ilk heyecan

184 28 71
                                    

Uykumdan sıçrayarak uyandığımda saat sabahın beşiydi ve deli gibi  kapım yumuruklanıyordu. Kapıdaki her kimse ebesini belleyecektim, hatta yedi sülalesini topa tutacaktım. En nefret ettiğim şeydi uykumdan uyandırılmak.

   Üzerimden yorganı
tekmeleyerek bir hışım kalktım. Mis gibi kokan, sımsıcak yatağımı geride bırakıp kapıya ilerledim. Bir türlü uyutmuyorlardı, ne periler evreninde, ne de dünyadaki pofidik yatağımda. Aklımdan bunları geçirirken çatı katındaki odamın merdivenlerini üçer beşer atladım.

Dışımdan sesli sesli söverek kapıyı hırsla açtığım gibi söven dilim bir yerlerime kaçmıştı. Kocaman kara gözleri ile bana gülümseyen Taehyung kapımdaydı çünkü. Yaklaşık bir haftadır kendisinden kaçıyordum, köşe bucak. Okulda karşılaşmamak için kırk takla atıyordum.

Hatta Arin'in tedavisini devam ettirmek için geceleri gizlice odasına girip, yapmam gerekenleri yapar kaçmıştım. Taehyung'u görürsem, bir hafta önce bana söylediği şeyin devamını getirmekten korkuyordum, çünkü önce Arin'i iyileştirmeliydim. Sonrasında kafamı ve kalbimi Taehyung'un aşkı ile doldurabilirdim.

Ona bunu anlatmayı denemiştim ama anlamamkta ısrarcıydı. Ablamı tanımıyordu çünkü tanısaydı neden kaçtığımı anlardı. Görevime odaklanamıyordum. Aksi durumda ablam beni bir daha dünyaya görev için göndermezdi, bu konuda fazla katıydı. Üstelik uyarısınıda peşin peşin yapmıştı.

Şimdi ise kapımda dikilen Taehyung'dan nereye kaçacaktım, donup kalmıştım. Karşımda dikilmiş, gözlerimin içine zehirli oklarını saplamak ister gibi bakıyordu.

   "Soonunda geldiin mucuzem,kapıda kalacaktım yookssa. Sanırımm alkoolüü fazzzla kaçırrrdım. Kuussura bakma."

     "Ö-önemli değil gel, kolunu ver yardımcı olayım." Taehyung kolunu uzattığı gibi omuzuma atıp sarıldım. Resmen ayakta duramıyordu. Bu kadar içecek ne vardı anlayamamıştım. Zaten doğru dürüst konuşamıyorduda.

  Yalpalaya yalpalaya salondaki koltuğa oturttum. Yüzündeki sevimli gülümseme ve açmakta zorlandığı kısık gözleriyle beni izliyordu.

   "Kahve yapmamı istermisin, açılırsın. Ve neden kapımı kırmaya çalıştığını açıklarsın". O ise sadece kafası ile onaylamış, gülümsemişti.

  Kahve yapıp içirdiğimde biraz daha kendindi. En azından dili sürçmüyordu. O kara delik gibi insanı içine çeken gözlerini gözlerime diktiğinde:

   "Yoongi neden benden kaçıyorsun? İki haftadır yüzünü göremiyorum. Neden kendini benden uzak tutuyorsun? Tamam , sevgilim olmak istemiyorsun ama en azından seni görmeme izin ver. O küçük düğüme gözlerini özledim. Arin'i bile görmeye gelmiyorsun. Tedavisini bıraktın, sırf sana açıldığım için."

  "Hayır saçmalama, öyle bir yükü omuzlayamam ben. Sadece evine gizlice giriyordum. Arin hızla iyileşiyor merak etme.


  "Ozaman neden Yoongi, neden benden kaçıyorsun!? Hayır yada evet bile demedin. Çektin gittin. Hemde koşarak!!

  "Ne yapsaydım! Sana kapılmamak için kaçtım! Ben sana birşeyler hissetmiyorum mu sanıyorsun! Sana bunu anlatmaya çalıştım, tamamlamam gereken bir görevim var dedim. Hatırlıyorsan senin kardeşin. Ablam buna izin vermez dedim, beni uyardı,dedim sana. Önce Arin iyileşmeli. Bak tekrar söylüyorum, birdahada söylemeyeceğim Taehyung. Ablam beni geri gönderir, Arin'in tedavisi yarım kalır ve birdaha da insanların dileklerini gerçekleştirem anlıyor musun!? Önce görevim Taehyung!"

  
   Tüm bunları yüksek sele söylüyordum, çünkü sinirlenmiştim beni, onları bırakıp gidebileceğimle suçluyordu. Neler kurmuştu kafasında böyle. Neden içtiği belli oluyordu şimdi. Ben ona bağrırken o üzerime yürüyordu gözlerimi gözlerimden çekmeden.

Twinkle (TAEGİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin