0.6

1.7K 125 281
                                    


***

Geçen bir haftalık hazırlık sürecinden sonra aşırı yorgundum. Kucağımda Reina ile Kaedo-chan'ın elbisesini yeni yollamamı kutluyorduk. Önümüzde küçük bir pasta vardı. Orman meyveliydi. Tatlı çatalına bir parça daha alıp Reina'nın dudaklarına uzattım.

Heyecanla kek bulaşmış ağzını aralayıp çataldaki keki yedi. Minik bedeninden mutluluk dolu mırıltı sesleri yükselirken tekrar bir çatal alıp dudaklarıma götürüyordum ki bileğimden kavrayıp kendi ağzına çatalı sokan Ran ile şaşkınlıkla baktım. "Ran?"

Bana göz kırpıp keki yuttu. Yanağıma öpücük kondurup kızının saçlarını okşadı. Reina babasını görmenin heyecanıyla gülümsedi. Çok aşıktı babasına. "Düğünümüz üç gün sonra ve sen oturmuş pasta mı yiyorsun sevgilim?"

Panikle gözlerim açıldı. Yoğunluktan unutmuştum. "Ben unuttum! Kahretsin!" Ayağa kalkıp odaya yöneleceğim sırada Ran'ın kolları belime dolanıp kendine çekti beni.

"Dur, herşeyi hallettim sevgilim sadece şaka yapıyorum."

Derin nefes alıp Reina'yı koltuğa bıraktım. Çok paniklemiştim. Küskün bir tavırla başımı başka yöne çevirdim. Kaşlarım hafiften çatılmıştı. Beni nasıl kandırırdı!?

Belimdeki ellerin birisi yanağıma çıkıp kendine çevirdiğinde boynuma derin bir öpücük kondurdu. Pardon kondurmadı, resmen sömürdü. "Çok tatlısın sevgilim. Bir haftadır yoğunluktan sana dokunamamamın faturasını kesmek istiyorum."

Gözlerim şokla açıldı, elimi dudağına bastırıp Reina'ya baktım. Kendi halinde takılıyordu. "Ran! Reina yanımızdayken böyle şeyler söylemesene. Çok ayıp."

Parmaklarımı öpüp kalçalarımı sıktı. "Kahretsin haklısın, unuttum." Ardından kulağıma yaklaşıp fısıldadı. "Ayrıca sevgilim ayıp yatakta olur."

"N-ne diyorsun sen be? Sapık! Uzak dur benden!" Hızla ayağa kalkıp mutfağa ilerledim. Aşırı utanmıştım. Kızaran yanaklarımı göstermemek için sırtımı ona dönüp tezgahtaki açılmamış pastayı açtım. Tabak çıkarıp tabağa yerleştirdiğimde tezgah ve Ran arasında kaldım.

"Sana sapık ne göstermemi ister misin?" Kulağıma fısıldadığı sözlerle gözlerim şokla açıldı. Ne diyordu bu adam böyle?

Yanaklarım kıpkırmızı olurken tezgahtaki eline vurup onunla tezgah arasından kaçtım. "Ne diyorsun Ran? Çok ayıp! Reina burda." Başımı çevirip Reina'ya baktım.

Masadaki telefonumu alarak koşar adımlarla salona gittim. Reina küçük ellerini çırpıp bana bakıyordu. Kucağıma alıp saçlarını öptüm. "Hadi bakalım banyo vakti."

Reina çığlık atıp mutlulukla kucağımda kıpırdandığında gülümseyerek bakışlarımı Ran'a çevirdim. Başını sallayıp peşimden geldi. Banyoda ki küveti doldurup sıcaklığını ayarladım. Reina'nın oyuncaklarını suyun içine atıp sütyen ve iç çamaşırımı hariç soyunup önce kendim girdim sonra Reina'yı kucağıma aldım. Benim minik bebeğim tatlı tatlı bakıyordu etrafa.

𝙻𝚒𝚝𝚝𝚕𝚎 𝙰𝚗𝚐𝚎𝚕|| 𝙷. 𝚁𝚊𝚗Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin