Harry elini tuttuğu çocuğu barın dışına sürüklerken içgüdülerinin zihninde yarattığı baskıya engel olamıyordu. Gözlerinin kırmızıya döndüğüne emindi ve nasıl saklayacağı hakkında hiçbir fikri yoktu.
Adım adım ilerlerken sakinleşmeye ve zihninde dinginlik sağlamaya çalıştı. Bir adım arkasından gelen kanın kokusu bütün duyularında ayaklanmaya sebep oluyor, kendini kontrol etmesine engel oluyordu.
Kendine hakim olmayı başardığı zaman yanından geçtiği cama baktı yavaşça. Gözleri tekrar bulmuştu yeşili. Rahatlama hissiyle arkasına döndü ve avcunda kaybolan küçük eli çekti kendisine doğru.
Sırtında duvarı hissedene kadar geri geri gitti ve Louis'nin tapılası bulduğu küçük bedenini kollarının arasına aldı.
Mavi gözleri, kırmızı dudaklarını delip geçercesine izliyordu. "Dudakların nasıl bu kadar kırmızı olabilir ki?"
Harry gülümsedi hafifçe. "Bazı sırlarım var ama paylaşmayacağım."
Louis, bir bakım rutinini kastettiğini düşünerek güldü. "Bu kadar bencil olma ama."
Harry başını iki yana salladı. "Dünyanın buna hazır olduğunu düşünmüyorum."
Louis küçük bir kıkırdama bırakırken Harry karşısındaki çocuğun hayat enerjisine hayranlık duymadan edemiyordu. Ait olduğu ölüler diyarındaki cansızlığa meydan okur gibi bir gerçeklikle neşe saçıyordu çocuk.
Hafifçe eğilip çocuğu iyice kendine doğru çekti. Küçük dudaklar dudaklarını kavradığında zihninde bir şimşeğin çaktığını hissetti. Dudaklarının arasındaki dudaklar ona cenneti bahşediyor gibiydi.
Geri çekilip Louis'nin gözlerine baktı hissettiklerinin ağırlığıyla. Vampir duyuları değildi bu yoğunluğa sebep olan, Louis içinde çok başka bir şeyi uyandırıyor gibiydi. Çocuğun zihnini dinlediğinde onun da aklının karıştığını, bir yoğunluğun içinde kaybolduğunu görebiliyordu.
Kokunun yoğunluğu olduğunu düşünüp bunları bir kenara bıraktı ve tekrar uzandı Louis'nin dudaklarına. Az önceki gibi sert veya açlıkla değil, daha sakin ve tadını çıkarmaya çalışarak öptü bu sefer. Soğuk elleri kolsuz atletin uçlarını sıyırdı ve ince beline yerleşti sıkıca. Dudaklarının arasında hızlanan nefes ve zihninden okuduğu düşünceler karşısındaki bedenin bundan hoşlandığını söylüyordu ona.
Zihin okumanın en güzel yanlarından birinin bu olduğunu düşünüyordu Harry. Seks sırasında partnerinin zihnini okuyabiliyor, ihtiyacına, zevklerine göre şekil alabiliyordu. Louis'nin beline karşı bir hassasiyeti olduğunu anlayabiliyordu mesela, avcunu yerleştirdiği an hissettiği arzu yoğunlaşmıştı.
Hafifçe ellerini sıktığında sessiz bir inilti döküldü Louis'nin tapılası dudaklarının arasından. Islak bir sese sebep olarak geri çekildi Harry. Dudaklarını yalayarak nefes nefese hazdan kısılmış gözleri, kızarmış aralık dudakları inceledi kendine birkaç saniye izin vererek.
Güldü karşısındaki manzaraya. "Dudaklarının rengi bana yaklaştı."
Aynı şekile güldü Louis. "Benden önce de biriyle öpüştüğün anlamına mı geliyor bu?"
Sesli bir kahkaha attı Harry. "Beni kıskandığını düşünmeli miyim?"
Yaslandığı duvardan çekilip çocuğun elini tuttu ve yürümeye başladı. Yeterince ısındıklarını düşünüyordu, artık işe koyulmalıydı. Koku artık dayanılmaz bir hal almıştı.
Issız bir yer bulup arkasına döndüğünde Louis dehşetle gözlerini açıp bir adım attı geriye doğru. Karşısındaki kırmızı gözler açlıkla ona bakıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/313866977-288-k779652.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Moira (DÜZENLENİYOR)
FanficKoku tüm zihnini, tüm duyularını işgal etmiş gibiydi. Parmaklarıyla uzun saçlarını tarayıp başını geriye yatırdı. Yüksek sesli müzik kulaklarını çınlatırken vücuduna çarpan vücutların teninde uzun, çok uzun süreli morluklar oluşturacağını biliyordu...