Bazı saçmalıkları size anlatacam.
Bunu bilmelisiniz en önce İngilizce bir ders değildir arkadaşlar.
Bakın tekrar yazıyorum İngilizce bir ders asla değildir.
Ya da şöyle yapalım.
İngilizce bir DERS değildir.
Bunu anladıysanız kafanıza oturttuysanız devam edelim.
İngilizce bir dildir.
Bir iletişim aracıdır.
Ağzınızla konuşursunuz öğrenmezsiniz. Çünkü ders değil.
İngilizce bir dil olduğuna göre biz bunu konuşacağız.Bakın biz şuan nasıl Türkçe ile iletişim kuruyorsak, nasıl bir araç olarak kullanıyorsak, bir şeyler aktarıyorsak aynısı İngilizce için de geçerli.
Yani biz bu ingilizceyi bir araç olarak bir araba olarak düşünebiliriz.
Bizi A noktasından B noktasına ulaştıracak bir araçtır.
Ama bizim ülkemizde ingilizceyi konuşmaya çalışanların yüzde doksanı ingilizceyi hala bir test, bir sınav, bir dersten ibaret sanıyor.
Ama bu öyle değil.
Bitti gitti bunu öğrenin.
Kaç yaşına geldin sen?
Çoluk çocuk okula gidiyor bırak onlar test çözsün. Onlar derslere girsin sen değil.Sen artık ingilizceyi bir araç olarak kullanacaksın. Bir diyalog kurmak için bunu kullanacaksın.
Şimdi diyelim ki ben bu ingilizce aracını, arabasını kullanmak istiyorum. Araç örneği vermemizin sebebi şu : Aranızda hangi delikanlı ben araba öğrenmeyi ehliyet kursunda öğrendim diyebilir?
Var mı aranızda böyle birisi ?
Yoookkkkkk
Var diyen kolpacıdır, yalancıdır.
Kimse ehliyet kursunda yok trafik ışıklarıymış, gaz, pedal, zart zort felan onlarla teorik eğitimle kimse araba sürmeyi öğrenemez.Bende sizi boş bir arazide bir arabayla baş başa bırakıyorum. Geç şu arabanın direksiyon koltuğuna ve arabayı sür. Sonra siz de bana iyi de bana gazı anlatmadın?
Pedalı anlatmadın?
Fren nedir ne işe yarar anlatmadın?
Debriyaj anlatmadın?
Vites anlatmadın?
Direksiyonu anlatmadın?
Aynayı kemeri cartu curtu zart zort
Yaw arkadaş geçsene şu koltuğa diyorum.Siz şu koltuğa gönüllü bir şekilde oturduğunuzda ben de size anlatıyorum.
Anahtarı sok.
Vites debriyaja basaraktan boşal.
Ve marşa bas
Bak işte araba çalıştı.
Debriyaja basıp vitesi bir'e al ve yavaş yavaş gaz vermeye başla ve arabanın anasını ağlatarak bu aracı öğreneceğiz.Peki biz ingilizce aracını nasıl kullanıyoruz?
İngilizce kursuna gidiyoruz değil mi?
Oturuyoruz ve hoca bize anlatıyor.
İşte bu araç ve bu da direksiyon.
Bu gördünüz gaz pedalı bilmem ne.
Çekil şurdan be hocam ya çekil.
Bende oturayım şu koltuğa.
Çekil bir direksiyonu tutayım bari.
Yok anasını satim yok.
Sürekli anlatıyor hep anlatıyor.
Kalkta ben de süreyim biraz.
Sürekli öğretmen sürüyor çekil biz de sürelim ya.
İşte o direksiyonda oturtmuyorlar bizi kurslarda okullarda.
"Bak görüyor musun nasıl sürüyorum sen sadece beni dinle."
Lan olummmm?
Ya çekil bende süreyim, hata yapayım, bir yere çarpayım.Şu arabaya binin kırın, çarpın, parçalayın bedava ya.
Benden biraz öğrendin git şu koltuğa otur konuşmaya çalış ağzınla var ya hani ağzın var ya onla konuş böyle.
O direksiyonu elinle tut bas gaza ya.
Sen bisiklet sürmeyi kitaptan veya videodan mı öğrendin?
Bindin adam gibi bisiklete düşerek, yaralanarak, çarparak öğrendin.Yaw arkadaş sen ingilizce öğreniyorsun sürücü koltuğundasın.
Sana ne arabanın şanzımanından yok motorundan bilmem anasının nikahından sana ne?
Bırak ya sal sen sadece arabanı sür.
Ne gerek var?
Bana direksiyon, kemer, debriyaj, pedal ve aynalar bitti.
Sen sanayide usta mı olmak istiyorsun yoksa araba mı sürmek istiyorsun.?
Yookkkk dediğini duyuyorum.
O zaman sal arkadaşım.
Yok arabanın moturu yok arabanın şanzımanı.
Kasmayın ya bu kadar. Konuşun işte o kelimeler ağzından çıkacak.Yaw arkadaş kursta veya okulda niye arabanın motorunu anlatıyorlar.
Arabanın şanzımanı bilmem nesini.
Sürmeyi öğretsene sen adama???
Yok öğrenmesin o usta olacak.
Siz insana öyle bir ingilizce anlatıyorsun ki Türkçe öğretsen adam onu günlük yaşamında kullanmayı bilmeyecek yani günlük konuşacağı şeyler değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNGİLİZCE - DİL EĞİTİMİ
RastgelePLATFORMUN EN İYİ "İNGİLİZCE" KİTABIDIR. NELER ÖĞRENECEM ? - TÜM İNGİLİZCE KONULARINI ÖĞRENECEZ - İNGİLİZCE CÜMLE YAPILARI, KALIPLARI - İNGİLİZCE ANLAYABİLECEKSİN - İNGİLİZCE KONUŞABİLECEKSİN - GRAMER BİLGİSİ, KELİME, KONUŞMA, YAZMA VE ANLAMA - AKIC...