Bu gece istisnai bir şekilde bekleyen taraf Merih olmuştu. Bu onu aşırı derecede germiş ve kızdırmıştı. Bu kadar da olmazdı yani! Tamam, işi hızlıca çözmek istiyordu ama Tarık'la takılmanın da suyunu çıkarmıştı hanımefendi.
Yaklaşan bir araba motoru sesi, arabanın bahçe kapılarının önüne gelmesiyle Merih'in tamamen dikkat alanına girdi. Tarık'ın arabasıydı bu. Saat çoktan gecenin ikisi olmuştu ve hanımefendi yeni teşrif ediyordu. Bir de üstüne üstlük inmiyordu arabadan. Merih dayanamayıp saatine bakarak süre bile tutmuştu. Ancak kırk beş saniye sonra arabadan inebilmişti.
Merih'in onu bıraktığı halinden çok daha dağılmış bir halde bahçe kapısından girdi Venüs. Biraz sarhoştu, yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. "Aaa sen hala yatmadın mı? Bir de erken salmışlardı seni kıyamayıp!"
Merih asık bir yüzle kardeşine bakarken "Sessiz ol," dedi. Venüs hemen işaret parmağını dudaklarına götürerek "Şşt!" yaptı. Sonra sessizce güldü. Verandadaki masanın etrafındaki sandalyelerden birini çekip kendini ona bıraktı. Çantasını masaya koydu. Merih korkuluklara yaslanmış onu izliyordu.
Venüs ayılabilmek için yüzünü ovuşturup dururken "Of makyajı iyice dağıttım," diye söylendi.
Merih o anda ciddileşerek sert bir sesle "Sen ne yapmaya çalışıyorsun?!" deyiverdi.
"Ne demek ne yapmaya çalışıyorsun? Tarık'la randevudan geldim işte, adamı sana tavlamaya çalışıyorum."
"Venüs saat gecenin ikisi! Ben bile eve geleli bir saat oluyor. Siz restorandan kaçta ayrıldınız? Neredesiniz bunca saattir?"
"Müzik dinlemeye gittik. Şu canlı müzik yapan yer var ya çarşıda, oradaydık. Çok güzel şarkılar çaldı, çok eğlendik, çıkamadık."
Merih ellerini saçlarından geçirerek ofladı. Venüs de o sırada kafasındaki sıkı topuzu söylenerek çözmeye başladı. "Kafam ağrımış ya. Nasıl sürekli saçın toplu gezebiliyorsun anlamıyorum ki."
"Venüs, Tarık'la vakit geçirip ona beni sevdirmen gerekiyor. Onunla bu kadar flört edemezsin, ben gözlerimle sizin el ele tutuştuğunuzu, birbirinize bir şeyler yedirdiğinizi görmek istemiyorum!"
Venüs ters bir şaşkınlıkla Merih'e baktı. "Merih salak salak konuşma. Adamla flört etmeden... nasıl flört edebilirim? Vahiy gelip mi sana âşık olmasını bekliyorsun. O dediğin romanlarda oluyor canım, gerçek hayatta insanların âşık olmak için birbirlerini tanımaya ihtiyacı var."
"Tamam ama bunu adamı ellemeden de yapabilirsin bence!"
"Merihcim eğer bunları görmek istemiyorsan bakmayacaksın. Ben senin için bir nevi oyunculuk yapıyorum. Bunu böyle düşünemez misin? Rol yapıyorum sonuçta. Abartma, kendine gel artık. Adamı öpmüyorum etmiyorum! Zaten minimum seviyede temas söz konusu." Venüs ağır ağır oturduğu yerden kalkıp "Ben bir duş alıp yatacağım," dedi.
"Hayır yatamazsın, bana hareket gösterecektin," diye hatırlattı öğlen hazırlanırken yaptıkları konuşmayı.
"Of s*ktir ya! Ben onu unutmuşum tamamen. Buna yarın başlamak zorunda mısınız gerçekten? Haftaya başlasanız olmuyor mu?"
"Yönetim benden rica etti ben de bir spor hocası olarak hayır diyemedim Venüs. Yarın sabahtan itibaren her hafta sonu spor yapacağız." Merih'in ses tonu öyle ayar vericiydi ki, Venüs'e hiçbir söz hakkı tanımıyordu. Venüs de onun bu konudaki sonsuz haklılığı konusunda bir şey diyemiyordu doğal olarak.
"Tamam ben hızlı bir duş alıp geliyorum. Kendime gelmeye ihtiyacım var. Yarın için seni idare edecek kadar hareket göstereyim, hafta içi bir şeyler daha gösteririm. Değiştire değiştire yaptırırsın o huysuzlara."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİLİ DELİLİK
HumorYıllardan 2008, Mayıs ayının sonu Fethiye'de Sımsıcak bir yaz gelmek üzere! Merih ve Venüs ikiz kardeşler, doğma büyüme Fethiyeliler. Büyüdükleri yere aşıklar. Küçük yerin; malum en eski ve en popüler tek yumurta ikizidirler. Bütün Fethiye onları bi...