Selam güzelliklerim. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir🖤
Hiiiç bekletmeden sizi bölüme alıyor, oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi ki benimlesiniz canlarım🖤
Twitter'da #verayaveda etiketiyle tüm yazdıklarınızı okuyorum 🖤
🔥
BÖLÜM 6 |DELİKANLILIK KİTABININ İLK SAYFASI
Bölüm Şarkısı | Toygar Işıklı - Korkuyorum
🔥
Hiç yok olmayı düşünmemiştim. Bir gün ortadan kaybolsam üzülecek, beni arayacak bir sürü insanı düşünüp vazgeçerdim.
Ama Leyla benim gibi değildi. Leyla sonsuz boşlukta kaybolmanın ona ne kadar iyi geleceğinden bahsedip dururdu. Sürekli düşünürdüm, bu kız neden böyle? Neden mutlu olmayı beceremiyor? Neden elindekilerle yetinmeyi bilmiyor?
Bir keresinde "Bir okyanusa açılsam, öyle sırt üstü kendimi suya bıraksam. Öyle çok gitsem, öyle çok gitsem ki yıllar boyunca o sakinliğin içinde zamanı bile unutsam" demişti. Söylediğine gülüp geçmiştim.
Şimdi ben de aynını yapmak istiyordum. Leyla'yı o sonsuzluğun içine hapseden canavar serbest dolaştıkça, elimden hiçbir şey gelmedikçe kahroluyor, sonsuz boşluklarda kaybolmak istiyordum.
Sahi Leyla'mın hayalini ben mi gerçekleştirsem? Ben mi açılsam sonsuz okyanuslara?
Elimdeki albümü rafa kaldırdım. Ağlamaktan kuruyan gözlerimle son bir kez bakıp anneme, Leyla'ma ve koruyamadığım sincabıma kavuşacağım günü hayal ettim.
Sonra aklıma Gabriel De Annunzio'nun şu sözü gelince ürperdim.
"Ölümden korkmayan ölmez, ölüm kendine koşanları hiçbir zaman vurmaz"
🔥
İki haftadır okulda öyle yoğundum ki sürekli yeni dönem kayıtlarıyla ilgileniyor, mezun vereceğimiz miniklerin kutlama planlarını hazırlıyordum. Bu süreçte İpek'i, Tuna'yla olan ilişkime inandırmak için de hayli çaba sarf etmek zorunda kalmıştım. Sonuç olarak bu birkaç gün içerisinde evlenecektik ve ev arkadaşımın bile inanmadığı bir evliliğe kim inanırdı ki?
Günün yorgunluğunu atmak için okuma koltuğuma kurulup ayaklarımı uzatmış kitabımı okurken telefonuma gelen bildirime bakmak için uzanıp masadan telefonumu aldım. Mesaj amirimdendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VERA'YA VEDA
General Fiction+18 öğeler içermektedir. Dağ sandığım, sırtımı yasladığım, yıkılmaz gördüğüm koskoca Narkotik büro amiri Tuna Atabeyli, dizlerinin üstüne çöküp ayaklarıma kapandığında gözlerimden akan sağanak, gökten akanlarla yarışıyordu. Titreyen sesiyle "Piraye"...