Uyandığımda ezan okunuyordu, abdest alıp namazımı kıldım. Biraz ders tekrarı yaptıktan sonra kahvaltıyı hazırlamak için anneme yardım ettim. Kahvaltıdan sonra yola çıktım ve kursa gitmek için hazırdım. Rüyama giren adam sürekli aklımı kurcalıyordu ama neden böyle bir rüya gördüm ki? Yani ben çok sık rüya görmem ve gördüğüm rüyaları dejavu etkisi ile genelde yaşarım. Metrobüste bunları düşünürken geldiğimi fark ettim. Kursa girmeden önce bahçede Rabia ile karşılaştım biraz sohbet ettik ve kursun gezi düzenlediğini öğrendim özellikle biz hafızlar için bu güzel bir şeydi tam kafa dinlemelikti. Valizimi yani sırt çantamla beraber odaya gittim, eşyalarımı yerleştirdikten sonra bahçeye kızların yanına indim. Derslerimizi tekrar edip bir birimize verdikten sonra içeri geçtik ve derslerimizi hocamıza verdik yenileri için çalışmaya başladık. Kızın biri dersliğimize girdi ve Hafize Akçay idareden bekleniyorsunuz dedi bende hocama başıma eğdikten sonra yavaşça derslikten çıktım ve idareye doğru yürüdüm. Neden çağırdığını sormama gerek yoktu çünkü idareden çağırılıyorsam bu talebeye söylenmezdi yani gereksiz bir diyalog kurmak istemedim. İdare gittiğimde annemin orada olduğunu gördüm. Nedenini asla anlayamasam da içeri girdiğimde anlatılanlar karşısında gözyaşlarımı tutamadım. Çok sevdiğim canım babaannem vefat etmiş ve defin işlemleri için acil köye gitmemiz gerekiyormuş yani Rize'ye ve beni almak için annem kendisi gelmiş. Beraber yola çıktık. Babamlar bizden önce uçakla gitmişler annem, ben ve abim şimdi uçağa bindik. Hiç birbirimizle konuşamadık çünkü babaannemi ne kadar çok ikna etmeye çalışsakta bir türlü bizimle yaşamaya ikna edemedik. Köyde komşuları ile beraber yaşamayı çok sevdiğini söylerdi hep. Yazın 3 ay orada kalmak için giderdik. O kadar güzel geçerdi ki babaannemde bizimle geri gelsin isterdim ama gelmezdi. Amcamlarda onu yanına çok almak istedi ama onlara söylediği sözü dün gibi hatırlıyorum; 'babanız vefat ettikten sonra onunla olan anılarımız beraber gülüp eğlendiğimiz ve beraber vakit geçirdiğimiz bu yerleri bırakmak benim için çok zor. Hala daha kokusu burnumda eğer ki buradan gidersem kokusunu da unuturum diye korkuyorum.' Demişti. Ahhh babaannem Allah sizi ayırmadı hac yapmaktan döndükten sonra 2 ay içinde dedem vefat etmişti babaannem de ardından çok geçmedi daha 7 ay falan oluyor dedemi kaybedeli babaannemde gitti. Üzülüyorum çünkü babaannemi çok severdim o da bizi çok sever biz her geldiğimizde bizimle ilgilenir ve bize çok değişik masallar anlatırdı. Dedem de bahçeye sırf bizim sevdiğimiz meyveleri eker büyütürdü. Şimdi artık onlarda yok.
...köye geldiğimizde büyük bir kalabalık vardı evin önünde. Hep beraber içeri girdik. Musa da yola çıkmış 3 saati kalmış olmalıydı o da yoldaydı. Herkesin ağlaması beni de ağlatmıştı. Biri yanıma gelip bana mendil uzattı. Yüzüne bakmadan mendili aldım ve gözyaşlarımı sildim. Teşekkür etmek için tam yan tarafıma dönecektim ki arka kısmını görebildim ve yanımdan hızlıca uzaklaştı. Kim oluğunu kafaya takamayacak kadar üzgündüm. Burada 10 günden fazla kalabilirmişiz. Ezberlerimde öndeydim bu benim için sıkıntı değildi ama yine de eğer boş vakit bulursam ilk işim ezber yapıp vermek olacak. Babaannemi son bir kez görmek için gittik. Etrafı sanki gül kokusu ile bezenmiş ve bembeyaz orada yatan benim babaannemdi. Onu öyle görünce babam ağlamaya başladı ve babamı ilk kez ağlarken görmek beni daha çok ağlattı. Yemek verme olayı burada yok ama komşular acıkırız diye eve birer tencere yemek yapıp getirmişler. Zaten amcamlarda bu köyde yaşadıkları için bir sıkıntı arz etmedi. İkindi ezanıyla beraber babaannemi toprağa verdik. ''inne lillehi ve inne ileyhi raciun'' ''Allah'tan geldik ve yine ona gideceğiz.''
