~Sinorm~

17 5 0
                                    

Sinorm~

Karakterimiz yerde oturmuş bir gaz lambasının ışığında aklına esenleri yazmaktaydı..

Ara sıra okumakta olduğu kitabına bakıp tekrar yazmaya dönüyordu. O sırada yavaş yavaş gece yarısı oluyordu. İşiyle ilgilenirken birden yere düşen su damlalarının sesini ve uğuldayan rüzgarın sesini duydu. Toprağın ıslak kokusu ve bulutların şarkısını dinlemek hiç de fena olmaz diye düşündü. Ayağa kalktı, pencereyi açtı, yazmaya devam etmek üzere köşesine çekildi. 

Karalamaya devam etti. Birkaç sayfa çeviriyor, tekrar kalemini oynatmaya başlıyordu. Çevrilen sayfalar ve bir farenin hızla kaçışını anımsatan kurşunun kağıt üzerindeki hareketlerinin sesiyle beraber yağmurla karışınca odada hoş bir ortam oluşmuştu... Aniden rüzgar kitabın sayfalarını kabaca çevirdi. Karakterimiz başını defterinden kaldırdı ve önceki sayfayı tekrar açmak istercesine sayfaları çevirmeye çalıştı. Ancak çabaları boşunaydı; rüzgar da az inatçı değildi. Rüzgarın bu oyunundan hoşlanmayan adamımız çözümü pencereyi kapatmakta buldu. Ayağa sakince kalktı, yürürken de sakinliğini koruyordu. Rüzgara kızmamıştı, sadece huzursuzluk duymuştu. İşini rahatça yapmak istiyordu... Pencereyi kapattı. Arkasını döndüğünde bilinmeyen bir varlık kitabını yere çökmüş bir halde inceliyordu.. Varlık irkilmesini belli etmeden kitabı düzeltti, eski sayfayı açtı ve yere koydu. 

Varlık grimsi renkteydi. Hareketli bir bedeni vardı. Belli bir formu olmamasına rağmen insan vücudundaydı. Ancak gözleri dışında diğer ek uzuvları yoktu. Sadece bir çift göz, bir beden, kollar bacaklar ve basit uzuvlarla oluşmuştu. 

Ağzı yoktu. Beyaz gözleri ve renk değiştiren vücuduyla karakterimizin dikkatini çekmişti... Onun bu ince davranışı ve insan formu adama varlığın zararsız olduğunu düşündürdü. Adam şaşkındı ancak cesaretini toplamaya çalışıyordu. Korkmuştu da ama kendisine bile şaşırmaya başladı; ayakları yaratığa doğru yavaş adımlarla ilerliyordu. 

Fakat bunu yapmak istemiyordu, hayır! 

Cesareti yardımına koştu bu anda! 


"Sen de nesin böyle?"


Sesi oldukça sakin çıkmıştı, varlığı korkutmak ya da gitmesini istemiyordu şimdi. Heyecanlandığı kadar meraklanmıştı da... Şimdi onu tanımak istiyordu.


Varlık kollarını iki yana açıp, bilmiyorum anlamında gözlerini kıstı.  

Varlık, eliyle gel isareti yaptı adama sonra elini karnının üzerine koydu. Adam yavaş adımlarla yaklaştı. Yanına geldi. Varlık adamın elinden tuttu ve karnına koydu. Bu saf havaydı! Evet, yaratık rüzgardan oluşuyordu. Etrafında hafif bir serinlik yaratıyordu. Adamla göz göze geldiler. Yaratık adamın yüzüne üfledi. Adam irkildi ancak varlığımız güldüğü belli etmek istercesine gözlerini kısıyordu. Adam da gülmeye başladı....

Bu sırada fırtına dinmeye başlamıştı, varlık eliyle penceriyi işaret etti. Adam telaşlandı önce: 


"Ama henüz yeni gelmiştin...En azından... Bekle, kitabımı incelemiştin ilgini çekmişe benziyor. İşte al, okuyabilirsin, bir sonraki gelişinde hakkında konuşuruz." 


Varlık adamın uzatmış olduğu kitabı aldı; teşekkür etmek için hafifçe eğildi. Adam pencereyi açtı, yaratık dışarı çıktı. Adama el salladı. Ve bir anda kaybolup gitti! Rüzgara karıştı! Adam da ona el sallamıştı. 

Kaybolduktan hemen sonra beyaz bulutlar ardından güneş belirdi. Evet, sabah olmuştu. Bir mucize, bir tür sihir gibiydi. Adam elini karnının üzerine koyarak kendi kendine bekleyeceğim dedi...

Şiirler ve Diğer HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin