Ev gayet modern bir şekilde dekore edilmişti. Şık ve sadeydi. Sehunla böyle bir evimiz olsun istiyordum. Neden döndüğümü sorular. Yutkunamadım birine anlatabilir miydim bunları? Gidecektim annemin yanına her nasıl olsa, artık kimse zarar veremeyecekti bana. Özür dilemeye başlamışlardı, buruk bir gülümsemeyle anlatacağımı söyledim onlara. İkisi de heyecanla beni dinliyorlardı, anlatacaklarımdan habersiz. Derin bir nefes alma gereği hissediyordum, aklıma geldikçe nefesim kesiliyordu. Nefesim olduğunu düşündüğüm adam beni tamamiyle itmişti. Kalpte arada tekler ve bu onun sona yaklaştığının habercisidir.
"İki ay önce okulumdaki hukuk öğrencisi olan biriyle çıkmaya başladım. Her şey çok güzel gidiyordu, ilk zamanlar beni kaybetmemek için elinden geleni yaparken ikinci ayda sorunlar yaşamaya başladı. Bana anlatmıyordu, ben de sormuyordum. Bir gece bir anda evden çıktı gitti bir hafta sonra döndü. O bir haftada ne yedim ne içtim. Döndüğünde koşarak sarıldım... gözlerim dolmaya başlamıştı bir anda gelip beni kendine çekerek sarılan adamla gözyaşlarımı daha fazla tutamamıştım. Göğsünde ağlarken boğuk çıkan sesimle anlatmaya devam ettim. Geri döndüğünde itti, bu kopan son zincirim oldu. Herşeyimi ona bırakarak okulumu da dondurup annemin evine döndüm."
Peki anneniz? dedi uzun olan adam.
O çok uzun bir mesele içinizi bu kadar çok doldurmak istemiyorum dedim mahcup bir şekilde.
Lütfen anlatın, içinizdeki bu olaylar yüzünden öyle kırılmışsınız ki size sahip çıkmalıymışım gibi hissediyorum dedi uzun adam. Gülümsedim, bu arada kusura bakmayın isimlerinizi soramadım dediğimde ikisi de bunu yeni fark etmiş olacaklar ki onlarda benim ismimi bilmediklerini fark ettiler. Jongin dedim ağlamaktan kısılmış sesimle. Uzun ve zayıf olan isminin Hyungwon olduğunu söyledi.
Ona göre kısa ve kaslı olan adam ismimin Hoseok olduğunu fakat bazı problemlerden dolayı Wonho ismini kullandığını söyledi. Memnun oldum diyerek ayaklandım. Hyungwon'un nereye gidiyorsunuz demesiyle ona döndüm. Bu günlük bu kadar yeter. Annemin yanına dönmem gerekiyor. Annenizle mi yaşıyorsunuz dedi Wonho. Evet, şu sıralar uzaklara gitti biraz yakında yanına gideceğim dedim. Neyi vardı annenizin dedi ardından Hyungwon.
Kalbi bayağı zayıfladı şu sıralar.
İkisi de anneme geçmiş olsun dileklerini iletmemi söylediler. İletecektim gülümseyerek evden çıktım. Bir taksi çağırarak babamın evine gitme kararı almıştım birden. Veda etmeliydim babama ne de olsa bu yaşıma gelmeme yardımı dokunmuştu. Taksici geldiğimizi söylediğinde ücreti ödeyip indim taksiden. Titriyordum. Fakat sondu nasıl olsa, gidip ilk defa babama sarılıp öpecektim onu. Annem hep babamla böyle bir ilişkim olsun isterdi. O kurşunu sıkarken de bunu istiyordu, şimdi de bunu istiyor olmalı. Titreyen dizlerimle kapıyı çaldım. Soğuktan değil korkudan titriyordum. Kapıyı yavaşça açıp yüzünü ekşiten babamla bir an tereddüt ettim. İçeri girebilir miyim dedim titreyen sesimle.
"Buraya kadar geldin ve şimdi mi sormak aklına geldi geç içeri."
İçeri girip kapıyı kapattığında sarıldım babama. Babam hem sinirlenmiş hem de endişelenmişti. Ne oluyor Kim Jongin dedi otoriter sesiyle. "Veda etmeye geldim bay Kim annemin yanına gideceğim." Ona babam olarak seslenmemden hiç haz etmemişti. Bir anlık tereddüde düşer gibi olsa da saçlarımı okşamıştı. Bunu yapamayacağını ikimiz de biliyoruz Jongin, lütfen seni aşan şeyler söyleyipte insanları germe. Yanağını öperek gülümsedim. Peki bay Kim, lütfen kendinize iyi bakın. Dışarıda olan taksiyi görünce rahatlamıştım. Gitmemişti, Chanyeol ve Baekhyun'a da veda etmeliydim. Sitenin adresini söyleyip Junmyeom'u aradım. Chanyeollere geçeceğim gelebilirsen sen de gel. Bir saate oradayım diyen Junmyeomla oraya gitmekten vazgeçip Sehunla yaşadığım eve gitmek istedim birden. Ona da veda etmeliydim. Taksiciye önce başka bir adrese uğramasını söyledim. Evin önüne vardığımızda indim taksiden, ağır adımlarla merdivenleri çıktım. Eve girdiğimde uyuyan bir Sehunla karşılaştım. Uyandırmadan geçip izledim onu, uykusu ağırdır onun. Yüzüne öpücükler bıraktım, kokusunu içime çektim. Birden Sehun uyanıp sarıldı bana.
"Seni çok özledim Jongin"
"Geçer."
"Neden bunu bana yapıyorsun, neden canımı yakıyorsun Jongin? Sen bana kıyamazsın."
"Sehun ben gideceğim, annem bekliyor beni lütfen ısrar etme."
"Annenle mi yaşamaya başladın?"
"Henüz değil yakında gideceğim yanına."
Bir şey demedi, diyemedi daha doğrusu. Korkuyordu benden.
"O gece neden beni ittin Sehun?"
"Neden sevgilim, ya da yasemin demek yerine Sehun diyorsun bana?"
"Benim sevgilim ben sormasam da her şeyini bana anlatırdı, anlatmasa bile bir açıklaması olurdu. O gece benim Sehun'um yoktu. Hatta ayrılmadan önceki son bir haftada Sehun bile yoktu."
"Açıklayamam bunu sana, beni bir daha sevmezsin sen."
"Sevmiyorum zaten Sehun, bir dahası yok."
"O zaman neden öptün beni?"
"Özledim."
"Sevmiyorum diyorsun ama özlüyorsun Jongin bu ne saçmalık."
"Sana vermem gereken bir şey var da ondan geldim."
Boynumdaki babam tarafından anneme hediye edilmiş olan nişan yüzüğü olan kolyeyi çıkarıp ona verdim.
"Ona çok iyi bak Sehun, bu annemden bir hediye sana. Beni her ne kadar üzmüş olsanda annem seni hala seviyor."
"Annen mi istedi bunları senden?"
"Hayır veda etmeye geldim."
"Ne vedası ne diyorsun sen Jongin?"
Dudaklarına uzun bir öpücük bırakıp evden çıktım. Sehun birden arkamdan koşmaya başlamıştı. Üzerimdeki ceketi çıkarıp ona giydirdim.
"Sehun zorluk çıkarma eve dön hadi."
"Nereye gidiyorsan ben de geleceğim, beni böyle terk edemezsin."
Birden Sehun'un telefonu çalmaya başlamıştı, numara bir yerden gözüme tanıdık geliyordu fakat çıkaramamıştım. Sehun'un elimi tutarak açtığı telefondaki ses babama aitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
сигарета и жасмин (sigara ve yasemin) #sekai
أدب الهواةama olmadı işte Yeol sonuçta ruhsuz bir beden işe yaramaz.