Akşam olunca evde sadece amcamlar halam ve onların aileleri kaldı. Musa ve tanımadığım biri bize kuran okudu bizde dinledik. Daha sonradan o tanımadığım çocuk evden uzaklaştı ve gitti. Bizlerde dinlenmek için yatak hazırladık kuzenlerimle beraber. Sabah olduğunda Musa ile kuran okuyan çocuğun adının Barış olduğunu öğrendim. Sonradan hatırladım bizim yan komşumuz Barış'tı bu o kadar çok büyümüştü ki tanıyamadım. 2.gün kuran yaptık yani mevlüd deniyormuş buralarda. Komşular geldi. Barış yine bize kuran okudu daha sonradan ona imam bey diye seslendiklerini duydum demek ki imam olmuştu. Ne kadar güzel dedim bir an içimden. Ortalık biraz daha sakinleşince kuzenlerle beraber evin önünde ki büyük çardakta oturuyorduk bize Barış'ta katıldı. Onlar sohbet ederken bizde dinledik. Barış bir anda bana dönüp:
-sen nasılsın Hafize? Dedi. İlk önce afalladım çünkü beklemediğim bir soruydu.
-iyiyim yani iyi olmaya çalışıyorum. Dedim. Bana dönerek hepimize şu cümleleri söyledi:
-ölüm hak evet bizi bu hak olan şey üzüyor bunun farkındayım bende babamı kaybettiğimde çok ağlamıştım. Ama doğru olanı öğrendiğiniz zaman aslında ölümün bir başlangıç olduğunu bildiğiniz zaman her şey normale dönüyor. Normale dönmekten kastım içinizde o acı hep duruyor kopamıyorsunuz ama hayatınızı eskisi gibi yaşamaya devam ediyoruz aslında en büyük yanlışı burada yapıyoruz ölümü unutmadan yaşamalı söylediğimiz sözleri ölümü hatırlayarak söylemeliyiz. O zaman öldüğümüz zaman hesap vermek daha kolay hale geliyor. Bunları size 3.gün vermem gerektiği söylendi ama olurda bana bir şey olursa size iletilmez endişesi vardı içimde ''derken cebinden bir poşet çıkardı içinden bir sürü zarf'' bunları size babaanneniz bıraktı. Hepsini bana yazdırdı. Size vermem gerektiğini söyledi ve hepsinin içine ayrı ayrı hatıra bıraktı. Dedi.
Kendi mektubumu bana en son verdi ve:
-babaannen sana bunu verirken içinde ki sırrı kimseye söylememen gerektiğini söyledi yaşının bunun için yeterli olduğunu artık öğrenmen gerektiğini dile getirdi. Bu mektubu anne ve babanla birlikte okumanı söyledi. Lütfen okurken çok üzülme olur mu? Bu yüzlüğü ve kolyeyi de sana vermemi ve kolyeyi mektubu okuduktan sonra açmanı söyledi.
Bütün kuzenlerim bana baktı ne yapacağımı bilemedim. Çok şaşırdım. Ne olabilirdi ki diye düşündüm ve mektubu açmak için akşam bütün ailenin toplanmasını bekledim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİDELYA
Novela JuvenilKurs çıkışı eve giderken yolda gördüğüm çiçeklerle şaşırmıştım. Önümde büyük bir buket ile arkasına bakmadan koşan siyah kaşe giymiş, hafif uzun boylu, hafif uzun saçları olan bir adam gördüm. Arkasından bağırdım ama beni duymadı. Bende çiçekleri to...