilmeden böyle güçlü ilaçları almaz! Eğer aldırmak isteseydi ki bunu zannetmiyorum gelip kürtaj yapardı!
Kaya - Sorun da bu zaten, çünkü biz bu kararı beraber aldık ve Ender en az benim kadar bu bebeği istiyordu, hatta heyecanlıydı bile, ama ikinci taraftan bizden başka onun hamile olduğunu hiç kimse bilmiyor! Gerçekten delireceğim artık!
Can - İşiniz çok zor maalesef! Geçmiş olsun!

İki saat sonra...

Ender artık uyanmış ve Kaya'yı bekliyordu...

Kaya odaya girer...

Ender - Aşkım neredesin öldüm meraktan!
Kaya - Burdayım hayatım doktorla konuşuyordum sadece!
Ender - Peki ne dedi? Ne olmuş bana? Bebek? O nasıl? (Korkmuş halde sorar)
Kaya - Merak etme sevgilim, sakin ol! Bebeğimiz şu anda çok iyi!
Ender - çok şükür... Bir dakika şu anda çok iyi ne demek oluyor kaya? Doğruyu söyle onu kaybedebilir miyiz yoksa? (Ağlayacakmış gibi bakar)
Kaya - Yok, asla böyle bir şey olmaz! Henüz tehlikeyi atlatamadık doğru, ama eve gidip sadece dinlenirsin, doğru beslenirsin, hiçbir şekilde yorulmazsın, ben de yanında olurum zaten, her şey geçer merak etme, ben buradayım Ender asla seni yalnız bırakmayacağım! (Yanina yaklaşıp sarılır)
Ender - Peki her şey bu kadar iyi gidiyorken bir anda ne oldu böyle?
Kaya - Biz de anlamadık! O yüzeden başka bir testler yaptırdık ve vücudunda çok güçlü hatta çok tehlikeli bir ilacı daha doğrusu zehiri bulduk!
Ender - Anlamadım, ne ilacından bahs ediyorsun sen?!
Kaya - Can bu ilaçı hamileliğin ilk aylarda bebeği aldırmak için kullanıyorlar dedi!
Ender - Ne?! (Bağırır)
Kaya - Sakın ol Ender!
Ender - Nasıl sakin olabilirim Kaya?! Bu ilacının vücudumda ne işi vardı?
Kaya - Anlamadığımız şey de bu zaten. (Odaya Can girer)
Can - Umarım rahatsız etmiyorumdur!
Ender - Yok ne rahatsızlığı.
Can - Ender sana bir şey soracağım.
Ender - Tabi, dinliyorum.
Can - Tam olarak ne zaman kötü oldun sen?
Ender - İşte Kaya'yla arabaya biniyorduk bir anda kötü oldum, zaten hemen de kanamam başladı ve kendimden geçtim, sonra da hiç bir şey hatırlamıyorum!
Can - Yok iyi düşün ve hatırla! Ondan önce mutlaka karnında bir şey hiss ederdin!
Ender - Evet aslında ondan önce tekme gibi bir şey hiss etmiştim ve çok şaşırdım çünkü çok erken!
Can - İşte bu, ama tekme değildi o ilacın etkisiydi!
Ender - Ben de tekme sandım.
Can - Çok normal. Peki bunu tam olarak ne zaman hiss ettin? Ya da neyden sonra? Yani belki bir şey içtin, veya yedin, iyice düşün!
Ender - Yani aslında bütün gün çok iyiydim, ama şirkete geldiğimde Kaya bana bir çay göndermişti ve onu içtikten sonra oldu bu!
Kaya - Bir dakka, bir dakka ne çayından bahsediyorsun sen Ender? (Şaşırmış bakar)
Ender - İşte bana gönderdiğin bitki çaydan bahs ediyorum Kaya?
Kaya - Ben sana çay falan göndermedim Ender!
Ender - Nasıl göndermedin ya? Yasemin getirdi, bunu da size Kaya bey gönderdi dedi!
Kaya - Yok öyle bir şey Ender diyorum!
Ender - Yasemine ara ve sor istersen! (Kaya telefonu alıp Yasemine arar)
Yasemin - Efendim Kaya bey.
Kaya - Yasemin merhaba.
Yasemin - Merhaba efendim.
Kaya - Size bir şey diyeceğim.
Yasemin - Tabi Kaya bey sizi dinliyorum.
Kaya - Siz Endere çay götürmüşsünüz!
Yasemin - Evet sizin gönderdiğiniz çay efendim.
Kaya - Yasemin hanım ben onu göndermedim de acaba bunu size kim dedi?
Yasemin - Yanlış anladım belki diyeceğim, ama çok iyi hatırlıyorum, Şahika hanım, Ender hanım biraz rahatsızlanmış da Kaya bey onun için çay göndermek istedi dedi, ama burada çalışan kız bir anda kayboldu ve bu çayıyı Endere sen götürebilir misin diye rica etti benden.
Ender - Al işte gerçek bir manyak bu kadın! Her defasında daha ileri gidemez diyorum, ama beni şaşırtmaya devam ediyor!
Kaya - Tamam Yasemin hanım, teşekkür ederim!
Yasemin - Ne demek efendim. (Kaya telefonu kapatıp konuşmaya başlar)
Kaya - Bu kız beni öldürmek mi istiyor, yoksa katil olmamı mı?!
Ender - Ben aylarca, hatta hayatım boyunca sana bunu anlatmaya çalıştım, ama sen beni dinlemedin ki! Al işte!
Kaya - Tamam Ender haklisin, ama daha ne kadar bunu söylemeyi düşünüyorsun? Bıkmadın mi?!
Ender - Hayır efendim bıkmadım bıkmam da! Söyledim, söylüyorum ve hep söyleyecem, çünkü haklıyım!
Kaya - Yok bu kadarı da fazla artık, bu kız bu sefer çok ilere gitti, ama ben yapacağımı biliyorum! Yarın hemen onu İsviçre'ye göndereceğim! Bir daha burada dönemeyecek bir şekilde göndereceğim hemde... (Çok sinirli bir halde söyler)

• Umarım beğendiniz.🥰
• Hatalarım varsa affola.🙏🏻

ALEV TANGOSU...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin