Bir buçuk yıl. Tamı tamına bir buçuk yıl geçmişti. Oturma odamın duvarına astığım,her gece saatlerce izleyip uykuya daldığın bir buçuk yıl...
Fazlasıyla özlemiş özlemiştim sesini ,kokusunu, verdiği huzuru. Dayanamıyordum. Okul kaydımı bile dondurmuş eve kapanmıştım.
Başına ne geldi, durumu nasıl, mutlumu,huzurlumu diye düşünmekten artık ruh gibi olmuştum. Arada Jungkook'dan haber alıyordum. En azından dağılmış da olsam ayakta durmamı sağlayacak kadarını söyleyebiliyordu. Sadece "o iyi merak etme bana güven." Diyor ve bana sıkıca sarılıp yalnız olmadığımı hissetirmeye çalışıyordu."
Yoongi gittiğinden beri hiç yalnız bırakmamıştı beni her okul çıkışı uğrar durumumu sorar iyi hissetmiyorsam yanımda kalırdı. Ona minnettardım. Ama son zamanlarda oda çok duygusaldı dalıp dalıp gidiyor, "neyin var senin" dediğimde, " yok birşey iyim ben" diyip kestirip atıyordu. Sebebini anlayamamış olsam da sıkıştırıp öğrenmeye karar vermiştim. Birşeyler saklıyor ve söyleyemiyor gibiydi.
Bir plan yapmış, Jungkook'un ağzındaki baklayı çıkartmya karar vermiş ve Jimini arayıp ikisini akşam yemeğine çarmıştım. Epey şaşırsalarda ısrarıma dayanamayıp kabul etmişlerdi.
Bir gün mucizem eve döner umuduyla ailemin yanından ayrılıp aldığım evi bahane edip çağırmıştım yemeğe. Birkaç saat sonra yola çıktıklarına dair aradıkları esnada bende son hazırlıklarımı yapıyordum.
Yemek masasını hazırlamayı bitirdiğim esnada ve " tam zamanında" diyerek kapıya yönelmiştim. Kapıyı anlamlandıramadığım bir hisle açmış, " hoşgeldiniz, zamanlamanız harika. Hadi dikilmeyin geçin içeriye." Dedikten sonra üzerlerindekileri çıkarmalarını bekleyip onlar salona doğru geçerken kapıyı kapatıp arkalarından ilerlemiştim.
Hazırladığım masaya yemekleri getirirken Jungkook, " Taehyung ne oluyor tanrı aşkına bu yemek de nereden çıktı şimdi? Sen iyi olduğuna eminmisin kardeşim?" Diyerek telaşlandığını, hatta eminim kafayı sıryırdığımı falan düşünmüş olabilirdi.
"İyiyim ben merak etme, telaşlanmada. Rahatla lütfen cidden yok birşeyim." Derken Jimin benim ardımdan " Jungkook,tamam hayatım bak iyi işte. Sende bana güven. Kıçı boklu hallerini bilirim ben bunun, sorun yok diyorsa gerçekten yoktur. Hadi geçin masaya artık, açız değil mi?" Derken aynı zamanda bizi sırtımızdan masaya doğru itekliyordu.
Hep birlikte masada yerlerimizi aldıktan sonra tam kaşığımı yemeğe daldıracağım sırada, Jungkook ağzındaki baklayı çıkaracağını belli ederek " aslında benim sana söylemem gerekenler var ama..." boğazını temizleyip oturduğu yerde kendini dik pozisyona getiriken aynı zamanda yanımdaki Jimin'e bakıp cesaret toplamaya çalışırken, Jimin anlamaz gözlerle ne oluyor dercesine başını sallamıştı.
Jungkook " senin biraz olsun toparlandığını görmem gerekiyordu aslında. Anlıyormusun? Sana bunu yapamazdım. Acın, özlemin katlanırdı. Diye söze dalmış ve söyleyeceklerini nasıl toparlayacağını bilemiyor gibiydi.
İçimdeki his yşne kendini gösteriyordu yavaştan. İçimdeki hissin verdirdiği tepkiyle "şu siktiğimin şeyini söyle artık. Birşeyler gizlediğinin epey farkındayım Jungkook!! Birşeyleri söylemenizi veklemek için artık sabrım kalmadı anladın mı? Yoongi'ye mi birşey oldu? Korkutmasana insanı söyle hadi!! Diye tekrar gürlediğim de,masadan kalkıp beni kollarımdan tutmuş ve sakince koltuğa oturmamı sağlamış Jimin'de yanımıza hızla gelip " Taehyung, bak benimde habrim yok birşeyden sana su getireyim sakinleş ve bu tavşan da anlatsın bakalım neler oluyor deyip mutfağa gitmişiti.
Jungkook hala karşımda put gibi dikiliyor ve Jimin'in getirdiği suyu bitirnemi bekliyordu.Jimin onuda koltuğa çekip oturttuktan sonra " dökül şimdi bekliyoruz sakince, yoksa sizden ufağım demem dalarım duydunuz mu beni? Demişti. Sakince tehtid savurmuştu ve biliyırdum ki onun sakin tehtitleri tehlikeli olurdu, cidden döverdi pikopat.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twinkle (TAEGİ)
General FictionPeriler ve perilere inananlar. Taehyung da bunlardan birtanesiydi.Taehyung bir gun bir dilek diler ve dileginin gerceklestirilmesi icin Yoongi gonderilir ama sonucunun aska donusecegini kimse tahmin etmez.