Bir saat süren bekleyişin ardından yaşlı adamın kızının eve geldiğini adamlarından biri gelip haber vermişti.
" Ona bahçede beklediğimizi söylemedin mi "
" Söyledim ama çok yorgun olduğu için odasında dinlenmek istediğini söyledi "
" Git hemen çağır onu buraya " diye bağırmıştı yaşlı adam ve sessiz bir şekilde ' şımarık velet ' diye söylenmişti.
Adamı kızı tekrar çağırmak için yanımızdan uzaklaşmıştı." İşte böyle bana karşı bile böyle dik kafalı kimseyle o yüzden anlaşamıyor "
Dediğinde sadece yüzüne bakmıştım. Yani şımarık kızı için ne diyebilirdim ki. Bir kaç dakika sonra kapıdan içeriye kızı girmişti. Güzeldi. Kıvırcık uzun saçları badem şekli yeşil gözleri uzun kirpikleri dolgun dudakları ve harika fiziğiyle insanı kendine çeken bir güzelliği vardı. Ben onu süzerken o da aynı şekilde beni süzmüş sonra gülmüştü." Ne o bu yeni karın mı " dediğinde babasından önce yakışıklı dediğim adam sinirle
" Saygılı ol öykü "
" Konuştu babasının köpeği hav hav " adam sinirle dişlerini sıkmış tam bir şey söyleyecekken yaşlı adam tekrar konuşmaya başlamıştı
" Karım değil senin yeni koruman " beni tekrar süzüp alaycı olduğunu düşündüğüm bir şekilde sırıtıp konuşmaya başlamıştı
" Bu kız mı beni koruyacak beni güldürmeyin nolur " dediğinde sinirlenmiştim. Neden herkes dış görünüşümden dolayı aynı şeyi söylüyordu. Şımarık kertenkele suratlı anakonda. Bu kızla anlaşamayacağım kesindi. Babası
" İyi olmasa işe almazdım değil mi " dediğinde tekrar gülmüş bana bakmıştı.
Gelip yanıma oturup" Merhaba ben öykü " diyip elini uzatmıştı bu kızın psikolojisi cidden bozuktu Allah bana yardım etsin.
" Merhaba sara "
" Sara mı ne ilginç isim annen baban türk mü "
" Evet türk "
" İsminin anlamı ne "
" Prenses, saf ve temiz demek "
" İsmini taşıyorsun gerçekten prenses kadar güzelsin "
" Teşekkür ederim "
" Sen bu tiple nasıl dövüşüyorsun ya hâlâ aklım almıyor şurdan bir adamımızla dövüşsene merak ettim "
" Merakınızı bir gün zor bir durumla karşılaşınca gidermiş olurum "
" Ama beni koruyacak olan kişiye güvenmem lazım değil mi " bu kız cidden sorunlu biz bunları konuşurken çevredekiler de sessiz bir şekilde bizi dinliyordu. Bu olanlar bir tek bana mı anormal geliyordu anlamadım.
" Suçsuz olan birini mi döveyim şimdi "
" Emin ol hiç biri suçsuz değil " dediğinde
babası kaşlarını çatarak kıza bakmıştı." Yine de dövüşmek istemiyorum "
" Abimle dövüş " demek yakışıklı olan gerçekten o yaşlı adamın oğluydu ben de baba baba diyince adamı sanmıştım. Acaba iki kardeşin arasında ne vardı bilmiyorum ama birbirlerini çok sevmedikleri belliydi
" Babanız izin verirse başka bir adamla dövüşeyim "
" İzin verirsin dimi babacım " Babası kafasını sallayınca yanı başımızda duran bir adama eliyle gel işareti yapıtı
" Bununla dövüş hadi " demişti. Bu kız ya psikopat ya deli ya da kişilik bozukluğu falan var gerçi babası mafya olan biri ne kadar normal olabilir ki benimkisi de soru işte.
Ne zayıf ne şişman hafif yapılı bir seksen boylarında çatık kaşlı bir adam öykünün emriyle beraber karşıma geçmişti. Her ne kadar dövüşmek istemesemde sanırım başka şansım yoktu. Öykü
" Hadi sara bekleyecek misin böyle " dediğinde kendime gelmiş oturduğum yerden kalkmıştım. Bahçenin boş bir alanına geçmiştik. Karşı karşıya geçince adam sert sesiyle
" İlk sen başla " demişti. Al işte bu da beni küçük görüyor.
" Yersiz centilmenliklere gerek yok başla işte " diyince adam hemen üzerime doğru yürümeye başlamıştı. Saldırmaya başlayınca ilk önce savunma yapmaya başladım çünkü saldırı yapacak fırsat bırakmıyordu bana. Kolumdan tutup beni yere fırlatmıştı. Pes etmeyip ayağı kalktığımda dudağımın üstüne sert bir yumruk yemiştim. Dudağımdan akan sıcaklığı hissedince dudağımın patladığını anlamıştım. İçimden kendi kendimi teselli etmeye çalışıyordum. Ben bu değildim böyle kolay dayak yemezdim ben. Sinirle ayağı kalkıp adamın üzerine yürüdüm ve saldırmaya başladım saldırılarıma karşı ne kadar savunma yapsa da o da benden baya darbe yemişti. Her ne kadar üzerinde baskı kurmaya çalışsam da buna izin vermiyordu. O yüzden sürekli kullandığım taktiği uygulamamın zamanı gelmişti şakağa sert bir yumruk. Doğru anı yakaladığım gibi karşıdaki adamın şakağına doğru sert bir yumruk atmıştım. Adam sersemleşince saldırılarımı hızlandırmış ve daha sert darbeler vurmaya başlamıştım kısa bir süre sonra adam kendini yerde bulmuştu. Ama kendime yine hakim olamamıştım yerde yatan adamı dövmeye devam etmiştim ta ki hareketsiz bir şekilde yatana kadar. Adamın artık tepki vermediğini görünce sakinleşmiş adamın üzerinden kalkmıştım. Öyküye doğru dönüp
" Tatmin oldun mu "
"Oldum " dedi yüzünde koca bir gülümsemeyle beraber. Dudağım hâlâ kanıyordu. Artık patronum olan insanların masasına doğru yaklaşıp masanın üzerinde duran peçeteden bir kaç tane alıp kanayan dudağımın üstüne koymuştum.. Öykü yanıma gelip dudağımın üstüne koyduğum peçeteyi çekip almıştı.
" Açık yaranın üstüne peçete konulmaz " dediğinde elinden peçeteyi çekip dudağımın üstüne koymuş ve
" Bir şey olmaz " demiştim. Bana sinirli bir şekilde bakıp tekrar peçeteyi dudağımın üstünden çekmişti. Sert bir şekilde çektiği için dudağım acımış ve akan kanım çoğalmaya başlamıştı. Gerizekalı kız destek olayım derken köstek oluyordu.
" Al işte yaptığını gördün mü " dedi sanki dudağımın üstünden sertçe peçeteyi çekip alan benmişim gibi..
" Ben hallederim öykü hanım bırakın lütfen "
" Hadi gel odama gidelim orda acil yardım çantam var pansuman yapalım "
" Gerçekten gerek yok ben hallederim " dememe rağmen beni kolundan çekiştirerek eve doğru sürüklemeye başlamıştı. Babası abisi çevredeki insanlar ise bu durumu gayet normal kaşılıyordu. Kesin bu kız ya kafadan kontak ya da aşırı şımarık olduğu için insanlar saçmalıklarına alışmış. Az önce beni zorla dövüştüren kendisi değilmiş gibi bir de dayak yiyip dudağım kanadı diye üzülüp yardımcı olmaya çalışıyor. Bu kızda kesin disosiyatif kimlik bozukluğu falan var. Evin içine girince gözlerimle etrafı süzmeye başlamıştım çok sadece ama çok büyük bir evdi. Her yerde tablolar vardı muhtemelen çok pahalı tablolardı. Şunlardan birini çalıp satsam köşeyi dönerdim. Ahh ahh fakir geldik fakir gideceğiz böyle mal kızlarda işte doğuştan şanslı amk ben ise babamın arkasını toplamak için bu deli kızın bakıcılığını yapmak zorundayım.
Nihayet odasına gelmiştik. Oda tam bir kız odasıydı. Ama genç birinin değilde daha çok on yaşlarında bir genç kızın odası gibiydi. Odanın bir köşesinde full oyuncak vardı ve hepsi düzenli bir şekilde raflara dizilmiş kalanlar ise özenlere yere dizilmişti. Çift kişilik yatağının üzerinde pembe tüylü bir örtü vardı yatağının yanı başında ise neredeyse iki metre olan koca bir oyuncak ayı vardı. Yatağının önünde bir gardolap vardı odasının içinde ise tam üç kapı daha vardı muhtemelen odanın içinde odalar vardı. Vay amk bizim ev kadar odası vardı kızın. Yatağının hemen yanında beyaz sade bir çalışma masası vardı sanırım odada ki en sade şey bu masaydı. Karşı duvarı ise boydan boya büyük bir kitaplıktı gerçekten odası harikaydı. Ben merak ve hayranlıkla odayı seyretmeye devam ederken...
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Hayat | gxg
Teen Fiction" Abimin isteyipte elde edemediği kız yoktur " " Ona bir ilk yaşatmış olacağım o zaman" " O asla pes etmez " " Etmek zorunda çünkü lezbiyenim " . . .