You pick me up when I feel down - 1

525 41 18
                                    

Bu sıcak havaya inat soğuk olan elleriyle benim ellerimi tuttu sıkıca. Önümden ilerlerken benimle birlikte koşuyor ve yüzünde yanımda olduğunda indirmediği o gülümseme var yine. Hafif kıkırtılar çıkıyor güzel dudaklarından. Birlikte halkın diyeceklerinden ve bizleri aşağılayacak dillerinden uzak sürekli geldiğimiz bir nehir kenarına doğru koşuyoruz.

Beomgyu ben, Yeonjun'un biriciğiyim onun demesiyle. Eh, o da benim için öyle. Birbirimizde buluruz biz her şeyimizi. Şahsen bu modern dünyada bize bizden daha iyi sığınacak yerde bulunmaz. Her ne kadar küçük bir kasabada yaşasakta bizim ilişkimize karışıp lanet edenlerde oluyor elbet. Oysa bilmezlerki şuncacık yerde geçimlerini sağlamak için tek çırpınan Yeonjun ve benim. Ama her neyse, bunlardan bahsetmek boş şeyler.

Yeonjun'dan bahsedeyim biraz. Çekik gözleri her daim benimkilere bakarken kısılan, kahkahaları biz birlikteyken daim olan, kucağında oturmamı seven, dahası beni sevdiğini iliklerime kadar hissettiren adam. Düştüğümde yanımda olup beni kaldıran tek kişi o. Var olmamın sebebi o. Her ne kadar kelimelerim basit manalara gelse de Yeonjun... Yeonjun bunlardan daha fazlası elbet benim için.

Onunlayken ölüme bile gözü kapalı atlarım. Tıpkı şu anda yaptığım gibi. Onunla şu an koştuğum ve bir yerden sonra artık soluklanmaya başlamamın sebebi bir kaçış içerisinde olmamızdı. Neyden mi kaçıyoruz? Ee, sadece birkaç polisten. Küçük bir hırsızlık yapmış olabiliriz ama elbette karşılığında birkaç küçük ve taze çiçek bırakmıştım. Umarım çiçeklere güzel bakarlar.

Her neyse, amacımız sokakta bulduğumuz aç hayvanlar için yemek alabilmekti sadece ve tahmin edin kim beş parasız bir hayat yaşıyor? Elbette Yeonjun ve ben! Ama kimse niyetimizi anlamıyor. Ben 18 o ise 20'sinde bir genç. Ama sadece eski kıyafetlerimize bakarak yorum yapan insanlarla yaşıyoruz. Elbette bize inanmayacaklardı. Fakat hoş, bu ilk seferimizde değildi. Polislerde peşimizde koşturmaktan yoruluyor ve bir süreliğine peşimizi bırakıyorlardı. En azından bir süre rahatız. Sanırım.

Nehir kenarına çömelip oturmuş batan güneşi izlerken kucağında soluklanıyor ve benim üzerimden onun tenine bulaşmış çiçek kokularını içime çekiyordum. "Kokuna sahip olmayı seviyorum, birçok şeyini sevdiğim gibi." Diye dökülüverdi bir anda dudaklarından.

Büyük bir gülümseme bahşedip dolgun dudaklarına küçük bir öpücük kondurup kafamı göğsüne yasladığımda utandığımı anlamış ve hafif bir kıkırtının ardından kollarını belime sararak bana sıkı bir kucaklama vermişti. "Her şeyimin her şeyi olabilmeyi seviyorum." Diyiverdim bende karşılığında. Ardından bende boynuna sarıldığımda uzunca soluklanmaya devam ediyor ve birbirimizin kalp atışlarını hissederek o kenarda uykuya dalıverdiğimizde hayatta başka bir şeye ihtiyacımız yok gibi hissediyorduk. Biz bize yetiyorduk.

////////////////

Ve bu da ilk yeongyu ficim

Minific olarak yazmayı planlıyorum umarım bu da kafamda yazdığım gibi güzel olur ehehe

Kaçtım yine blayee

Kaçtım yine blayee

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bonnie & Clyde || beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin