kemirgen

179 25 54
                                    

        TAEHYUNG

   Trafikte son sürat, öğlenden sonraki derslere yetişebilmek için araba kullanıyordum. Dün gece yaptıklarımı düşündükçe kafamı biryerlere vurasım vardı. Çünkü ayyaş kafa ile Yoongi'ye gitmiş,kapıyı kırasıya yumruklayıp, Yoongi'yede sesimi yükseltmiştim.

     Sonrasında herşey tatlıya bağlanmıştı. Onu incitip kırmaktan delicesine korkuyordum. Tanrıya şükürler olsunki yumuşak huylu biriydi. Sabahın altısında uyumak için kapattığım gözlerimi,koynumda pamuk gibi yumuşacık teniyle ve mis gibi kokusuyla uyuyan bebeğim ile açmıştım.

    Ben kımıldandığımda uyanmış, fakat uyumaya devam etmesi için hızlıca dersim olduğunu söyleyip, kendi gibi minik kirazlarına öpücük kondurduktan sonra, hızla evden çıkmıştım.

   Arabayı parkettikten sonra ise kampüsün bahçesinde arkamdan "bekle bizi" diye seslenen Jimin'i ve Hobi'yi bekliyordum. Birazdan nereden geldiğimi öğrendiklerinde kıyametin küçük versiyonu kopacaktı muhtamelen.

  "Selam kardeşim."
  "Selam kardeşim."
  "Selam brommm."
  
  Bana
Bro diye telafuz eden  Jimin, elimi sıkarken, aynı zamanda biboklar seziyorum ben, dökül lan dermiş gibi kaşı gözü ayrı oynuyordu.
 
   "Ne kaş göz oynatıp duruyorsun lan cik cik, yol ortasındamı anlatayım?" Geçelim kafeteryaya, dersin başlamasına var daha, orada anlatırım."

   "Tamam brom, Hobi hadi birer kahve kaktıralım. Belliki birinin gecesi uzun geçmiş geç uyumuş. Şişmiş yüzü gözü."

   Jimin ikimizin koluna girip, bizi kafeteryaya doğru çekelemişti. İçeriye girip kahveleride sipariş ettikten sonra, Jimin'in " dökül bro" demesiyle derin nefes alıp anlatmaya başlamıştım ki, Jimin dayanamayıp sözümü kesti.

   "Seviştiniz mi laaannn!"
   "Kısmen kardeşim."

   "O ne demek be?"
   "Ne demek se o demek işte, sonunu getirmedik."

   "Bu arada öküz gibi böğürme üçümüz duysak yeter kampüs duydu."

  "Hakli Jimin, çok  bağrıyorsun azıcık sessiz."

   "Tamam sessizim. Lan oğlum be. Bende seni bayıltana kadar si-!!"

   "Sus laan götünü siktimin salağa, ne biçim konuşuyorsun ortalık yerde."

   "Sen yapabiliyormuydun ki o işi?"
   "Seni amuda kaldırır beceririm Jimin ozan anlarsın beceriyormuymuşum yoksa beceremiyormuymuşum.  Yoongi ile aramda olanların acelesi yok, ikimiz açısından da, anladın mı?" Sus artık yeter. Bir daha anlatmayacağım."

   "Aman iyi be,sende de malzeme var ama icrat yok amk salağa, bende olacak öyle malzeme uke bile olurum şerefsizim."
 
   Dedikten sonra en sonunda atışmamız bitmiş Hobi'ye dönmüştük. Zavallım bir bana bir jimine bakmaktan başının dön- düğünü söyleyip, kafalarımıza aynı anda birer tokat patlatmıştı.
 
   Hayatımda Jimin kadar meraklı insan tanıdığımı sanmıyordum. Sonunda kahvelerimizi bitirip dersliklerin olduğu koridora  girmiştik. Yaklaşık bir saatten fazla der işlemiş, Beynimizin burnumuzdan akmasına ramak kala hocanın çıkabilirsiniz demesini bekliyorduk.
  
    Dersin sonlarına doğru kapı tıklatılmış, sevimli ile alımlı arası bir öğrenci içeriye girmiş konservatuar sınıflarının olduğu kısmı sormuştu.
  
   Adının Jungkook olduğunu öğrendiğimz çocuk sınıfının yerini öğrenip gittikten sonra, çocuğun arkasından donakalan Jimin'i pislik olsun diye götünden çimdikleyip yerinden zıplatmıştım. Suratına pis pis gülüp:
  
    "Çarpılmış gibi görünüyorsun kardeşim hayırdır, tanıdın mı çocuğu? Jimin... heyyy alooo, sesim geliyor mu? Öldün mü lan ses versene salak."

Twinkle (TAEGİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin