(Bölümü okumanız için bi şarkı öneriyorum. Zaten bölüm şarkıdan daha hızlı bitecek ama olsun.)
(Why Don't You Stay)
(Bu şarkıyla daha tatlı olur diye düşündüm.)
~Matsuno Chifuyu~
Bi anda bayılır gibi uyuyup kalmıştım. Keisuke'nin telaşlı sesiyle gözlerimi araladım.
- Fuyu!
- Umm, efendim Kei.
- Bayıldın sandım. Korkutuyorsun beni. Kalk da seni temizleyip hastaneye götüreyim.
- Uyumak istiyorum Kei. Eğer çok kötüleşirsem söyleyeceğim sana söz. Sadece şimdi hastaneye gitmek istemiyorum.
- Ateş düşürücü bi hap vereceğim eğer iyi olmazsan götüreceğim ona göre.
- Tamam Kei.
Getirdiği ateş düşürücü hapı içtim. Beni temizlemesini bekledim. Çarşafları da değiştirip temizlenmeye gittiğinde başım ağrımaya başlamıştı.
Başımın ağrısı yüzünden Keisuke gelene kadar döndüm yatakta. Temizlenip geldikten sonra yanıma uzandı. Arkadan belime sarılıp boynumdan öptü.
Şuanda gerçekten çok uykum vardı ama uyumam imkansızdı. Belki saçlarımla oynarsa uyuyabileceğimi düşündüm.
- Saçlarımla oynayabilir misin? Rahatlıyorum sen saçlarıma dokununca.
Parmaklarını saçlarımın arasında gezdirmeye başlamasıyla rahatlamıştım. Bi 5 dakika kadar sonra da uyuyup kalmışım zaten.
Sabah kalktığımda Keisuke yanımda değildi. Yüzümü yıkamak için kalktım. Banyodan gelen su seslerini duyunca duşta olduğunu anlayıp yatağa geri döndüm.
Sabaha kadar ateşim düşmüş ve baş ağrım geçmişti.
Elimde telefon yatakta dönüp dururken Keisuke girdi içeriye.
- Günaydın.
- Günaydın Kei.
- Düne göre daha iyi hissediyor musun?
- Alt tarafım hariç iyi sayılırım.
Gerçektende otururken ve hareket ederken kıçım acıyordu.
Kıkırdayıp yüzüne pis bi sırıtış yerleştirdi. Odadan çıktıktan 5 dakika sonra elinde bi tabakla geri döndü. Tabağı önüme ittirip itiraz etmeme izin vermeden itaatkâr bi ses tonuyla konuştu.
- Bunlar senin ve bitecekler.
Kahveden bi yudum alıp kenara koydum ve tabağımdakileri bitirdim. Önümden tabağı alıp kahve fincanını elime tutuşturdu.
Tekrar odadan çıktığında hızlıca kahvemi bitirip peşinden gittim mutfağa doğru. Elimdeki fincanı bulaşık makinesine yerleştirip elimi yıkadım.
Sonra film izlemeye karar verip minik sinema salonuna girdik. Filmi benim seçmeme izin verip kenara oturdu. Gülüşünü görmeyi sevdiğim için bi komedi filmi seçip yanına oturdum. Beni kucağına çekti.
Film boyunca gülümsemişti. Gülüşünü görünce rahatlıyorum adeta. O kadar güzel gülüyordu ki gülüşü yüreğime dokunuyordu.
Gülerken yüzüme bakması ayrı bi şahaneydi zaten. Dudakları yukarı kıvrılırken öpmek istiyordum onu. İsteğimi gerçeklerdirip dudağının kenarına minik bi öpücük kondurdum.
Bana hep gülmesini istiyordum. Her gülünce onu öpmek istiyordum.
Filmin sonuna kadar sarıldı ve bırakmadı beni. Kahkahalarımız eşliğinde biten filmden sonra dışarı çıkmaya karar verdik.
Yürüdüğümüz sahil kenarından bi deniz kabuğu bulup elime tutuşturdu.
Sonsuza kadar saklayacaktım. Bana verdiği deniz kabuğunu asla kaybetmeyecektim, bundan emin olabilirdi.
Arada sırada sarılma isteğimi bastıramayarak sarılıyordum ona. Onun beni hep sevmesini diliyordum.
Sonsuzluğa gidelim istiyordum birlikte.
Beğendiğim ünlüler hariç ilk kez bi erkekten hoşlanmıştım ve o da benden hoşlanıyordu. O kadar garipti ki. Hiçbir zaman beraber olamayız zannetmiştim.
Güneşin batışını izlerken kendi kendime verdiğim sözü tekrarladım. Onu bırakmayacağım. Onu üzmeyeceğim.
Ellerini tutarken bile hissettiğim duygular çok tuhaftı. Sarılırken hissettiklerim...
- Sen tanıdığım en iyi kişisin Fuyu.
- Teşekkürler Kei.
O an asıl içimden geçen şey onu sevdiğimi söylemekti. Anlık utanıp söyleyememiştim.
Eve döndük. Birşeyler atıştırıp uyumaya gittik.
Artık otomatik olarak saçıma giden parmakları sayesinde tekrardan uykuya daldım hep bu şekilde uyuyabilmeyi dileyerek...
Evet, herkesten özür dileyerek final bölümünü buraya bırakıyorum.
Bu ilk yazım ve deneyimim. Saçmalığa doğru ilerlediğini düşündüm.
Kendimden de birşeyler katarak bitirmek istedim.
Eğer isterseniz tabiki de özel bölüm atabilirim.
Teşekkür ediyorum, hepinize.
Hatalarım olduysa da özür diliyorum.
