0.9

1.1K 112 97
                                    


***

Evliliğimizden yaklaşık üç ay sonra her şey güzel ilerliyordu. İlişkimiz iyiydi ve Ran'ın yarından sonra beş gün boyunca aldığı izin için hazırlanıyordum. Birikte Karayiplere gitmeye karar vermiştik. Balayına çıkamadığımız için şimdi gidiyorduk.

Reina Rindou ile kalıyordu. Ne kadar onu götürmek istesek de Rindou bunun bizim balayınımız olduğunu söyleyip izin vermemişti. Elimi kurulayıp salona geçtim. Kapının yanında valizlerimize gözüm kaydığında mutlukla içimi çekip koltuğa oturdum.

Altımdaki kısa şort bacaklarımın üşümesine sebep oluyordu. Açık bahçe kapısını kapatmak için kalktığımda önümden geçen karartıyla irkildim fakat başımı çevirmeye bile kalmadan boğazıma yapışan eller nefesimi kesti.

Üstümdeki maskeli adam yumruk atsam bile hareket etmeden boğazımı sıkıyordu. Gözlerim kararmaya başladığında yanımızdaki masanın örtüsünü çekip herşeyin adamın üstünde parçalanmasına sebep oldum.

Öksürerek kalktım yerden. Adam beni tutmaya çalıştığında koltuğun üstündeki battaniyeyi kafasına sarıp sıkıştırdım. Koşarak üst kata koştum. Yatak odamıza girip kapıyı kilitledim. Arkasına makyaj masamı çekip cama çıktım. Burdan inebilirdim fakat dikkatli olmam gerekiyordu.

Yavaşça çatıya yakın ağaca ilerlerken aniden sırtımda hissettiğim elle rüzgarı bütün bedenimde hissettim. Mavi gözlü, beni boğmaya çalışan adamla göz göze geldiğimde titrek nefes alıp gözlerimi kapattım. Bedenimdeki yüzlerce kemik kırılmış gibi hissediyordum. Çok kısa bir süre sonra Ran'ın arabasının farı gözlerimi aldı.

Koşarak geldiğini bulanık gözlerim gördü. Bedenimin acısına karşı Ran'ın dokunuşları huzurlu hissettirmişti. Kendimi onun kollarında bırakıp bilincimin kapanmasına izin verdim...

***

Haitani Ran deli gibi korkuyordu. Günlerdir sevgilisinin bedeni acı çekiyordu. Girdiği koma ne kadar sürecek bilmiyordu bile. Karısına birilerinin saldırdığını anlamıştı. Elini cama yaslayıp kızarmış gözlerini karısına çevirdi. Güzelliği karşısında büyülendiği karısı onu parlak gülümsemesiyle karşılamıyordu.

Omzuna konan elle arkasına döndü. Sanzu buluşturduğu yüzüyle kendisine bakıyordu. "Bok gibisin hıyar ve dinlen. O iğrenç suratın çekilmiyor."

Ran kaşlarını çattı. Sanzu'nun elini itip karısını izlemeye devam etti. "Umrumda değil. O uyanmadan burdan ayrılamam."

Sanzu sert bir yumruk attığında Ran sendeledi. Öfkeli gözlerini Sanzu'ya çevirip bağırdı. "Senin sorunun ne ahmak?!"

"Benim sorunum mu?! Aptal bir kadın yüzünden işleri başlayan sensin! O kadın olmasa eskisi gibi olabilirdik!" Sanzu silahını çıkarıp gözleri yeni yeni açılan fakat fark edilmeyen senin üstüne çevirdi. "Onu öldürürsem yine Mikey'e bağlanırsın. O herşeyi bozuyor!"

Bütün hastane kaosa kapılırken Ran Sanzu'ya atıldı. "Bebeğimi kaybetmişken karımı da kaybetmeyeceğim!" Bağırtısını duyan karısının göz yaşlarının döküldüğünden habersiz Sanzu'nun yüzünü dağıtmaya başladı.

Genç kadının kalp atışları istem dışı hızlanmaya başladığında Ran, Sanzu'yu bırakıp koşarak içeri girdi. Kadının yüzünü avuçlayıp mutluluk göz yaşlarını döktü. "Uyandın! Aman Tanrım uyandın!"

Genç kadın Ran'a gözlerini çevirip boş bakışlarla baktı. Yaşadığı olaylar bütün zihnini kaplarken hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Ran endişeyle kadının göz yaşlarını sildi. "Ağlama bebeğim. Ben burdayım, bir daha kimse sana bulaşamaz. Sana zarar vermeye çalışan o adamı öldüreceğim."

Kadının ağlamaları devam ederken doktorlar sessizlikten yararlanıp gelmişlerdi. Ran'ı dışarı çıkarıp kadınla ilgilenmeye başladılar...

𝙻𝚒𝚝𝚝𝚕𝚎 𝙰𝚗𝚐𝚎𝚕|| 𝙷. 𝚁𝚊𝚗Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin