1.5

1K 65 79
                                    

~Matsuno Chifuyu~

Başında beklerken ağlıyor hâlâ kendimi susturamıyordum.

- Sensin! Yanılmamışım. Sen burdası-

Dediğim gibi bi anda sarılmıştım. Kahve gözleri şaşkınlıkla büyümüş, gözlerimin içine dikmişti gözlerini. Uyanmıştı.

- Senin bir daha böyle birşey yapmana izin vermeyeceğim. Seni seviyorum Keisuke. İyileşinceye kadar ve iyileştikten sonra hep yanında kalıcam Keisuke söz veriyorum. Söz.

Biraz sessizlikten sonra düşünceli bi şekilde bana döndü.

- Beni niye bırakıp gittin ki? Senin için bu kadar önemliysem bırakmaman gerekirdi değil mi?

Derin bir nefes aldım konuşmaya başlamadan önce.

- Uzun zamandan beri seni sevmeme rağmen birşey diyemedim. Ben başında seni sevdiğimi söylemeliydim Keisuke. Çok korktum. Korkaklığım olmasaydı eğer bu halde olmayabilirdin. Gerçekten özür dilerim. Ama Kazutora'nın en yakın arkadaşıyım ben. Sen de onun eski sevgilisisin. Ondan ne kadar önce sevmeye başlasam da seni, ona bunu yapamazdım. Birdaha böyle bişey yapmana izin vermeyeceğim. Ne olursa olsun yanında olacağım.

Dudaklarıma minik bi öpücük kondurduğunda kalbimin atışlarının hızlandığını hissettim. Beni affetmesini haketmediğimi düşündüm.

-Ben seni seviyorum Kei. Şimdi söyleyebilirim sana bunu. Seni kaybetme düşüncesine bile katlanmayacak kadar seviyorum seni.

Hıçkırıklarım çoğalmış yüzüne bile bakamıyordum. Belimden tutup kendine çekti beni. Sarıldı. Sadece sarıldı. Biraz sakinleşince ayrılıp ellerimi tuttu. Gözlerimin içine baktı.

- Yanılmışım.

Ne dediğini anlamamıştım. Tuhaf tuhaf bakınca açıklama isteği duyup tekrar konuşmaya başladı.

- Tekrardan kullanıldığımı ve yalnız kaldığımı zannetmiştim.

Bu sefer ben ona sarıldım. Tekrar özür dileme isteğiyle dolup taştım.

- Özür dilerim Keisuke. Dedim ya, korkağın tekiyim. Ama gerçekten böyle olsun istemezdim. Eğer bunun tek sebebi bensem kendimi asla affetmeyeceğim.
- Bunu daha sonra konuşalım.

Ağlamamaya çalışarak geri yatağa yatırdım onu. Köşedeki koltuğa oturup bileklerindeki sargılara bakmak gözleriminin dolmasına yetti. Benim yüzümden olmuştu. Herşey benim yüzümdendi.
İsmimi bile bilmiyordu. Niye sormamıştı ki? Unuttuğunu varsayarak mırıldandım ismimi.

- Matsuno Chifuyu.
- Anlamadım.
- İsmim.

Yüzüne harika bi gülümseme yayılmıştı. Birkaç dakika sonra sıkıldığını belli eden " Off " sesinden sonra benden yatakta doğrulmasına yardım etmemi istedi. Hemen kalkıp kollarının altından tutarak ağır bedenini doğrulttum. Kaldırmama yardım ettiği apaçık belliydi çünkü önce kaldırdığında göre daha az ağırlığını veriyordu kollarıma.

Susadığını düşünerek bi bardak su doldurdum ve bileklerini daha fazla incitmemesi adına suyu içirmeye çalıştım. Siktir! Çok sakarım ya. Üzerine suyu döktüğüm için tişörtünü çekiştirerek çıkarmaya çalıştım. Utançtan yerin dibine girerken tişörtünü çıkarıp yeni bi tişört bulup geldim. Tişörtteki kokusunu içime çektikten sonra ıslak tişörtü kuruması için minik hastane dolabının askısına bıraktım. Tişörtü üzerine giydirmeye çalışırken Kazutora bi hışımla içeri girdi.

- Ne yapıyorsunuz siz?!
- Çık dışarı. Seni burada görmek istemiyorum.
- Konuşacaklarımız var Baji. Senle Chifuyu ne ara bu kadar yakınlaştınız?
- Bu seni ilgilendirir mi Kazutora?

BAJİFUYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin