"Üşenmeden beni görmeye kadar gelip arkadaşlarımı görünce beni görmeden gidiyor musun?"
"Sanırım öyle yapıyordum."
"Elindeki ne maketin için malzeme mi aldın?"
"Hayır gelecekteki sevgilim içindi bunlar."
Yüzü düşmüştü, bazen bu zekayla nasıl birinci olduğunu düşünmeden edemiyordum. Elinden tutup çimlik alanlara getirdim Sehun'u. Pek kimsenin olmadığı gölge bir yere geldiğimizde onun için yaptığım sandiviçleri ve kahveyi çıkardım.
"Açsın bunu ye daha sonra kahveni iç eğer ağrın geçmezse diye ağrı kesicide getirdim."Sehun'un çevreyi umursamadan uzanıp beni öpmüştü. Korkusuzca beni öpebilmesi çok güzeldi ama benim bunda pek başarılı olduğum söylenemezdi. Neredeyse kucağımda oturan Sehun'un arkasından sarılmış başımı boynuna gömmüş arada boynuna küçük öpücükler bırakıyordum.
"Sen aşıkken o kadar da katlanılmaz olmuyormuşsun Kim Jongin."
Cevap vermek yerine boynunu tekrar öpmüştüm bu hareketimle daha çok kucağıma yerleşmiş parmaklarını ellerimin üzerinde gezdirmeye başlamıştı. Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum. Hareketlenen Sehun ile kollarımı doladığım belinden çekmiştim."Siktir yine geç kaldım."
"Hemen şura koşarak bile yetişirsin."
"Ders on dakikadır başlamış olmasaydı yetişebilirdim Jongin."
Kahve dolu termosu alarak öyle hızlı yanımdan ayrılmıştı ki cevap bile verememiştim. Aşık hali fazla sakar ve umutsuzdu. Getirdiğim şeyleri toplayıp kendi fakülteme gidene kadar yolda bir sigara yakmıştım. Fakültenin önüne vardığımda beni heyecanla bekleyen bir Jun beklemiyordum.
"Ne bu halin?"
"Ben de diyorum ki bu Jongin neden arayıp sormuyor beni."
"Ne alakası var?"
"Sehun ile işi pişirmişsin, Sehun da amma hızlı çocuk senin gibi bir odunu bile yola getirmiş."
"Ne diyorsun sen?"
Telefonunu çıkarıp Sehun ile neredeyse on dakika önceki halimizin resmini gördüğümde sesli bir siktir çekmeden edememiştim. Hızlıca telefonumu çıkarıp Sehun'a dersi bittiğinde beni aramasını söyleyen bir mesaj yazmıştım.Jongin'in yanından ayrılıp amfiye girdiğimde birden birden tüm gözler bana dönmüştü. Profesörün alayla bana dönüp "Hoş geldiniz Oh Sehun, sevgilinizin yanından teşrif edip aramıza katılabilmişsiniz, tüm fakülteler dedikodunuzla sallanıyor." demesiyle kafam karışmış, hiçbir şey anlayamamıştım.
"Efendim?"
Profesörün sinirden gerilen yüzü beni de germeye başlamıştı.
"Geç yerine."
Yerime geçtiğimde Jongin'den gelen mesaj ile dahada çok gerilmiştim. Jongdae'ye neler olduğunu sorduğumda okulun ifşa sayfasını açmamı söylemişti. Açtığımda Jongin ile olan resmimiz vardı. Kesinlikle Jongin bana soğuk davranacaktı, başlamadan tüm işi mahvetmiştim, o da beni öpmüştü ama kafamdaki ikilemden kurtulamıyordum. Daha fazla derste durmayacağımı anlayıp kimseye bir şey söylemeden ayaklanmıştım. Arkamdan bağıran profesörü umursamadan amfiden çıkmıştım.Berbat bir gündü, dün gece birbirimize açılmışken ertesi gün benim dikkatsizliğim yüzünden... Jongin kesinlikle kafayı yiyecekti. Jongdae'ye kitaplarıma bir süre bakmasını söyleyen bir mesaj atıp susmak bilmeyen telefonumu tamamiyle kapattım. Eğer Jongin beni dinlemezde her şeyi bırakıp üvey abimin yanına gidecektim. Gözlerim dolmuştu, birini sevmek insanı öylesine yıpratıyordu ki. Jongin'in fakültesinin önüne geldiğimde yere çömelmiştim karşımda duran Jongin'i bile fark edemeyecek durumdayken. Jongin yanıma gelip eliyle omzumu sıkmıştı yüzümü gömdüğüm kollarım arasından çıkarmış dolu gözlerle Jongin'e bakmıştım. Jongin'in yüz ifadesi değişmiş, kalkmamı sağlayarak arkamızdan bağıran Junmyeom'u tabiri caizse siklemeyerek beni sürüklemeye başlamıştı. Evine geldiğimizde kapıyı açarak beni içeri çekerek oturtmuş, hemen mutfağa gidip elinde bir bardak suyla dönmüştü. Elindeki suyu bana içirmiş ve ben sakinleşinceye dek beni izlemişti yüzündeku buruk ifadesiyle. Korkuyordum, onu yeni bulmuşken daha kokusunu dahi içime tamamiyle çekememişken kaybetmekten korkuyordum. Jongin susma yemini etmişcesine susuyor, sadece beni izliyordu. Gözlerim tekrar dolduğunda ona döndüm. "Bir şey söyle Jongin bu belirsizlik beni çok korkutuyor, seni yeni bulmuşken siktiğimin insanları yüzünden kaybedeceğimi düşünmek canımı acıtıyor." Sona doğru sesim kısılmış gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Jongin rahatladığını belli eden derin bir nefes verip beni kendine çekerek sarılmıştı. Ben hıçkıra hıçkıra ağlıyordum, oysa saçlarıma narin dudaklarıyla öpücükler kondurup hayatta en sevdiğim adam için ağlayışımı izliyordu hiçbir şey yapmayarak. Gözyaşlarımı silmedi, beni teselli etmedi. Orada öylece ağlayışımı izledi.
Jongin yapmacık değildi, Jongin bu devrin insanı hiç değildi. Jongin sevildiğimi hissettiren ilk kişiydi.(Yazar notu: Sehun'un bu kadar tutumsuz davranmasının sebebi iç çatışmalarının olması, Jongin'i seviyor fakat bu hisler onun için yeni olduğundan tam olarak ne yapması,nasıl davranması gerektiğini bilmiyor. Çoğunuz bilirsiniz belirsizlik insanı içten içe tüketir.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
сигарета и жасмин (sigara ve yasemin) #sekai
Fanficama olmadı işte Yeol sonuçta ruhsuz bir beden işe yaramaz.